Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Besici bu kabustan uyanmalı

İthalat odaklı politikalar devam edildiği müddetçe hayvancılık sektörünün önemli bir gelişme kaydedemeyeceğini vurgulayan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Turhan Tuncer, “Sorunun çözümü; ithalatı teşvik eden politikalar yerine, Türkiye’nin tarım potansiyelini değerlendirerek üretimi desteklemekten, yem üretimini teşvik etmek için araziyi suyla buluşturarak suyu verimli kullanmaktan geçiyor” diye konuştu.





turan_tuncer.jpg

Hayvancılık sektörünün güncel sorunlarına dikkat çeken Dr. Turhan Tuncer, “Uygulanan yanlış politikalardan ötürü ülkemizdeki hayvan varlığı ve et üretimi çok geriledi. Hayvancılık sektörü ithalata bağımlı hale geldi. Kurbanlık hayvan bile ithal edilir oldu. Oda olarak ithalat yerine, üretimi tercih eden yatırımların desteklenmesinden yanayız” dedi.

 

Ülkemizde et sektörünün ve üreticinin son yıllardaki durumunu değerlendirmenizi istesek, öne çıkan başlıca konular neler olur?

Öncelikle hayvancılık sektöründe son yıllardaki gelişmeleri özetlemek gerekir. 2007-2008 yıllarında yaşanan kuraklık nedeniyle yem fiyatları olağanüstü yükselirken, çiğ süt fiyatı yarı yarıya düştü.  Buna rağmen hükümet birçok girdi desteğini kaldırarak, yerine "hayvan başına ödeme" sistemini getirdi. Devam eden süreçte sıkıntılar arttı, yaklaşık 1 milyon süt ineği kesime gönderildi. Hayvan sayısının azalmasıyla birlikte et fiyatı tırmandı. Hatırlayacağınız üzere Başbakan’ın talimatı ile ithalat başladı. Önce kasaplık ve besilik hayvan, sonra da karkas et ithal edildi. Yapılan ithalatın amacının tüketiciye ucuz ve kaliteli et sağlamak olduğu ileri sürülse de, et ucuzlamadı. İthalata izin verilmesinden bugüne kadar ülkeye yaklaşık 3 milyon baş sığır, koyun ve keçi girdi; ithal edilen canlı hayvan, et ve et ürünlerine ödenen bedel 2.5 milyar doları aştı. Yerli etin ithal etle rekabet etme imkânı kalmadığı gerekçesiyle birçok besi işletmesi (Banvit, Koç gibi) üretimini durdurdu. Böylelikle hayvancılık sektörü tümüyle ithalata bağımlı hale geldi.

 

Tarım ve hayvancılık sektörüne yatırım yapma kararı alan işadamlarının sayısı giderek artıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özel sektör genel olarak gıda ve hayvancılığa yatırım yapıyor.  TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ithalat yerine üretimi tercih eden yatırımları ilke olarak olumlu buluyor.

 

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının destekleri, AB çerçevesinde verilecek teşvikler, bu yatırımlara olan ilginin artmasında ne denli etkili?

İthalat sürecinde sıfır faizli kredi ile yerli üretimin teşvik edileceği açıklandı. Yüksek fiyatlarla ithalat yapılarak hayvancılık işletmeleri kuruldu. Bu süreçte 100 bini aşkın girişimciye 5,5 milyar lirayı aşkın sıfır faizli kredi verildi. Ancak ne yazık ki hayvancılık konusunda deneyimsiz, başka sektörlerden gelen girişimciler de kredi alarak bu sektöre girdi.

 

Oda olarak sektöre ilişkin ne tür çalışmalar gündeminizde yer alıyor?

Ziraat Mühendisleri Odası, Anayasal anlamda kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu. Amaç ve görevleri, tarım sektörünün sosyo-ekonomik ve politik bütününe ilişkin. Tarımın ekonomik bir sektör olarak geliştirilmesi yanında, sektörün insan unsurunu oluşturan çiftçilerin ve ziraat mühendislerinin yaşama ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, tarımın ve tarımcının kazanımlarının korunması ve geliştirilmesi temel önceliklerimiz arasında.

ODA’mız konu uzmanları, öğretim üyeleri, bürokratlar ve siyasileri bir araya getiren sempozyum, açıkoturum, panel ve konferans gibi çeşitli toplantılar düzenleyerek, sorunlara çözüm arıyor; başka kurumlarca gerçekleştirilen etkinliklere katılarak yetkili kurumları ziyaret ediyor; TV/radyo programları, basın toplantıları veya açıklamalarının yanı sıra yayınladığı dergi, bülten ve kitaplarla sektörün durumu hakkında kamuoyunu bilgilendiriyoruz.

 

İthal etin önüne geçebilmek ve ihracatçı konuma gelmek için üreticiye ne gibi destekler sağlanabilir?

Sorunun çözümü; ithalatı teşvik eden politikalar yerine, akılcı bir politikayla Türkiye’nin tarım potansiyelini değerlendirerek üretimi desteklemekten; yem üretimini teşvik etmek için araziyi suyla buluşturarak suyu verimli kullanmaktan geçiyor.  Öncelikle gerçek üreticiler desteklenmeli, meraların amaç dışı kullanımı önlenerek ıslah edilmesi sağlanmalı ve yem bitkileri destekleri artırılmalı.

 

Besiciler için bir süre önce verilen destek primlerinin kaldırılmasının ardından sektörde yaşanan gelişmeleri değerlendirir misiniz?

İthalat ile hayvan sayısı hızla artarken, kaba yem üretimi aynı oranda artmadığı için arz talebi karşılayamadı ve sonuçta kaba yem fiyatları patladı. Geçen yıl kilosu 10-15 kuruş olan samanın fiyatı bu yıl 50 kuruşa; 30 kuruşa satılan yoncanın kilosu 65 kuruşa çıktı. Yine geçtiğimiz yıl 25 kiloluk balyası 2-3 liraya satılan saman balyası ise 10 liraya yükseldi.  Krize giren hayvancılık işletmeleri de el değiştirmeye ve kapanmaya; ithal edilen süt hayvanlarının bir bölümü de kesime gönderilmeye başlandı. Bunun üzerine hükümet iç piyasayı yine ithalatla terbiye etme yolunu seçti. Bitki Karantinası Yönetmeliği’nde 9 Ağustos 2012 tarihinde yapılan değişiklik ile daha önce yasak olan kuru ot, sap ve saman ithalatı serbest bırakıldı. ODA’mız ot ve saman ithalatının çözüm olmayacağına inanıyor. Ancak üreticilerin istekleri doğrultusunda yemde KDV’nin %1’e düşürülmesi, krizin aşılabilmesi doğrultusunda olumlu sonuçlara yol açacak.

 

Et ve Balık Kurumu aracılığıyla piyasaya sağlıksız et sürüldüğü iddiaları kısa zaman önce basında yer aldı. Siz bu tür haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Görevi piyasayı regüle etmek olan EBK ithalat ofisine dönüştürüldü. Fanchising yöntemi ile ülke genelinde 100'e yakın satış merkezi açıldı. Bu merkezlerde hem yerli, hem de ithal et satıldı. Kurumu bu tür şaibelerden kurtarmak için asli görevine döndürmek gerekiyor.

 

Ülkemizdeki et sektörünün yakın gelecekte nasıl bir yapıya bürüneceğini ve nasıl bir büyüme sergileyeceğini öngörüyorsunuz?

İthalat odaklı politikalara devam edildiği müddetçe sektörün önemli bir gelişme kaydetmesi mümkün olamayacak.   

Hükümet her seferinde iç piyasayı  ithalatla terbiye etme yolunu seçiyor diyen Tuncer, “ Yönetmelikte yapılan değişiklik ile daha önce yasak olan kuru ot, sap ve saman ithalatı serbest bırakıldı. Oysa ot ve saman ithalatı et sektörünün sorunlarına aşmasına çözüm olmayacak. Ancak yemde KDV’nin %1’e düşürülmesi, krizin aşılabilmesi doğrultusunda olumlu sonuçlara yol açabilir”