Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Gıda yakın gelecekte stratejik girdi olacak

2015’in ilk Kahvaltı Sohbetleri’nde konuşan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Prof. Dr. Kenan Mortan, 2050 yılında 12 milyara ulaşacak dünya nüfusunun %90’ının kentlerde yaşayacak olmasının gıda güvenliğini adeta bir zorunluluk haline getireceğini söyledi. 
 




kenan_mortanDöhler Türkiye ve Konfrut Gıda Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda dergimizin Bilimsel Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Pala tarafından düzenlenen 2015’in ilk Kahvaltı Sohbetleri Toplantısı, 27 Ocak Salı günü İstanbul Ataşehir’de bulunan Mariott Hotel Asia’da gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Prof. Dr. Kenan Mortan, “Türkiye’de Tarımın Güncel Görünümü ve Gelişme Perspektifi” konulu bir konuşma yaptı.
 
Toplantının açılışında konuşan Prof. Dr. Mehmet Pala, tarımın bir ülke için çok önemli bir sektör olduğunu belirterek, tarımı gelişmemiş bir ülkenin sanayileşmesinin de mümkün olamayacağını söyledi. Pek çok insana istihdam sağlayan tarımın aynı zamanda sosyal barışın sağlanmasına da büyük katkı yaptığına vurgu yapan Pala, “Ülkemizde tarım hep gündemde olmuştur ama sorunları çözülememiştir. Tarıma teknoloji bir türlü girememiştir, bunun yanı sıra ölçek ve verimlilik sorunları bulunmaktadır. Günümüzde dünyada rekabet koşulları değişti ve güçleşti. Artık Antalya’daki bir tarım üreticisi Çin’deki tarımsal gidişatı takip etmek zorunda. Ancak bu şekilde düşündüğümüzde ülkemizin sorunlarına farklı bir açıdan bakıyor olabiliriz. Bu yüzden konunun uzmanı Sayın Prof. Dr. Kenan Mortan’dan tarım sektörünün son durumunu dinlemek istiyoruz” diye konuşarak sözü Mortan’a bıraktı. 
 
HER GIDANIN HER YERDE YETİŞMEDİĞİ FATİH’İN SOFRASINDAN ANLAŞILIYOR
Konuşmasına Dr. Müh. Ahmet  Uhri’nin (aynı zamanda arkeolog) Türkiye arkeolojisinin GAP Projesi ile yeni bir hamle yaptığı ve bununla yaşam başlangıcının Anadolu  toprakları olduğunun kanıtlandığına dair sözlerine atıfta bulunarak başlayan Prof. Dr. Kenan Mortan, ilk buğdayın Urfa/Karacadağ’da, zeytinin ise Mardin/Derik’de bulunduğunu anımsattı. Metro’nun yayınladığı ‘Hitit  Mutfağı’ isimli çalışmada, Hititlerin Anadolu topraklarında 200 çeşit ekmek ürettiği bilgisinin bulunduğunu dile getiren Mortan, “Dr. Uhri’nin saptamasıyla, İngiltere’de tarım yeni öğrenilirken, Mezopotamya’da devletler kurulmuştu. Hal böyle de olsa, 1453’de Fatih’in İstanbul’u fethettiği akşam sofrasında domates ve patates yoktu. Bunlar 2 noktayı söylememize olanak tanıyor: 1- Anadolu bereketi birçok ürüne ilk çıkış yeri olmuştur. Ancak tuzlanma vb. durumlar, bu toprak bereketinin tersine dönerek erozyon ve verimsizliğin günümüzdeki nedenini oluşturmuştur. Toprak bir sonsuz verici değildir. 2- Fatih’in sofrası bize her ürünün her yerde ekilip biçilemeyeceğini, tarımda bir coğrafi sınırlama olduğunu ortaya koyuyor” diye konuştu.
 
62 MİLYAR DOLARLIK TARIM SEKTÖRÜMÜZ DARBOĞAZDA
“Tarımda önceliğimiz yapabileceklerimizin limitini iyi bilmek olmalı ki yakalanabilir hedefleri belirleyelim” diyen Kenan Mortan, Türkiye’nin 62 milyar dolarlık tarımsal hasılasıyla Avrupa’nın en büyük, dünyanın da 7.’ci büyük üreticisi konumunda olduğunu kaydederek, “188 ülkeye 1663 ürün cinsinden oluşan 16 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştiriyoruz. 2023 hedefi 50 milyar dolar. Halen ithalatın ihracatı karşılama oranı 1. Bütün bunlara rağmen kendi kendine yeterlilik anlamında fevkalade zafiyet gösteren bir sektörle karşı karşıyayız” açıklamasında bulundu. Sektörün en önemli sorununu tarımsal alanlar olarak ifade eden Profesör Mortan, 1926 tarihli Medeni Kanun’un (MK) 597.  maddesiyle “mirasta talibine tahsis” hükmünü ve 598. maddeyle taliplerin çokluğu halinde “hakime tahsis hakkında karar verme” yetkisi tanırken, 2001’deki 4721 sayılı MK düzenlemesinin “talibine tahsis” hükmüyle yetindiğini ve işletmelerin yeterli toprağı olmaması durumunda bu hakemliği Tarım Bakanlığı’na bıraktığını anlattı. Bu düzenlemenin yetersizliği anlaşılınca, 2005 yılında 5403 sayılı MK’da Değişiklik Yapan Yasa’nın 4. Maddesi ile    “asgari tarım arazisi 2 hektardan küçük olarak belirlenemez” hükmünün benimsendiğini vurgulayan Mortan, “Sonuçta yargıcın takdir yetkisi bile ortadan kalkıyor ve üretici, mirası için muvazzalı işlemlere başvuruyor. Toprak yapısında parçalanma hızlanıyor ve bu konuda tüm siyasi partilerin - bu yasaları çıkarmış olarak - oydaşması var” şeklinde konuştu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi, Ekonomist Prof. Dr. Kenan Mortan, Türkiye tarımında yaşanan diğer darboğazları şu şekilde sıraladı:
 
Toplulaştırma konusu altyapı hizmetleriyle birlikte yürütülmüyor. Yer yer – Konya gibi - başarılı örnekler bir yana olay toprak bütünleşmesi sağlayacak bir konum göstermiyor. Çiftçi Kayıt Sistemi uygulanamıyor, kayda giren üretici oranı sadece %21.
Su yönetimi, su birliklerinde demokratik bir yapının olmaması nedeniyle adil işlemiyor ve yerindelik ilkesi gerçekleştirilmiyor. Yeraltı sularının kullanımında (vahşi sulama) herhangi bir yasal engelleme yapılmıyor, sular tükeniyor.
Planlamak bir yana, hiçbir biçimde üretim öngörüsü yok. Bu nedenle ürün açığı/ürün fazlası ancak ürün pazara çıktığı yıl anlaşılıyor.
Türkiye şekerdeki arz  açığı nedeniyle dış pazara bağımlı hale geldi, üretime kota koyan 2002 tarihli Şeker Yasası ve buna bağlı çıkarılan yönetmeliklerin iptali gerekiyor. Muş Şeker Fabrikası, 2008’de özelleşme (Öİ) kapsamına alındı, 3 ihale açıldı. Sonuç alınmadı ama fabrika el’an Öİ’elinde ve hiçbir yenileme yatırımı yapılmıyor. Doğu Anadolu’da var olan 7 fabrikanın 3’ü kapalı durumda. 
Çiftçi eğitimi yapılamıyor, iş kursçuluk olarak anlaşılıyor.
Hayvancılık teşviki “optimum işletme” kuralına göre değil, küçük işletmeye dönük yapılıyor (İşletmenin net karlılığı için 5000 büyük baş hayvan gerekiyor. 1000 baş altı hayvancılıkta zarar edilmesi kaçınılmaz). Kasım 2014’de toplanan Kırmızı Et Çalıştayı’nın 5-10 ya da 10-20 baş aile işletmelerinin sayıları azalmış olup, bunların sürdürülebilirliği için besicilik küçük ve orta ölçekli işletmelerde teşvik edilmelidir kararını benimsemesi, bu yanlışta ısrarlı olunduğunu anlatıyor. 
Traktör dışındaki mekanizasyon teşviki çok anlamlı ve hedefli uygulanmıyor. TARSİM sigorta desteği eksik ve tüm ürün üretme sürecini kapsamıyor. İhtisas gümrüklerinin azlığı nedeniyle ülkeye GDO’lu ürün ithali önlenemiyor.
Genç nüfus köylerden kaçıyor, bu nedenle tarımda işgücü açığı büyük sorun durumunda ve sayısı 1.9 milyon olan Suriyeli sığınmacılar can simidi olarak algılanıyor.
 
TÜRKİYE’NİN GIDA KONUSUNDA YİYECEK EKMEĞİ VAR  
16-25 Ocak 2015 tarihlerinde Berlin 80. Uluslararası Yeşil Hafta Fuarı’nın gerçekleştirildiğini söyleyen Prof. Dr. Kenan Mortan, organizasyon kapsamında 17-19 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen 7. Global Forum for Food & Agriculture (GFFA) katılan yaklaşık 80 ülkenin tarım bakanının tartışma başlığının “gıda güvenliği” olmasının, gıda ürününün giderek stratejik bir girdi özelliği kazanacağının bir işareti olarak değerlendirdi. Bu nedenle, Türkiye’de 1663 tarımsal üründe ihracat yapılıyor olsa ve bununla üretim anlamında dünyanın 7. gücü konumuna gelinse de, gıda güvenliği ve rekabetçi üstünlük yapısının varlığından henüz söz edilmesinin mümkün gözükmediğini kaydeden Mortan, “Oysa, 2050 yılında 12 milyara ulaşacak dünya nüfusunun %90’ının kentlerde yaşayacak olması, gıda güvenliğinin ‘fantezi’ olmak bir yana, adeta bir zorunluluk olduğunu ve Türkiye’nin bu işten yiyecek ekmeğinin olduğu mesajını veriyor” diyerek sözlerini tamamladı. 
 
EN BÜYÜK RÜYAMIZ GAP SEKTEYE UĞRADI        
Türkiye’nin gerçekleştirmekte olduğu en büyük rüyası olarak nitelenen GAP Projesi ‘nin sekteye uğradığını belirten Kenan Mortan, hedeflerden büyük sapma olduğunu dile getirdi. GAP Master Planı’nın 1988-2003 döneminde 32 baraj yapımıyla 1.8 milyon hektar alanın sulamaya açılmasının öngörüldüğünü aktaran Mortan şunları söyledi: “2015 itibariyle tamamlanan baraj sayısı 16’da kaldı ve Master Planı’nın öngördüğü Yavaş Gelişme Alternatifi bile hayata geçmedi. Sulamaya açılan alan 250 bin hektarla sınırlı kaldı ve sulama projelerinin sadece %23’ü işletmeye alındı. 2008-2012 dönemi için geçerli olan GAP Eylem Planı ise daha çok bir sanayi projesi olarak çalıştı.14 OSB ve 7 havalimanı kuruldu. 2014-8 dönemi için geçerli olacak GAP Eylem Planı ise henüz açıklanmadı. 2015 Yatırım Programı’nda GAP Bölgesi içinde yürütülen 13 proje içinde bir sulama projesi yok.”