Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Adnan Dalgakıran: Gıda makineleri ihracat hedeflerimizde kilit rol oynayacak

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, 2017 yılında makine sanayi ihracatını %8-10 arasında artırmayı hedeflediklerini belirterek, “Bu hedeflerimize ulaşabilmemizde gıda işleme makineleri de rol oynayacak” diyor. 
 




Gıda makineleri foto2016 sonu itibariyle Türkiye makine sektörünün özelde de gıda makineleri sanayinin son durumunu bizimle paylaşabilir misiniz? 
İhracat pazarlarımızdaki yavaşlama ve yılın ikinci yarısında meydana gelen koşullar sonucu alıcılar nezdinde oluşan endişelerin Türkiye’nin ihracatı üzerinde olumsuz etkisi olduğu bir yılı geride bıraktık. İç pazarda özel sektör yatırım harcamalarının küçülmesi ile piyasada bir daralma yaşanırken sanayi üretimindeki artış sınırlı kaldı. Her şeye rağmen 2016 yılında; makine sektörü olarak toplam ihracatımız 13,4 milyar dolar olurken, Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payımız %9’un üzerinde gerçekleşti. Gıda makineleri sanayinde ise toplam ihracat 410 milyon dolar oldu. (Ocak- Aralık 2016) 
 
Son zamanlarda ülkemizde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler, özellikle de döviz kurlarındaki hızlı yükseliş makine sanayini nasıl etkiledi/etkiliyor? Makine üreticileri bu dönemde hangi sıkıntıları yaşıyor?
Türkiye ekonomisi 2016’nın ilk yarısında görece iyi bir performans göstermişti ancak gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yaşanan gelişmeler neticesinde, bu ivme yılın ikinci bölümüne taşınamadı. 2016 genelinde siyasi, dış politik ve jeopolitik riskler ekonomiyi olumsuz etkilerken, yatırım harcamalarında reel anlamda ciddi bir küçülme yaşandı. Bu dönemde en önemli gündem maddelerinden biri de hiç şüphesiz Türk Lirası’ndaki değer kaybıydı. İhracatta pazarlarımızdaki yavaşlama ve ikili ilişkilerdeki sıkıntıların yanı sıra, yılın ikinci yarısında oluşan koşullar sonucu alıcılar nezdinde oluşan endişelerin de Türkiye’nin toplam ihracatı üzerinde olumsuz bir etkisi vardı. İç pazarda ise özel sektör yatırım harcamalarının küçülmesiyle piyasada bir daralma yaşanırken, sanayi üretimindeki artış çok sınırlı kaldı.              
 
Türkiye 2016 yılı itibariyle kaç ülkeye, ne kadarlık makine, özelde de gıda işleme ve ambalaj makineleri ihracatı gerçekleştirdi? 
2016 yılında makine sektörü tamamı itibariyle 13,4 milyar dolar ihracat gerçekleşti. Sektör, bir önceki yıla göre ihracatını %1 artırdı. 2016 yılı Ocak-Kasım döneminde ise makine sektörü ithalatı 25,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde gıda makineleri sektörünün ihracatı 368 milyon dolar iken, ithalatı 252 milyon dolar oldu ve sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı 5 olarak gerçekleşti. 2016 yılı itibarıyla dünya genelinde 191 ülkeye ihracat yapan sektörün başlıca pazarları Cezayir, Irak, Özbekistan, İran ve Mısır oldu. Ambalaj makineleri sektörüne bakıldığında, sektörün 2016 yıl sonu itibarıyla ihracatının yaklaşık 143 milyon dolar olarak gerçekleştiği ve ihracatını bir önceki yıla göre %2,9 oranında artırdığı görülmektedir. 2016 yılı Ocak-Kasım döneminde Ambalaj makineleri sektörünün ihracatı 131 milyon dolar iken, ithalatı 371 milyon dolar oldu ve sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı %35,4 olarak gerçekleşti. 2016 yılında 172 ülkeye ihracat yapan ambalaj makineleri sektörünün başlıca ihraç pazarları ise İran, Irak, Cezayir, Suudi Arabistan ve Almanya oldu.
 
MAKİNE İHRACATININ YARIDAN FAZLASI 
ABD VE AB PAZARINA
Geride bıraktığımız yılın ikinci yarısından itibaren Rusya ile başlayan yeni süreç ile Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmeler makine ihracatına nasıl yansıdı? İhracatın önünün açılması noktasında ne türden önlemlerin alınmasını talep ediyorsunuz?
İhracatının yarıdan fazlasını Avrupa Birliği ülkeleri ile ABD’ye yapan Türk makine sektörü, komşu ülkelerle yapılan ihracatta arzuladığımız seviyeyi henüz yakalamış değil. Ürün ve üretim kalitesi, teknolojisi ve hizmet anlayışıyla kendini dünyaya kanıtlamış bir sektör olarak, bölgedeki varlığımızın gerçek potansiyelimizi yansıttığını söyleyemeyiz. Komşu ülkelerdeki yatırımcıların, Türk makine sektörünün avantajlarını fark etmesi için üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Bu ilişkilerin güçlü işbirliklerine dönüşebilmesi için, elbette hükümetler düzeyinde de adımlar atılması gerekiyor. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması için girişimler memnuniyet verici ama tek başına yeterli değil. Sanayi, inşaat kadar kârlı bir sektör değil. Bu sebeple yatırım finansmanında devlet desteği verilmesi ve yatırımcıların ihracata teşvik edilmesi gerekiyor. Devlet, orta yüksek ve yüksek teknoloji içeren yatırımların gelişmeye, büyümeye ve sosyal refaha çok büyük etkisi olduğunu da hesaba katarak, finansman için kullanılan kredi faizlerinin bir kısmını üstlenmeli diye düşünüyoruz.
 
“RUSYA’YA YÖNELİK ÇALIŞMALARIMIZI 
YOĞUNLAŞTIRDIK”
Tanıtım Grubu olarak Türk Makinesi algısı yaratmayı hedefliyorsunuz. Bu kapsamda hedef pazarlarınıza yönelik gerçekleştirdiğiniz çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Türkiye’nin yeni markalaşma stratejisi, firmalarımızın rekabet güçlerini artırmaları için kurumsallaşmaları, verimliliklerini artırmaları ve ürünlerini markalaştırmaları gerektiğini vurguluyor.  Bunun için de firmalarımızın ortak iş yapma ve proje kültürü geliştirmelerine destek verilerek büyümelerini sağlayacak projeler hayata sokuluyor. Makine Tanıtım Grubu (MTG) olarak biz de yaptığımız çalışmalarla sektörümüzün yurtiçi ve yurtdışındaki bilinirliğine yönelik tanıtım faaliyetlerimizi sürdürüyor, Türkiye’nin markalaşma stratejisine katkı sağlamaya çalışıyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli fuarlara katılırken, özellikle Almanya ve ABD başta olmak üzere hedef pazarlardaki faaliyetlerimize büyük özen gösteriyoruz. 
 
Son dönemde Rusya’ya yönelik faaliyetlerimizi de yoğunlaştırmaya başladık. 2016 yılı genelinde yurtdışında toplamda 20 uluslararası fuarda yer aldık. MTG’nin katıldığı fuarlarda ziyaretçilere Türk makine sektörü hakkında bilgi veriyor, Türk makinesini tanıtıcı birçok reklam kampanyası yürütüyoruz. Ayrıca medya ile buluşmalar, yayınlar, yurtdışına yönelik heyetler, toplantılar, sektörel araştırmalar yaparak sektör algısını uluslararası alanlarda geliştirmeye çalışıyoruz. Fuarlarda alt sektörlerin en önemli temsilcileri olan sektörel derneklerle de önemli işbirliklerimiz var. Fuarın konusuna göre, sektörel derneklerin MTG standlarında kendilerini tanıtmalarına imkan sağlanıyor.
 
“AKILLI MAKİNELER DÖNEMİNİ YAŞIYORUZ”
Günümüzde endüstri 4.0 ve otomasyon kavramları büyük önem kazandı, bu alanlarda hızlı değişiklikler yaşanıyor. Öncelikle bu 2 kavramın önemini açıklayarak, Türk makine sanayicilerinin bu değişime ne oranda adapte olduklarını açıklayabilir misiniz?  
Sanayi kendisini yeniden tanımlıyor. Bu tanımlama ve yeniden yapılandırma sürecinde en büyük görev sanayinin itici gücü olan makine sektörüne düşüyor. Sektör uzunca bir süredir verimliliği sağlamak, rekabetçi yönünü geliştirmek için otomasyon ve robot teknikleri dahil birçok yeni sayılacak teknikleri kullanmaya, bunları içselleştirmeye çalışıyordu. İnternet ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi ve değişik alanlarında kullanılma yeteneği yeni bir çığır açtı. Bu nedenle, nesnelerin interneti söz konusu iken makine sektörü de bu gelişmelere kayıtsız kalamaz. Artık akıllı makinelerden, bunları içeren akıllı fabrikalardan ve müşterilerinin beklentisini sistem üzerinden gerçekleştirecek yeni yapıların varlığından bahseder hale geldik. 
 
Teknolojinin yarattığı bu dinamik sürecin çok hızlı gelişeceğini mevcut verilere bakarak öngörebiliyoruz. Ülke içinde ürettiğini ihracata dönüştüren ve payını sürekli artırmaya çalışan öncü bir sektör olarak küresel gelişmeleri sadece takip etmekle kalmıyor, bizatihi bu sürecin aktörlerinden olmak için bir dizi faaliyetler yürütüyoruz. Ana yaklaşımımız bu baş döndürücü gelişmeler içinde somut adımlar atmak, işletmelerimizin küresel pazarlarda bugün ve yarın karşılaşacağı müşteri beklentilerini gidermeye yönelik yeni teknikleri kazanmak ve uygulamaktır. Gıda işleme makineleri üreticilerimiz de bu sürece adapte olacak adımları atmaya başlamıştır.
 
“KENDİ MARKA HİKAYELERİMİZİ 
YARATMALIYIZ”
Küresel makine pazarının bugünkü durumu nedir, hangi ülkeler pazarda etkili olmaktadır? 
İleri teknolojili ülkelerin geliştirdiği yeni verimlilik stratejileri, uluslararası rekabetin şartlarını değiştiriyor. Teknolojik değişimi kontrollü bir şekilde yöneterek orta gelir tuzağını aşan ve kendilerini bir üst klasmana taşımayı başaran Tayvan ve Güney Kore gibi iyi örnekler önümüzde duruyor. Bu ülkeleri ekonomik anlamda güçlü ve dinamik kılan temel etken makine ve yazılım alanında yaptıkları yatırımlarla kendilerini sürekli yenilemeyi başarmalarıdır. Bizler de gelişmiş ekonomilerdeki markalaşma faaliyetlerini iyi izleyebilir ve bu uygulamaları kendi faaliyetlerimizde örnek modeller olarak işleyebilirsek, birim bazlı artışları fiyatlarımıza yansıtabiliriz. Ülke olarak, düşme eğilimindeki sanayi kârlılığımızı ancak kendi marka hikâyelerimizi yaratabilirsek artırabiliriz. Bu noktada; makine sektörü olarak temel beklentimiz; değer zinciri içinde sadece üretim halkasında sıkışmadan pazarlama ve ticarileştirme gücümüzle sanayi kârlılığını yükseltmek ve kalite anlayışımızı daha da geliştirerek, gücümüzü uluslararası platformlarda da ortaya koymaktır.
 
MAKİNE SANAYİNİN SORUNLARI
Sektör olarak yaşadığınız sorunlardan ve çözüm önerilerinizi maddeler halinde ifade edebilir misiniz?
Uluslararası rekabetin yoğun olduğu bir alanda pazar payını artırmaya çalışan bir sektör olmamıza rağmen, finansmana ulaşım imkânlarımız gelişmiş ülkelere göre yeterli seviyede değil. Makine ihracatçılarımız bir yandan yeterli düzeyde kaynağa erişmek üzere çalışırken, işgücü piyasasındaki mesleki eğitim yetersizlikleri nedeniyle de nitelikli personel bulma güçlüğü yaşamaya devam ediyor. AR-GE ve inovasyon konularında yeterli yatırımları sağlayabileceğimiz altyapı, insan kaynağı ve finansman desteği için gerekli adımlar atılmadığı müddetçe sektörün rekabet gücünü yeterli oranda artırabilmemiz de mümkün görünmüyor. Yeni dönemde ekonomik programımızın gündemi ithalat bağımlılığı yüksek olan ara malı ve ürünlerin yerli üretiminin artırılarak cari açığın azaltılması olacak. Bu hedeflerin tutturulabilmesi için, yüksek ve orta-yüksek teknoloji içeren yatırımlarla sanayide bir dönüşüm yapılması gerekecek. Teknolojik değişimin dayattığı yeni verimlilik stratejileri tüm sektörleri olduğu gibi, makine sektörünü de doğrudan etkileyecek. 
 
Öte yandan Türkiye'de makine sektörünün önemli bir ölçek sorunu var. Bugün sektörümüzde 11 bin firma faaliyet gösteriyor ve bu firmalarda toplam 177 bin kişi çalışıyor. Firma başına 16 kişinin düştüğü bu ölçekte, herkesi gözetmeye çalışan mevcut teşvik sistemimiz ve bölgesel toleranslar verimlilik kaybına neden oluyor. Rol modelimiz olan Almanya'da sadece 6 bin makine üreticisi, bugün yılda 250-300 milyar dolarlık ekonomik değer yarabiliyorsa bu durum, ülkede başarıyla uygulanan verimlilik ve ileri teknoloji odaklı sanayi politikasının bir sonucudur. Öncelikle orta yüksek ve ileri teknoloji alanında üretim yapan küçük şirketlerin konsolidasyonu sağlanarak yan sanayi oluşturulmalı, verimlilik artışı sağlamak üzere de ölçek büyüklüğünü temin edici önlemler alınmalıdır. Bu tedbirlerin iç pazarda yerli makine alımını teşvik edici düzenlemelerle desteklenmesi, risk alarak bu ülkeye değer katmak isteyen makinecilerin de önünü açacaktır. Başta kamu yatırımları olmak üzere, Türkiye genelinde yapılacak her türlü makine alımında yerli üreticiye öncelik verilmesiyle de ithal ürünlerden daha ucuz ve daha kaliteli olan Türk makinelerinin satışları artacaktır. KOSGEB, Eximbank, İller Bankası, Devlet Malzeme Ofisi gibi kamu kuruluşlarının makine alımlarına yönelik destekleri, Türkiye’de üretimi olan makineler için yerli makine alımlarına öncelik verecek şekilde düzenlendiği takdirde bu gelişme daha da hızlanacaktır.
 
“2017’YE İYİMSER BAKIYORUZ”
Bu yıl sonu ve önümüzdeki dönemde gıda işleme makineleri sanayinin geleceği hakkında öngörülerinizi paylaşabilir misiniz? Makine üretiminde size göre hangi trendler önem kazanacak?   
2016 yılında yurtiçinde “Büyüme Makinesi” kampanyası ile büyük ses getirdik ve 2017 yılına da gelen olumlu dönüşlerden aldığımız motivasyonla iyimser başlıyoruz. Hedef pazarlarımızda büyümenin toparlanacak olmasını ihracat için ümit verici bir gelişme olarak görüyoruz. Özellikle ABD’de yeni yönetimin yatırımları hızlandıracak olması ve daha hızlı büyüme beklentisi bu pazarın cazibesini artırıyor. Bu dönemde, Euro-Dolar paritesindeki gerilemenin elbette ihracata olumsuz etkisi olabilir. Diğer tarafta petrol ve emtia fiyatlarındaki artışın, gelirleri bu ürünlerin ihracatına dayalı olan yakın ve komşu pazarlarımızı destekleyecek olması bize bir avantaj sağlayacak. Türkiye’nin makinecileri olarak; 2017 yılında makine sanayi ihracatını %8-10 arasında artırmayı hedefliyoruz. Bu hedeflerimize ulaşabilmemizde gıda işleme makineleri sanayi de rol oynayacak. 
 
Dünya gıda makineleri pazarı güçlü bir büyüme potansiyeli sergilemekte. Büyük firmaların, ekipmanların yüksek yenileme maliyetini dikkate alarak yeni stratejiler geliştirmesi bekleniyor. Örneğin “Sürekli işleme” ve “yüksek basınçlı işleme” tekniklerine geçmek gibi. Türk üreticilerinin de bu trendleri takip edeceğini, stratejilerini alıcıların talepleri doğrultusunda yapacaklarını düşünüyorum.
 
ALMANYA MAKİNEDE ZİRVEDE
Küresel makine sektörünün öncüsünün Almanya olduğunu kaydeden Adnan Dalgakıran, yıllık cirosu 212 milyar Euro’yu bulan Alman makine sektörünün 1 milyon kişilik istihdam kapasitesi içinde 183 bin kişilik bir mühendis ordusu barındırdığını dile getirdi. Sektörün yıllık ihracatının 150 milyar Euro seviyesinde seyrettiğini, cironun geri kalan kısmını ise iç pazar talebinin oluşturduğuna dikkat çeken Dalgakıran, “Alman makine sektörü dünya makine pazarının ise yaklaşık ,3'ünü tek başına karşılıyor” dedi.