Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Sanayici meyve suyu tüketiminde %9’luk artış bekliyor

2012 yılında ilk defa Türkiye’de meyve suyu ve nektarı tüketiminde bir düşüş yaşandığını belirten Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Genel Sekreteri Ebru Akdağ, sektörün bu yıl tekrar büyüme rakamlarına dönmesini ve tüketimde %9’luk büyüme beklediklerini kaydetti.




meyed_ifuRakamlarla ülkemizin meyve suyu sektörü hakkında bilgi verebilir misiniz?
Güncel durumda meyve suyu sanayinin cirosal büyüklüğü 2 milyar TL, ihracatı 230 milyon dolar ve işlenen meyvesi 1 milyon ton civarında seyretmektedir. Meyve suyu sanayisi, ülkemizde üretilen meyvenin sadece -15’lik bir kısmına talep oluşturuyor. Türkiye’de toplam meyve suyu ve benzeri ürünlerin (meyve nektarı, meyveli ve aromalı içecekler) tüketimi 2000’li yılların başından itibaren büyümesini sürdürerek, 2011 yılında yaklaşık 921 milyon litreye ulaşmıştır. Ancak o yıllardan bu yana sektörde ilk defa geçtiğimiz dönemde bir daralma yaşandı. Tüketim 2012’de 900 milyon litre düzeyine geriledi. 0 meyve suyu ve meyve nektarının tüketim miktarı 2012 yılına kadar düzenli bir şekilde artarak 678 milyon litreye yükselmişti. 2012 tahminlerine göre, bu rakam ortalama 600 milyon litrede kaldı. 2012’deki daralmaya rağmen son 10 yıllık dönemde 0 meyve suyu ve meyve nektarı tüketiminin %200, yani 3 kat arttığı görülmektedir.

Türkiye’de ve gelişmiş ülkelerde meyve suyu tüketimi ne durumda?
Türkiye’de meyve suyu ve nektarının toplam yıllık ortalama kişi başına tüketimi 8-9 litre civarındadır. Bu rakam AB’de ortalama 23 litre, Almanya’da 35 litre ve Amerika’da 45 litre civarındadır. Ülkemizdeki tüketimle kıyaslanamayacak seviyelerde olan ABD ve AB ülkelerinde dahi devlet öncülüğünde uygulanan okul meyve programları ve “5 a day” kampanyalarında, günde 1 bardak meyve suyu tüketimi teşvik edilmekte ve tüketimin olması gerekenin altında kaldığı vurgulanmaktadır. AB Komisyonu’nun talebi üzerine gerçekleştirilen ve sağlıklı beslenme ile hayat stili kılavuzlarının temelini oluşturan EURODIET çalışması sonucunda aşağıdaki öneri yapılmaktadır: “… kişi başına günlük meyve ve sebze tüketimi en azından 400g’a çıkartılmalıdır. ‘Meyve ve sebzeler’ patates ve dengi nişastalı kökler hariç, ama 1 porsiyon meyve suyunu içerecek şekilde tanımlanmaktadır” (Kaynak: “Public Health Nutrition”, EURODIET Reports and Proceedings, Volume 4, 2001).

En çok hangi tatlar tüketiliyor?
Meyve suyu ve meyve nektarının kendi içindeki tüketim dağılımına bakıldığında Türkiye ve AB’nin çok farklı bir tabloya sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki, AB’deki tüketicilerin tercih dağılımının %65’i, 0 meyve suyundan, kalan %35’lik kısmı ise meyve nektarından yanayken, ülkemizdeki tüketimin %92’sini meyve nektarı, %8’ini ise 0 meyve suyu oluşturmaktadır. Ülkemizde tüketimin %68’i meyve nektarı, %6’sı 0 meyve suyu ve geri kalan %26’sı da meyveli ve aromalı içeceklerden oluşmaktadır. Bu kategoriler arasında tat dağılımı farklılık göstermektedir.

0 meyve suyunda en çok tercih edilen %45’lik pay ile elma suyudur. Bunu sırasıyla portakal suyu (), elmalı diğer karışımlar (%8), domates ve üzüm (%6) takip etmektedir. En çok tüketilen kategori olan meyve nektarında tat dağılımı ise tamamen farklıdır. Meyve nektarlarında tüketicinin seçimi her zaman 3 ana tat üzerine yoğunlaşmıştır. Bunlar; %34’lük paya sahip olan şeftali, %26’lık pay ile vişne ve ’lük payı ile kayısıdır. Meyveli ve aromalı içeceklerde de 2008 yılına kadar en çok tercih edilen tatlar şeftali, kayısı ve vişneyken, 2007 yıl sonunda pazara hızlı bir giriş yapan limonata ( meyve içeren meyveli içecek) tat dağılımını tamamen değiştirdi. Şöyle ki, 2007 yılında %0,9 gibi küçük bir paya sahip olan limonata, 2011 yılında payını %35’e yükseltmiştir. Limonatayı yine şeftalili, kayısılı ve vişneli tatlar izlemektedir.

SANAYİ TİPİ MEYVE ÜRETİMİNİN YAYGINLAŞMASI REKABET GÜCÜMÜZÜ ARTIRACAK
2012 yılında meyve suyu tüketiminde dolayısıyla sektörde bir daralma oldu. Bunun sebepleri nelerdir?
2012 yılında ilk defa ülkemizde meyve suyu ve nektarı tüketiminde bir düşüş oldu. Bunun başlıca nedenlerine baktığımızda; aslında bu durumunun sadece meyve suyu sanayi için geçerli değil, birçok gıda alanında yaşanmış olduğunu görmekteyiz. Buradaki temel etkenlerin ise şunlar olabileceğini tahmin etmekteyiz: Makro ekonomik durum ve tüketici güven indeksindeki azalma, son 42 yılın en soğuk günlerinin yaşanması ve hatta son 23 yılın en uzun soğuk döneminin yaşanmasıyla talepte düşüş, hammadde ve girdi maliyetlerindeki artışla son ürünün birim fiyatlarındaki artış, medyada yer alan yanlış bilgilerle ambalajlı ürünlere yönelik tüketicilerde oluşan olumsuz etkiler. Bir diğer etken ise medyada yer alan yanlış bilgilerle ambalajlı ürünlere yönelik tüketicilerde oluşan olumsuz etkiler olarak ortaya çıkmaktadır. Meyve suyu alanındaki sanayileşmenin önündeki en büyük engel hammadde teminidir.

Meyve suyu sektörünün gelişebilmesi için büyük ölçekli üretimle sanayi tipi ürün tedarik edilebiliyor olması gerekmektedir. Türkiye'de meyve üretiminin yapısı, bölünmüş arazilerde, bir ürün deseni oluşturamayacak şekilde ve sofralık meyve üretimine dayalıdır. Gelişmiş pazarlardan farklı olarak, ülkemizde, sanayiye yönelik meyve üretimi yapılmaması, dolayısıyla sanayiye uygun cins ve türlerin bulunmaması da büyük bir eksikliktir. Meyve suyuna uygun olan sanayi tipi meyvelerin en önemli özelliği, meyve suyu verimlerinin ve kuru madde oranlarının yüksek oluşudur. Meyve suyu sektörünün uluslararası platformlarda rekabetçi olabilmesi, öncelikle verimliliğin artırılmasına, dolayısıyla sanayi tipi meyve üretiminin yaygınlaşmasına bağlıdır.

Ancak 2013 yılından ümitliyiz. Beklentimiz, meyve suyu sektörünün bu yıl tekrar büyüme rakamlarına dönmesidir. Yapılan projeksiyonlara göre, 2013’te meyve suyu ve benzeri ürünler tüketiminin %9 civarında büyümesi beklenmektedir.

Türkiye’de meyve suyunda işlenen meyve miktarından söz eder misiniz? Genel meyve üretiminin ne kadarlık bölümü işleniyor? En çok işlenen meyveler hangileri?
2012 meyve üretimimiz 18 milyon ton ve bu miktar ile dünya üretiminde 6. sırada bulunuyoruz. Türkiye meyve suyu sektöründe işlenen başlıca meyvelerin üretimine bakıldığında; en ön sıralarda olduğumuzu görmekteyiz. Dünya meyve üretimindeki sıralamamıza ilişkin bilgiler ise şu şekildedir: Kayısı 1’inci (760 bin ton), vişne 1’inci (186 bin ton) Nar 3’üncü (315 bin ton), elma 4’üncü (2,9 milyon ton), limon 7’inci (710 bin ton), şeftali 6’ıncı (544 bin ton) üzüm 6’ıncı (4,2 milyon ton). Üretilen meyvenin 2012 sonunda yaklaşık 1 milyon tonu meyve suyu sanayinde işlenmiştir. İşlenen meyvede en büyük payı, %44 ile elma almaktadır. Elmayı sırasıyla şeftali, nar, havuç, kayısı, vişne ve portakal izlemektedir. 2006 – 2012 dönemine bakıldığında, işlenen meyve miktarında en büyük artışı 6’lık artış ile nar gerçekleştirmiştir. Kendi içinde büyümede narı sırasıyla şeftali, üzüm, kayısı ve elma izlemiştir. Son dönemde yıldızı parlayan bir diğer ürün ise çilek olmuştur. Son 5 yıllık dönemde sektörün işlediği çilek miktarı dikkat çekici bir yükselmeyle kendi içerisinde 4,8 kat artış sağladı.

192 MİLYON DOLARLIK DIŞ TİCARET FAZLASI
Sektörün gerçekleştirdiği ihracatı rakamlarla değerlendirebilir misiniz?
Türkiye meyve suyu sanayinin ihracat bakımından büyük bir potansiyeli bulunuyor. Ülkemizin meyve suyu ihracatı 1970 yılında 6 ton gibi sembolik bir miktarla başlamış, gelişen meyve suyu pazarıyla beraber 2000’li yılların başından 2008’e kadar olan dönemde değer olarak istikrarlı büyümesini sürdürerek 160 milyon dolara ulaşmıştır. Global krizin olumsuz etkilerinin silinmeye başlamasıyla, 2009 yılına göre 2010’da yaklaşık %65 oranında bir sıçrayış yaparak 174 milyon dolarlık, 2011 yılında ise aynı yıla göre 0 gibi çarpıcı bir büyümeyle 221 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Sektörün ihracatının önümüzdeki dönemlerde de büyümesini sürdürmesi beklenmekte, ülkemiz meyve suyu sanayisinin uluslararası fiyatlarda rekabet edilebilirliğin sağlanması durumunda geometrik büyüme potansiyeli sağlayacağı görülmektedir. Bu da ülkemizin önünde, Avrupa ve Orta Doğu’nun en önemli meyve suyu konsantresi tedarikçisi olabilmek gibi çok önemli bir fırsat olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’nin başlıca ihracat pazarı Avrupa’dır, ancak son yıllarda diğer gelişen pazarlara da açılım yapılıyor. Türkiye’nin ihracat yaptığı başlıca ülkeler sırasıyla; Almanya, Hollanda, İngiltere, ABD, Belçika, İtalya, Avusturya, Fransa, Rusya Federasyonu ve Polonya’dır. Az önce de belirttiğim gibi ülkemiz meyve suyu sanayisinin önünde çok büyük ihracat potansiyeli yatmaktadır. Meyve suyu sanayi her zaman dış ticaret fazlası vermektedir ve ilerideki dönemde de dış ticaret dengesinin ihracat lehine gelişmesi beklenmektedir. 2006 – 2011 yılları arasında Türkiye meyve suyu sanayinin dış ticaret fazlası %58 oranında artarak 192,1 milyon dolara ulaştı.

SİYAH HAVUÇTA AVANTAYLARIMIZ ÇOK FAZLA
Önümüzdeki dönemde ihracat açısından potansiyel arz eden yeni ürünler hangileri?
Dünya meyve suyu ticaretindeki en büyük payı her zaman portakal ve elma suyu konsantresi almaktadır. Ülkemizin meyve suyu ve konsantresi ihracatında da en büyük kalem elma suyudur. Elma suyu konsantresi ihracatı miktar olarak toplam ihracatımızın %56’sını, değer olarak ise %48’ini oluşturuyor. Ancak önümüzdeki dönemde ihracatta sıçrama yapabilecek başka ürünler de var. Öncelikle, ülkemizde çok çeşitte meyvenin yetişmesi ve sektörün işlediği birçok meyvenin dünya üretimi sıralamasında en üst sıralarda olmasının büyük bir şans olduğunun altını çizmeliyim. Sektörümüzün rekabet gücünü düşüren bir takım yapısal ve ekonomik sorunları aşabilmemiz durumunda, aslında tüm bu meyve suları için ihracat potansiyeli artacaktır.

Ülkemizin ikinci büyük ihraç kalemi ise içerisinde vişne suyu konsantresi, şeftali ve kayısı püre konsantresi gibi ürünlerin yer aldığı diğer meyve ve sebze sularıdır. Elma suyu ile beraber bu kalem, toplam ihracatın yaklaşık %90’ını oluşturmaktadır. Türkiye’de meyve suyu ve püresi konsantre üretimlerine bakıldığında birinci sırada elma, ikinci sırada şeftali, üçüncü sırada vişne ve dördüncü sırada kayısı geliyor. Ayrıca dünya ticaretinde elma, portakal ve mangodan sonra 4. tat olarak şeftali ön plana çıkmaktadır. Dünya üretiminde 1. sırada olduğumuz kayısı içinse, sektör olarak küresel ticarette fiyat belirleyici olabilme şansımız önümüze bir fırsat olarak çıkmaktadır. Bunlara ek olarak, son dönemde ülkemizde yapılan ve yapılacağı belirtilen yatırımların meyvelerini vermesinin ardından, şeftali ve kayısı gibi taş çekirdekli ürünlerde Türkiye’nin dünyanın en büyük üreticisi haline gelmesi bekleniyor. İhracat potansiyeli bakımından öne çıkan bir diğer ürünümüz ise, ana vatanı Türkiye olan vişnedir. Türkiye, dünya vişne üretiminde birinci sırada yer almasına rağmen, toplama maliyeti çok yüksek olan vişne suyu ile ticaretinde uluslararası platformda rekabet edememektedir. Bu da neredeyse tamamı meyve işleme sanayi tarafından değerlendirilen vişnenin üretiminin azalmasına ve var olan sağlıklı ağaçların sökülmesine neden olmaktadır. Ülkemizin stratejik meyvelerinin başında yer alan vişneye özel olarak, meyve işleme sanayine teslim edilen miktara, devlet tarafından kilo başına bir toplama primi verilmesi, var olan potansiyelin israf olmadan kullanılmasını, sektörün dış piyasalarda rekabet edebilir düzeye gelmesini ve dolayısıyla ihracatını artıracaktır.

Yine tamamen aynı kapsamda yer alan meyve suyu konsantresi ile sebze suyu konsantresine farklı teşvik sistemi uygulanması, yine sektörün potansiyeli olan bir kanalı yeterince kullanamamasına neden olmaktadır. Önemli bir girdimiz olan siyah havuç, dünyada şimdilik sadece ağırlıklı olarak Danimarka, Polonya, Şili ve Türkiye’de yetiştirilmekte; ancak renk özellikleri bakımından en çok talep gören çeşidi ülkemizde yetiştirilmektedir. Ereğli’de yetiştirilen siyah havuç, günümüzde dünyadaki siyah havuç üretiminin en kalitelisi ve teknik özellikleri en yüksek olanı olduğu bilinmektedir. Yüksek miktarda üretim yapan diğer ülkelerdeki siyah havuçların kalitesi ve teknik özellikleri, ülkemizde üretilenlerinkinin altında olduğu gibi, genelde fiyatları da daha yüksektir. Dolayısıyla, siyah havuç Türkiye tarımsal ürünler işleme sanayi açısından avantajlı, yüksek potansiyele sahip bir stratejik ürün konumundadır. Sebze sularına da, meyve sularına uygulanan teşviklerin sağlanması, bu ürünün ihracatının artırılabilmesine olanak sağlayacaktır.

Uluslararası araştırma şirketi Canadean’ın tahminlerine göre, 2017 yılına kadar AB meyve suyu pazarında küçülme beklenirken, Türkiye’deki pazarın %30 civarında büyüyeceği belirtiliyor. Bu değerlendirme konusunda neler düşünüyorsunuz?
Canadean’ın bu değerlendirmesi meyve suyu ve benzeri ürünlerin tüketimine yöneliktir. Ülkemizde meyve suyunun sağlıklı beslenmenin bir tamamlayıcı olduğu ve dolayısıyla değeri yeterince anlaşılmış değil. Ayrıca kişi başına düşen gelirin gelişmiş ülkelere göre düşük oluşu da satın alma tercihlerini ve sıklığını etkilemektedir. Bunların sonucu olarak da, AB’de kişi başına yıllık ortalama meyve suyu ve nektarı tüketimi 23 litreyken, ülkemizde 9 litredir. Ancak gerek sağlıklı beslenme trendinin etkisi ve tüketim bilincindeki gelişmeler, gerekse kişi başına gelirin artışıyla tüketim artmaktadır. Dolayısıyla, Canadean’ın işaret ettiği gibi, tüketim hak ettiği seviyelere gelene kadar sektör büyümesini sürdürecektir. Meyve suyu sektörünün büyümesi de istihdama ve ekonomiye katkı, meyveciliğin gelişmesi ve yerli/yabancı yatırımların artması anlamına gelmektedir.

Dünya Meyve Suyu Günü 30 Mayıs’ta yapılıyor
Dünya Meyve Suyu Günü, bu yıl MEYED’in 20. yılı olması sebebiyle uluslararası bir zirveyle kutlanacak. Uluslararası Meyve Suyu Üreticileri Federasyonu (IFU) ve MEYED işbirliğinde, 30 Mayıs 2013 tarihinde Renaissance Istanbul Otel’inde düzenlenecek olan “Dünya Meyve Suyu Günü Zirvesi”, ayrıca Avrupa Meyve Suyu Birliği AIJN, bağımsız kalite kontrol kuruluşu SGF ve Avrupa Kalite Kontrol Sistemi EQCS tarafından da destekleniyor. Zirvede, sektöre ışık tutacak konulara odaklanılarak ulusal ve uluslararası düzeyde sektörün takip ettiği birbirinden önemli konuşmacılarla bilgi ve deneyim paylaşımına ortam hazırlayacak bir fırsat oluşturulacak. Tüm gün sürecek ana oturumlarda sunum ve panellerle gerçekleştirilecek olan zirve, dünyanın farklı ülkelerinden gelen girişimci ve iş adamı heyetleriyle iş geliştirme toplantıları yapılmasına da olanak sağlayacak.  

TURKISH FRUIT JUICE INDUSTRY ASSOCIATION (MEYED)
Turkish Fruit Juice Industry Association (MEYED) has been established in 1993 in order to bring the companies in the Turkish fruit juice industry together under the same roof. From the first day of its foundation, MEYED has brought industry’s stakeholders from the areas of agriculture, food processing and health, expert academicians and the professionals from the industry together in order to put forward solutions for the common issues and contribute to the development of the industry. MEYED has been incorporated all the fruit juice producers and some supplier companies from packaging and auxiliary material industries. MEYED has been a member of International Federation of Fruit Juice Producers (IFU) since 1997 and European Fruit Juice Association (AIJN) since 2005.  In order to ensure fair competition and quality control; MEYED is also working in cooperation with SGF (Sure-Global-Fair), which is an international non-profit industrial self control body situated in Germany, and TUBİTAK Marmara Research Center in Turkey.