Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Yaşamdaki Değişimler

Çocukluğumdan beri trenleri çok severim. Trenlerin gelişini, gidişini hep ilgi ile izlemişimdir. Öndeki kocaman lokomotifi ile trenin gelişi bir heyecan, son vagonun arkasından bakmak ise insana hüzün verir. Bu, ayrılmanın, ayrı kalmanın hüznüdür. İşte giden yılın arkasından bakmak, düşünmek de böyle hüzün verir insana. Ancak yeni yılın gelişi heyecan ve umut uyandırır.





 

mehmet_pala.jpgBöylece, 2012 yılını da geride bıraktık. Her yıl değişiminde, insan yeni bir umut ve yeni bir heyecana kapılır. Her şey bir gecede değişecek sanılır. Değişime inanmak ve umudu korumak önemli bir başlangıçtır, ancak yeni yılla birlikte duyulan heyecan da yıl boyu korumaya çalışılmalıdır. Bir yıl uzun ya da kısa bir zaman dilimi mi? Bu sorunun cevabı görecelidir ve ne ile karşılaştırıldığına bağlıdır. Bir insanın normal ömründe bir yıl ne kadardır? Ya da dünyanın varoluş süreci ile karşılaştırıldığında ne kadar kısadır? Önemli olan bu zaman diliminin uzunluğu veya kısalığı değil, asıl olan bu zaman diliminin iyi bir yaşam için nasıl kullanıldığı ve doldurulduğudur.

 

Bu nedenle zaman, bir insanın yaşamındaki en önemli varlığıdır. Ama her insanın ne kadar zamanı vardır? İşte bu bilinmiyor. Bilinmediği için de her anı farkında olarak yaşamak gerekir. Bir kayadan akan su misali zaman durdurulamıyor ve yeniden üretilemiyor. Zaman çok kıymetlidir ya da bazıları için kolay harcanan, değeri bilinmeyen bir süreçtir. Bu herkese göre değişik yorumlanır, yaşanılır. Yıl sonlarında insanlar geçen yılın olumlu ve olumsuzlarını değerlendirirler. Geçen yılda yaşadıkları mutlulukların, acıların, üzüntülerin, sorunlarla nasıl baş ettiklerinin veya edemediklerinin muhasebesini yaparlar.

Yaşamda başarısızlıkların, yenilgilerin katlanılması güç üzüntüsünü yaşamadan, başarıların ve mutlulukların dayanılmaz keyfini tatmadan, yaşamın anlamını anlamak, daha doğrusu yaşamın farkına varmak mümkün mü? Yaşamı sorgulamadan, içinizde taşıdığınız, ama bir türlü kimselerle paylaşamadığınız duygu ve düşüncelerinizle nasıl baş ediyorsunuz? Bugün bulunduğunuz ortamlar ve ilişkide bulunduğunuz insanlar sizin kendi seçiminiz mi? Ya da kendi seçiminizle ne ölçüde örtüşüyor? Yaşamın sadece bir kez yaşandığını unutmadan, bugününüzü ve yarınınızı nasıl şekillendiriyorsunuz?

 

İşte bu soruların hepsi değişime açık sorulardır. Değişime karşı direncin kaynağında da korku vardır. İnsanı en çok mutsuz eden kendi yarattığı endişe ve korkulardır. Bu nedenle insan kendi korkularından kurtulmanın yolunu bulmalıdır. Kendi büyüttüğü korkuların üzerine gitmeli ve kontrolü eline almalıdır. Böylece insan, korkularının gerçek olmadığını görecek, rahatladığını hissedecek ve değişime açık olacaktır.

Bulunduğunuz ortam ve koşulları iyi değerlendirmeniz gerekiyor. Engeller ve sorunlar yaşamın birer parçasıdır. Gerçek mutluluk tüm engelleri aşmak veya sorunları çözmekle değil, yaşama nereden ve nasıl baktığınızla ilgilidir. Rahatlamanın bir yolu da yaşamınızdaki kaçınılmaz çelişkileri anlayıp, kabullenmektir. Her şey sizin istediğiniz gibi olmayabilir. Kaliteli bir yaşama kestirmeden, emek vermeden ulaşılamaz. Anlamlı bir yaşamı kurgulamak ve bunun için çalışmak, burada önem taşıyor.

Yaşamı sürekli bir değişim olarak algılamak ve yaşanılır bir şekilde yönetmek insanın elinde mi? Evet, kendi güç ve gücünü kullanmakta gösterdiği gayret ve kararlılık, esas olan bu. Yaşamı kompleks hale getirmeye gerek yok. Haydi, küçük değişimlerden başlayalım. Küçük değişimlere ne kadar erken başlarsanız, büyük değişimlere daha hazırlıklı olursunuz. Yaşamda değişim, yeniliğe, mutluluğa ve sevmeye dönük değişimdir. Önemli olan bu değişimi kendi aklında, gönlünde ve yüreğinde hissetmektir.

İşte, yeni bir yıla girerken aklıma takılan bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim.

Yeni yılınız kutlu, yaşamınız mutlu olsun.

 

Prof. Dr. Mehmet PALA

mpala@superonline.com