Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Meyve suyunun gündemi: Tüketimdeki azalışlar ve bilgi kirliliği

7.’si gerçekleştirilen Juiceful İstanbul Zirvesi’nde; tüketicilerin meyve suyu algısı, tüketimin artırılması, meyve suyu ve sağlık ilişkisi gibi güncel konular uzmanlar tarafından masaya yatırıldı.  




meyve suyuUluslararası Meyve Suyu Üreticileri Federasyonu (IFU), Avrupa Meyve Suyu Birliği (AIJN), bağımsız kalite kontrol kuruluşu (SGF) ve Avrupa Kalite Kontrol Sistemi (EQCS) tarafından da desteklenen 7. Juiceful İstanbul Zirvesi, Meyve Suyu Endüstrisi Derneği’nin (MEYED) evsahipliğinde 26 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da gerçekleştirildi. Marriott Hotel Şişli’de yapılan etkinliğe Türkiye'den ve küresel pazardan tanınmış isimler konuşmacı olarak katıldı.
 
Zirvenin açılışında konuşan MEYED Başkanı Birol İlker Güney, 2010 yılında başlattıkları ve yurtdışındaki paydaşlarıyla işbirliği içerisinde organize ettikleri Juiceful İstanbul Zirvesi’nin bu yıl 7.’sini gerçekleştiriyor olmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Kongreye başlarken hedeflerini komşu ve gelişen ülkelerdeki meyve suyu sektörleriyle iletişim ağının geliştirilmesi, Türkiye meyve suyu pazarının tanıtılması, ticari ilişkilerin güçlendirilmesi, yurtdışındaki gelişmelerin takip edilmesi ve meyve suyu - tüketici algısının geliştirilmesi olarak belirlediklerini anlatan Güney, bugün gelinen noktada Zirve’nin bu hedeflerine ulaştığını görmenin gururunu yaşadıklarını dile getirdi. Meyve suyu sektörünün tarımsal ürün kategorisinin en önemli dallarından biri olduğunu kaydeden Birol İlker Güney, Türkiye’de yıllık yaklaşık 1 milyon ton meyvenin işlendiğini ve üretilen toplam meyve suyu ve benzeri ürünlerin miktarının 1 milyon litrenin üzerinde seyrettiğini ifade ederek, “Meyve suyu ve meyve nektarına baktığımızda toplam üretimin 700 bin litrenin üzerinde olduğu görülmektedir” dedi. 
 
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK İÇİN MEYVECİLİĞİ YAŞATMALIYIZ 
Tarımsal ürün sanayinin önemli dalı olması dolayısıyla meyve suyu sektörünün çalışmalarına ağırlık verdiği alanlardan birinin de hammadde teminin sağlandığı tarım sektörü ve meyvecilik iş kolu olduğunu söyleyen Güney, “Meyvecilik; kırsal kesimin şehre göçünün engellenmesi, verimli toprakların kullanılması ve ülkenin yeşillenmesinin sağlaması gibi katkıları ile önemli bir alandır. Meyveciliğin sürdürülebilirliği de üretilen ürünlerin ekonomik karşılık bulabilmesiyle gerçekleşebilmektedir. Bu anlamda sanayi kuruluşlarının sürekli olan talepleri üretim istikrarını sağlamaktadır. Biz meyve suyu sektörü olarak hammadde temininin devamlılığını sağlamak adına meyveciliği yaşatmak için elimizden gelen gayreti göstermekteyiz. Bu maksatla, ekilebilir toprakların doğru ekim yöntemleriyle değerlendirilmesi, toprak için gerekli su kaynaklarının korunması ve meyve yetiştiriciliğini olumsuz etkileyecek tüm çevresel faktörlerin ortaya çıkmasının engellenmesi doğrultusunda çalışmalar yürütmekteyiz” diye konuştu.
 
MEYED Başkanı Birol İlker Güney’in konuşmasının ardından Kolombiya Büyükelçisi Juan Alfredo Pinto Saavedra kısa bir konuşma gerçekleştirdi. Konuşmasında kısaca Kolombiya pazarından söz eden Büyükelçi Saaveda, Türkiye- Kolombiya ticari ilişkilerinin önemine de vurgu yaptı. Kolombiya’nın Türk meyve suyu sektörüne yapabileceği katkılara da değinen Büyükelçi konuşmasında işbirliğinin getirilerine yer verdi.
 
DOĞRU DOZDA TÜKETİMİN GETİRECEĞİ 
FAYDALARI ANLATMALIYIZ
Açılış konuşmalarının ardından “Meyve suyunun yeniden konumlandırması” oturumuna geçildi. Oturumun ilk konuşmacısı olan MEYED Genel Sekreteri Ebru Akdağ, meyve sularının insan sağlığına yararlı çok sayıda bileşenlerden oluştuğunu ifade ederek, günlük diyette yer almasının önemine vurgu yaptı. Akdağ, tüketimde önemli olan unsurun doğru doz olduğunu belirtti. Aşırı dozda tüketilen tüm gıda bileşenlerinin toksik etki yaratabileceğini belirten Akdağ, doğru dozda tüketildiğinde ise gıdalardan istenilen faydanın sağlanabileceğini açıkladı. Ebru Akdağ, bilinçli tüketim için tüm sektörün bir arada çalışarak, toplumu doğru bilgilendirmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Ebru Akdağ konuşmasında Türk meyve suyu sektörü ile ilgili bilgilendirmelerde bulunurken yıllık yaklaşık 1 milyon ton meyve işlendiğini kaydetti. Dış ticarette meyve suyu ihraç edilen ülke sayısının 150’yi geçtiğini aktaran Akdağ, geçtiğimiz yıl meyve suyu ihracatının 200 milyon dolar olarak gerçekleştiğini ve dış ticaret dengesi açısından incelendiğinde 163 milyon dolarlık bir dış ticaret fazlası bulunduğunu anlattı. MEYED Genel Sekreteri Ebru Akdağ’dan sonra söz alan biyokimya alanında uzman Prof. Dr. Nezih Hekim, konuşmasında karbonhidratların vücudun fonksiyonlarını yerine getirmesindeki önemine değinerek, yetersiz karbonhidrat alımının kas kaybı gibi bazı fizyolojik rahatsızlıkları beraberinde getirdiğini açıkladı. Günlük karbonhidrat alımının önemini vurgulayan Profesör Hekim, dikkat edilmesi gerekenin doğru tüketim miktarları olduğunu ifade etti.
 
AVRUPA’DA MEYVE SUYUNA ÖVGÜ KAMPANYASI
İlk oturumun son konuşmacısı olan Avrupa Meyve Suyu Birliği’nin (AIJN) Genel Sekreteri Jan Hermans ise, meyve suyu ile ilgili AIJN’in yürüttüğü kampanya ile ilgili bilgilendirme yaptı. Son yıllarda Avrupa’da yüzde 100 meyve sularının tüketiminde 1 milyar litrelik bir düşüş ve pazarda ’lik bir kayıp yaşandığını açıklayan Hermans, sadece Hırvatistan’da olumlu bir gidişatın söz konusu olduğunu ifade etti. Azalan meyve suyu tüketim verileri göz önüne alınarak başlatılan kampanyayla konusunda uzman yetkililerin; medyanın, paydaşların ve tüketicilerin ilgisini çekmek istediklerini vurgulayan Hermans, kampanyanın mesajlarının önemli ayakları olarak; saflık vurgusunu, sağlık ve hayat stilini, kalite ve sürdürülebilirliği sıraladı. Hermans, “Doğru mesajların verilmesi, bilimsel veriler ve dijital platformlar gibi olanakların kullanılması ve kampanyanın doğruluğuna vurgu yapan infografik, broşür gibi materyallerin kullanılması kampanyamızın önemli yapı taşları olarak sıralabilir” ifadesini kullandı.
 
Zirve programının ikinci oturumunda tüketiciyi anlamak konusu tartışıldı. Marka stratejisti Aljan de Boer yaptığı konuşmada yeni trendlere yer verirken, basitliğin, otantik olmanın ve interaktif olmanın önemine değindi. Aynı oturumda konuşma gerçekleştiren kampanya yöneticisi Wim Destrijker de, yeni jenerasyonu temsil eden gençlerin eğilimlerine yer vererek, onlara ulaşmanın yollarından bahsetti. Destrijker bu yollardan bazılarını, etkileyenleri etkilemek, genç kuşaklarla doğru iletişim kanalları ve yöntemlerini kullanmak olarak sıraladı.
Juiceful İstanbul Zirvesi’nin 3. oturumunda yer alan konuşmacılar ise farklı meyve suyu pazarlarından örnekler paylaştı. Canadean’da kıdemli strateji danışmanı olarak görev almakta olan Tom Wood, Avrupa pazarı hakkında dinleyicilere bilgiler verirken, Rabobank İçecekler Direktörü Francois Sonneville Afrika’nın diğer pazarlarla yapabileceği işbirliğinin ve fırsatların detaylarını anlattı. Arap İçecekler Federasyonu Genel Sekreteri Mounira Jazzar ise, Arap ülkelerinin pazarları ve eğilimleri ile ilgili bilgiler verdi. 
 
GIDA, BESLENME VE SAĞLIK ARASINDA
KOMPLEKS BİR İLİŞKİ  VAR
Kongrenin son oturumunda “sağlık yararları ve yeniden formülasyon yoluyla meyve suyu tüketiminin artırılması” konusu ele alındı. Dergimizin Bilimsel Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mehmet Pala’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda Lefke Avrupa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aziz Ekşi ve İTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu konuşma yaptı. Günümüzde gıdanın üretimi ve tüketimiyle ilgili birçok şeyin bilindiğini, ancak tüketilen gıdanın insan vücudunda ne tür etkiler yarattığı konusunda bilgilerin henüz yetersiz olduğunu belirten Profesör Mehmet Pala, gıda, beslenme ve sağlık arasında çok nedenli ve kompleks bir ilişki olduğunu vurguladı. İnsan ömrünün uzadığını ancak sağlıklı yaşam süresinin azaldığına dikkat çeken Pala, “İnsanlar ilaca ve hastaneye bağımlı hale geldiler. Sağlıklı yaşam için gıdanın içerikleri, beslenme şekli ve fiziksel aktivete  önemli rol oynuyor. Yapılan beslenme araştırmalarının manipülasyona son derece açık olduğunu düşünüyorum. Mutlaka araştırmanın desenine bakılması gerekiyor. Bir gıda ürünüyle veya bir meyveyle ilgili olarak ‘şu faydası vardır’, ‘bu hastalığa yol açar’ şeklinde kesin hükümler koymak doğru değildir. Mutlaka o gıdanın miktarının ve hangi sıklıkla tüketilmesi gerektiğinin belirtilmesi gerekiyor. Bu sebeple az sonra dinleyeceğiniz sunumları bugünkü zirvenin en önemli konuları olarak görüyorum” dedi.     
 
MEYVE NEKTARLARINDA ŞEKER MİKTARI 
YÜZDE 1 AZALTILMALI
Oturumun ilk konuşmacısı olan Prof. Dr.  Aziz Ekşi, reformülasyon açısından meyve suyu konulu bir konuşma yaptı. Konuşmasına; “İyi veya kötü gıda yoktur, her gıda iyidir ve gereklidir” diye başlayan Ekşi, önemli olanın o gıdanın ne kadar tüketildiği ve diyette o gıdaya ne kadar yer verildiği olduğunu anlattı. Gıdanın yararlı veya zararlı olmasının insanların bilgileri ve alışkanlıklarına bağlı olduğuna vurgu yapan Ekşi, “Meyve ile tanışıklığımız oldukça eskidir ve sağlıklı diyette mutlaka yer alması gereken bir gıda grubudur. Meyvenin özgünlüğü ve gücü antioksidan etkisinden kaynaklanmaktadır. Meyve suyu, meyveye en yakın içecek grubudur ve gücünü meyveden almaktadır. Meyve nektarı ise meyve suyuna en yakın içecektir. Türkiye’de tüketilen meyve suyu vb. içeceklerin %60’ını oluşturmaktadır.
Meyve suyu ve özellikle meyve nektarının “sağlıklı” konumunun korunması için şeker miktarının azaltılmasını, “doğal” konumunun güçlendirilmesi için ise asitlendirici olarak sitrik asit yerine limon suyu kullanılmasını öneriyorum” şeklinde konuştu.
 
Dünya Sağlık Örgütü’nün bulaşıcı olmayan hastalıkların (kalp, kanser, diyabet, tansiyon vb.) yaygınlığını azaltmak için diyetteki  tuz, şeker ve yağ miktarının azaltılmasını önerdiğini kaydeden Prof. Dr. Aziz Ekşi, meyve suyunda doğal olarak tuz ve yağ miktarı oldukça düşük olduğunu, ancak şeker miktarı açısından meyve suyunun tartışılan gıdalardan biri olduğuna dikkat çekti. Şekerin artık tüketici açısından da olumsuz algılanan bir gıda bileşeni olduğunu aktaran Ekşi, “Yapılan  araştırmalar meyve nektarında şeker miktarının %1.5 azaltılmasının yani ’dan %8.5’e düşürülmesinin tat algılamasına yansımadığını göstermektedir. Türkiye’de meyve nektarlarının şeker miktarı genellikle dolayındadır. Bunun ’a düşürülmesiyle hem meyve lezzeti daha iyi algılanacak hem de yılda 7 bin ton ya da 700 kamyon şeker tasarrufu sağlanacaktır” dedi.
 
Meyve nektarlarına asitliği düzenlemek için yaklaşık %0.3 sitrik asit katıldığını anlatan Aziz Ekşi şöyle devam etti: “Sitrik asit E330 diye bilinen katkı maddesidir. Zararsızdır ama adı bir kere zararlıya çıkmıştır. Ayrıca ithal edilen bir katkıdır. Meyve nektarında sitrik asit yerine limon suyu kullanılması daha doğal bir alternatiftir. Türkiye’de yeteri kadar limon ve yeteri kadar suyunu işleyen fabrika var. Meyve nektarında sitrik asit yerine limon suyu kullanılırsa hem 100 bin dolayında limon değerlenecek hem de sitrik asit ithalatından yaklaşık 2 milyon dolar tasarruf edilecektir. Ayrıca tüketicinin güveni kazanılacaktır.” 
 
7. Juiceful İstanbul Zirvesi’nin kapanışında konuşan MEYED Yönetim Kurulu Başkanı Birol İlker Güney, bu verimli konferansın her yıl daha kapsamlı konulara değinilerek devam edeceğinin bilgisini katılımcılarla paylaştı.
 
ANTİOKSİDAN BİR İÇECEK OLARAK VİŞNE NEKTARI
“Sağlık yararları ve yeniden formülasyon yoluyla meyve suyu tüketiminin artırılması” oturumunun diğer konuşmacısı olan Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu ise, vişne meyvesi vişne nektarına işlendiğinde antioksidanların biyoyararlılığının arttığını anlattı. Konuşmasında AB Projesi olarak gerçekleştirdikleri çalışmaya ilişkin verileri paylaşan Boyacıoğlu, vişnenin vişne nektarına işlenmesi sonucunda antioksidan içeriği ve biyoyararlılıktaki değişiklikleri incelediklerini belirtti. Boyacıoğlu çalışma sonucunda meyvede bulunan antosiyanin miktarının %87’sinin meyve suyu fraksiyonunda korunduğunu gözlemlediklerini söyledi. Dilek Boyacıoğlu, çalışma sonucundaki önemli bulgulardan birinin ise C vitaminin vişne nektarına işlenme sürecinde bilinenden daha az olduğunu tespit ettiklerini ve %60 oranında korunduğunu gözlemlediklerini dile getirdi. Profesör Boyacıoğlu, yaptıkları çalışmayla ilgili son olarak, hücre çalışmaları sonucunda vişne nektarında bulunan antosiyaninlerin biyoyarayışlılığının meyveye oranla 3 katı olduğunu ifade etti.