Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Makineleşme katma değeri büyütüyor

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürü İbrahim Kılıçaslan, gıda ve içecek sanayinde görülen yükselişi sağlayan önemli faktörler arasında sektörde artan makineleşme ve bunun sağladığı avantajların yer aldığını vurguluyor. 
 




İBRAHİM KILIÇASLANÜlkemizde gıda ve içecek işleme/üretim makinelerine yönelik talebin gelişim seyrini ve geldiği noktayı, yıllar içindeki görünümüyle özetleyebilir misiniz? Son yıllarda bu alanda makineleşme talebini belirleyen ve yönlendiren temel dinamikler nelerdir?
Türkiye, 62 milyar dolarlık tarımsal hasılası ile dünyanın 7’nci büyük tarım ülkesi konumundadır. Gıda ve içecek sektörü GSYİH içerisinde 290 milyar liraya yaklaşan payı, 41 bin işletmesi ve 450 binin üzerinde çalışanıyla Türkiye’nin en büyük üretim sanayisi konumunda bulunuyor. Sektör son 10 yılda büyük bir başarıya imza atarak, ihracatını yaklaşık 3,5 kat artırmış ve 2014 yılında toplam ihracat içerisindeki payını %7’nin üzerine çıkarmıştır. Bu başarı sayesinde dünyanın en büyük 15’nci gıda ve içecek ihracatçısı ünvanını korumuştur. Gıda ve içecek sektöründe rekabet edebilirliği ve verimliliği artırmak, dünya ihracatından daha fazla pay almak, ileri teknoloji ürünü yüksek katma değerli ürünler ortaya koymak, aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümünü hızlandırmak yönündeki arayışlar, makineleşme talebini belirleyen ve yönlendiren temel dinamikleri oluşturmaktadır. Ülkemizde gıda ve içecek işleme ve üretim makineleri imalatıyla ilgili tablolar incelendiğinde, (Tablo 1) sektörden gelen verimlilik ve makineleşme taleplerine bağlı olarak makine imalat sektörümüzün de yıllar içinde hem girişimci ve çalışan sayısı hem de net satış rakamları açısından kayda değer bir gelişme gösterdiği anlaşılmaktadır. Gıda ve içecek makineleri üretiminde 2006 yılından itibaren neredeyse her yıl düzenli bir artış kaydedildiği görülmekte, en son 2014 yılı net satışlarının bir önceki yıla göre %50 seviyesinde rekor bir artış gösterdiği dikkat çekmektedir. 
 
ÖLÇEK BÜYÜDÜKÇE OTOMASYON 
SEVİYESİ ARTIYOR
Ülkemizde gıda ve içecek üretimi yapan küçük işletmeler ve kayıt dışı üreticilerin, üretim süreçlerinde büyük ölçüde insan emeğinden yararlandıkları biliniyor. Bu sektörleri bir bütün olarak göz önüne aldığımızda, otomasyon oranı ve düzeyi hakkında nasıl bir resimle karşılaşıyoruz?
Türkiye gıda ürünleri ve içecek imalatı sektörünün mevcut durumda düşük teknoloji sınıfında ve birçok değişkende öne çıkan bir sanayi kolu olduğu görülmektedir. Sektör firma sayısı, istihdam, ihracat, katma değer ve üretim değeri gibi farklı alanlarda imalat sanayi içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Gıda ve içecek sanayi özelinde var olan küçük, orta ve büyük ölçekli firmalar arasında otomasyon seviyeleri, çalışan sayıları ve üretim kapasiteleri bakımından farklılıklar bulunmaktadır. İşletme ölçeği büyüdükçe otomasyon seviyesi ve teknoloji kullanım oranının arttığını, çalışan ücretlerinin ve kârlılığın da bunlara paralel olarak belirgin artış gösterdiğini görüyoruz.
 
GIDA SEKTÖRÜ EMEK YOĞUN BİR YAPIYA SAHİP 
Gıda-içecek sektörü mevcuttaki düşük teknolojili yapısı, buna bağlı olarak otomasyon ve makineleşmenin az olması ve sektördeki firma ölçeklerinin küçüklüğü gibi nedenlerden dolayı emek yoğun bir özellik içermektedir. Sektör, 2014 yılı itibariyle firma sayısında ,5 orana sahip “fabrikasyon metal ürünleri” imalat sektöründen sonra ,5 oranıyla ikinci sıradadır. İstihdamda ise “giyim eşyaları” (,3) imalat sektöründen sonra ,6 ile ikinci sırada bulunmaktadır. Gıda ve içecek sanayiinin ülkemizdeki gelişim seyrinde üretim değerleri bakımından belirgin bir yükseliş görülmektedir. Bu yükselişi sağlayan önemli faktörlerden biri de makineleşme ve otomasyon sistemlerinin sağladığı avantajlardır. Özellikle gıdaların işlenmemiş olarak satılması yerine işlenerek katma değer oluşturulması sektörü daha iyi yerlere taşımıştır. 2006-2014 yılları arasında gıda sektöründeki net satışlar %231, çalışan sayısı %69 artmış, içecek sektöründe ise net satışlar 1, çalışan sayısı %46 artmıştır. Net satışlardaki artış oldukça yüksek seviyelerde gerçekleşirken, çalışan sayısı artışlarının aynı yönde paralellik göstermediği görünüyor. Bunun en önemli nedenleri arasında tarımsal üretimin artması, fabrikaların daha fazla ürün işleyebilecek şekilde makineleşmesi ve otomasyon sistemleri kullanımı olarak gösterilebilir. Emek yoğun özelliğe sahip sektörde özellikle 2006-2014 döneminde teknoloji kullanım oranını artmıştır.
 
Gıda ve içecek sektörü, az önce de belirttiğimiz gibi, otomasyon ve makineleşmenin teknolojik olarak az olmasına bağlı olarak düşük teknolojili, emek yoğun bir yapıya sahiptir. Buna sebep olarak, sektörde KOBİ niteliğinde birçok firma olması gösterilebilir. Ancak, doğru yatırım politikaları ve doğru maliyet-fayda analizleriyle bu durumun önemli ölçüde değişebileceği düşünülmektedir. Gıda sektöründe otomasyon “yüksek maliyetli” olmasına rağmen sağlayacağı çok önemli avantajlar söz konusudur. En başta da sağlık ya da sektörel anlamda ‘’hijyen ve kalite’’ gelmektedir. Üretim bandındaki herhangi bir ürüne, insan müdahalesi ne denli az olursa, kalite ve hijyenin o denli iyi olacağı açıktır. Teknoloji kullanımı-proses olarak incelendiğinde yapılacak analizlerle gerekliliğin olup olmadığını anlamak için tüm süreçlerin irdelenmesi gerekmektedir. Bu süreçler; hammadde temini, depolama, üretim prosesine aktarma, üretim, paketleme, dağıtım ve piyasaya arz süreçleridir. Bu kırılım süreçleri incelendiğinde genellikle üretim/işleme prosesinde teknoloji kullanımının daha önemli olduğu görülmektedir.
 
GIDA OSB’LERİ KURULDU
Bakanlığımız gıda sektöründe yerli, yenilikçi ve yeşil üretimi teşvik için sektörde kümelenmeye destek vererek, 3 adet Gıda İhtisas OSB’sinin kurulumunu gerçekleştirdi. Bunlar, Kumluca, Kandıra ve Samsun Gıda OSB’leridir. Bu çerçevede, gıda ve içecek sanayinde otomasyonun artmasıyla verimliğin artması, rekabetçi bir maliyetin oluşması, kalitenin artması ve zamanında üretim gibi avantajlar oluşacaktır. Bu nedenle otomasyonu olumsuz bir etki olarak düşünmemek gerekir. Bilakis daha yeşil daha yenilikçi ve yerli üretim kapasitemizin gelişmesine ve bunların yanında istihdam miktarı, milli gelir ve kişisel-toplumsal refah seviyesinin artmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
 
TÜRKİYE KÜRESEL MAKİNE TİCARETİNDEN %1 PAY ALIYOR 
Gıda ve içecek sektörlerine yönelik makine üreten yerli sanayi kuruluşlarının sanayi sektörü içindeki yeri, büyüklüğü, ürünlerinin genel özellikleri ve ilgili pazarın rakamsal büyüklüğü (cirosu) hakkında bilgi verir misiniz? 
2014 yılı toplam dünya ticareti 37,4 trilyon ABD Doları, toplam dünya makine ticareti ise 3,2 trilyon ABD Doları olmuştur. Makine sektörünün dünya ticaretinden aldığı pay 2014 yılı itibariyle %8,5 seviyesindedir. Bu alandaki veriler incelendiğinde Türkiye’nin dünya makine ticaretinden aldığı payın %1 düzeyinde olduğu görülmektedir. Türkiye makine sektörü ihracatı 2006-2014 yılları arasında artış göstermiş, 2014 itibariyle toplam ihracatımız içindeki payı %5,5 olarak gerçekleşmiştir. Yiyecek ve içeceklerin sınai amaçlarla hazırlanması veya imaline mahsus makine ve cihazların (8438 GTİP kodlu makinelerin)  ticaretine ilişkin yakın tarihli veriler incelendiğinde, söz gelimi 2010-2014 döneminde hem ihracat hem de ithalat değerlerimizde artış yaşandığını görüyoruz. 2010 yılında gıda ve içecek sanayine yönelik makine ve cihaz ithalatında ülke olarak 181.4 milyon dolarlık bir değere ulaşırken, aynı yıl bu alanda gerçekleştirdiğimiz ihracat 75 milyon doları bulmuştur. 2014 yılına gelindiğinde bu alandaki ithalatımızın 264.7 milyon dolar, ihracatımızın ise 102.5 milyon dolarlık büyüklükler oluşturduğunu görüyoruz. Gıda, içecek ve tütün işleme makineleri imalatındaki diğer verilere bakıldığında çalışan sayısı, çalışan ücretlerinin genel olarak ilerleme kaydettiği görülmektedir. Gıda, içecek ve tütün işleme makineleri imalatında girişim sayısı 2006-2014 yılları 373’ten 838’e çıkmıştır. Bu alandaki net satışlar 2014 yılında 3.036.921.575 TL olarak gerçekleşmiş, son 10 yılda net satışlar % 222 artmıştır (Tablo 1). Bu hızlı artış oranlarını dikkate aldığımızda gıda ve içecek sanayiinde otomasyonun arttığı, bu alandaki makinelerin Türkiye’deki üretiminin de arttığı görülmektedir. Gıda ve içecek sanayiinde kullanılan otomasyon sistemleri genel olarak meyve sebze işleme, süt işleme, kurutma, kavurma, pastorizatör-sterilizör hatları, yıkama, ısıtma, soğutma sistemleri, şişeleme, dolum, yem makineleri, taşıma, paketleme, paletleme, de-paletleme, transfer sistemlerinden oluşmaktadır.
 
Gıda ve içecek işleme/üretim sektörlerimizde kullanılan ithal makine ve otomasyon sistemlerinin nitelikleri ve Türkiye’de üretilebilirlik durumları hakkında neler söylersiniz? İthal gıda üretim/işleme sistemlerinin kullanım oranı ve ithal makine pazarının ülkemizde ulaştığı büyüklük ile ilgili son verileri de paylaşırsanız seviniriz?
Ülkemizde gıda ve içecek sektörü düşük teknoloji sınıfındadır. Sektörün hammaddenin teslim alımı, depolanması, üretime aktarımı, ön hazırlık (yıkama-ayıklama vb) üretim süreci, paketleme, dağıtım, pazarlama ve satış gibi süreçleri bulunmaktadır. Üretim kısmında kullanılan makineler nitelik bakımından orta-yüksek ve ileri teknoloji iken, diğer aşamalardaki makinelerin görece olarak orta-düşük ve düşük nitelikli olduğu görülmektedir. Bir başka deyişle, gıda sektöründe otomasyon seviyesi üretim hatlarında (dünya ortalaması olarak) %54 iken, paketleme bölgelerinde %37 düzeyinde bulunmaktadır. Bu durumda büyük çoğunluğu KOBİ niteliğinde olan makina imalatçılarımızın, değişen ekonomik koşullara ve teknolojik gelişmelere daha esnek ve hızlı cevap verme imkânı bulunmaktadır. Sektörde faaliyet gösteren KOBİ’lerin sahip olduğu ucuz işgücü avantajı ve gelişmiş mühendislik becerileri, makina imalatçılarının uluslararası pazarlarda rekabet şansını arttıran unsurlardır. Türk makina sanayii, her türlü parça ve aksamın yüksek kalitede ve rekabet edebilir fiyatlarda üretimini yapabilme kapasitesine sahiptir. 
 
Ülkemizde gıda ve içecek sanayiinde kullanılan makinelerin yıllara göre gerçekleşen dış ticaret verilerine bakıldığında, daha çok ithal makine kullanıldığı görülüyor. Ancak sektörün artan üretimine bağlı olarak üretim hatlarında ihtiyaç duyduğu yeni teknoloji ürünü, daha verimli ve karmaşık makine taleplerini karşılamak için makine sanayimiz ortak yatırımlara ve AR-GE faaliyetlerine odaklanmakta ve bu konuda devletimiz de üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmeye çalışmaktadır. Sanayi sektörlerine ve alt sektörlere verilen destekle üretimler hızlı bir şekilde artmakta, teknoloji seviyemiz de yükselmektedir. İthal gıda, içecek ve tütün işleme makineleri imalatıyla ilgili veriler bir bütün olarak incelendiğinde birçok makine ve sistemin ülkemizde üretiminin yapıldığını görüyoruz. Ancak orta-yüksek ve ileri teknoloji ürünleri ve otomasyon sistemlerinde üretimin artırılmasına ilişkin daha yapacak işlerimiz olduğu da açıktır. 
 
Gıda ve içecek makineleri imalatında talep sahiplerinin ihtiyaç duydukları bilgiye doğrudan ulaşabilmelerinin ve işletmelerle iletişim kurabilmelerinin ülke ekonomisine önemli katkıları olacağı gerçeğinden hareketle, bildiğiniz gibi, Bakanlığımızca sanayi sicil kayıtları esas alınarak sanayi ürünleri web portalı "Lonca" hazırlandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sn. Fikri Işık'ın Mayıs ayında tanıttığı sanayi ürünleri web portalı www.lonca.gov.tr’nin 19.01.2016 itibariyle 200 bin ziyaretçi sayısına erişmiş olması, ne kadar gerekli bir portal olduğunu da ortaya koymuş bulunuyor. NACE Rev.2 faaliyet kodlarına göre hazırlanan veri tabanında tüm imalat sanayii ile ilgili adres, iletişim bilgileri ve üretilen ürün bilgilerini bulmak mümkündür. Bu portaldaki verilere göre gıda, içecek ve tütün makineleri imalatında (NACE Rev.2 - 28.93) ülkemizde 600’den fazla işletme bulunuyor. Gıda ve içecek işleme makineleri imalatı yapan firmaların İstanbul, Ankara, İzmir ve Konya gibi büyükşehirlerde yoğunlaştığı görülmektedir. İmalat sanayi sektörlerinde ülkemizin üretimi ve iç pazarımızda yerli ürün kullanımı artmakta, dış ticaret açığımızın azaltılması konusunda ilerleme kaydedilmektedir. Gıda, içecek ve tütün işleme makineleri üretiminde dış ticaret verileri ve üretim değerleri incelendiğinde bu sektördeki üretimin de arttığı, buna bağlı olarak ihracatın da son beş yıl içinde %37 artış gösterdiği görülmektedir. Son dokuz yılda üç kat artan net satış rakamları da ithal ürün kullanım oranının  azaldığını, yerli ürün kullanım oranının ise yükseldiğini göstermektedir.
 
OTOMASYONUN ARTI VE EKSİLERİ
Otomasyonun genel olarak sanayi sektöründe, özel olarak da gıda ve içecek endüstrilerinde sağladığı/sağlayabileceği avantajlar ile Türkiye özelinde kendini gösterebilecek dezavantajlar nelerdir? 
İşletmeleri büyüklükleri bakımından incelediğimizde teknoloji kullanımı genellikle işletme ölçeğiyle birlikte artmaktadır. Bunun esas nedenlerinden biri, yüksek teknoloji kullanım maliyetlerinin ancak belli bir üretim ölçeğinde kendisini karşılayabileceği düşüncesidir. Buna karşın ölçeklere göre doğru yatırım politikaları ve doğru maliyet-fayda analizleri yapıldığında ileri teknoloji kullanım maliyetlerinin karşılanabileceği görülebilir. Otomasyon genel olarak sanayide insan kaynaklı sorunların gidermesinin yanında yüksek kapasitede ve kalitede üretim yapılarak firmalara daha rekabetçi ve esnek bir pozisyon sağlamada etkileyici olacaktır. Bununla birlikte firmaların ölçek olarak büyümesinin önünü açacaktır. Üretilen ürünlere uygun pazarlar bulunarak hem iç piyasada yerli ürünlerin artışını sağlayacak hem de ihraç ürünlerden elde edilen gelirle ülke ekonomisinin büyümesinde katkı sağlayacaktır. 
 
Avantajlar
Ø Kalite artışı ve aynı standartlarda üretim
Ø Üretim maliyetlerinin düşmesi
Ø Üretim parametrelerinin sürekli izlenebilirliği
Ø Merkezi kontrol, kumanda imkanı ve arıza durumunda anında müdahale edebilme imkanı
Ø Rekabet gücünün artması ve şirketlerin kârlarının artması
Ø İş kazalarının azalması
Ø Zamandan tasarruf
Ø İnsan tarafından yapılamayacak hızda ve hassaslıktaki işlerin hatasız olarak yapılabilmesi. Bu avantajlar da işletmeye hız ve kâr olarak geri dönecektir.
 
Dezavantajlar
Ø İlk montaj maliyetinin yüksek olması (Maliyet, uzun zamanda çoğu otomasyon sistemlerinde kendini amorti etmektedir.)
Ø Çalışan sayısında azalma (İşgücü istihdam oranının düşmesi)
Ø Yatırım maliyetlerinin yükselmesi
Ø Maliyetin uzun dönemde kendini amorti etmesi