Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Gıda sektörünün 2016 görünümü ve yeni yıldan beklentiler

Necdet Buzbaş
Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası - TÜGİS
nbuzbas@gmail.com
 




Necdet Buzbaş foto 12015 yılında yaşanan ikili parlemento seçimlerinden sonra ortaya çıkan parlemento aritmetiği ile yeni kurulan hükümet 2016 yılı için büyük beklentileri beraberinde getiriyordu. Mayıs ayındaki hükümet değişikliği bile beklentilerde önemli değişiklik içermiyordu. Ne var ki, 2016 yılı beklentilerin değil beklenilmeyenlerin yılı oldu. Küresel ekonomideki durgunluk devam ederken, ülkemiz gündemine 15 Temmuz hain darbe girişimi çörekleniverdi. Milletimiz ve devletimiz elele, başarılı bir mücadele vererek bu olağanüstü durumun ekonomimize fazla hasar vermeden atlatılmasına yardımcı oldular. Ekonomideki artçı şokları karşılamak amacıyla siyasi irade aldığı bir dizi tedbirler ile dengeyi sağlamaya çalışıyor. Vergi barışı, SGK prim alacaklarında yeniden yapılandırma, proje bazlı yatırımlara çeşitli destekler, KOBİ’lere AR-GE destekleri, gençlere yeni iş kurma desteği vb. hemen aklıma gelen ekonomiye soluk aldırıcı uygulamalar…
 
15 Temmuz gıda sektörüne de darbe vurdu
Gıda sanayi, Rusya ile yaşanan uçak krizinin getirdiği küçümsenemeyecek kayıplar dışında 2016 yılına iyi bir başlangıç yaptığı söylenebilir. Asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk zam ile hane halkı harcamalarında bir rahatlık gözlemlenmiş, Ramazan ve bayramın getirdiği tüketim alışkanlıkları iç tüketimde artışı desteklemiştir. Yılın ikinci yarısından başlayarak, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası gıda sektörü olumsuz yönde etkilenmenin artışını yaşamıştır. İç tüketimde hissedilir bir azalma yaşanırken, Rusya’ya olan gıda ürünleri ihracatının kesintiye uğraması, turizm gelirlerindeki kayıplar, Suriye ve Irak’taki siyasi ve askeri hareketliliğinin bölgeye yapılan gıda ürünleri ihracatını durduracak seviyeye getirmesi. Ekonomimizin bu tarz şoklara dayanıklı olmasından cesaretle, girişimciler yatırımlarını durdurmadılar. Dolar kurundaki belirsizliğe rağmen kur riski az olan veya bunu iyi yönetebilen kuruluşlar duraksamadan yatırımlarını devam ettirdiler.
 
Yurtdışı yatırımcıların sektöre ilgisi devam etti
Önemli bulduğum dikkat çekici bir diğer nokta, yurtdışı yatırımcıların gıda sanayimize gösterdikleri ilgi ve ülkemize olan güvenleri. Peyman Kuruyemiş’i Avrupalı bir fonun satın alması, Nuh’un Ankara Makarnası’nın Japonlar ile ortaklığı, Örgen Gıda’nın Japonlara satılması hemen sıralanabilecek birkaç örnek. 2016 yılının yoğun siyasi gündeminde gıda sanayi olarak yer bulduğumuz tek konu, gıda ürünlerindeki fiyat oynaklıklarının enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerinin tartışılması oldu. Öyle ki hane halkı tüketim sepetinde yüzde 23.68 ağırlığa sahip gıda ve alkolsüz içecekler, ilgili bakanlıkların gündeminden düşmedi, bu oranın değiştirilmesi konusu farklı yorumlara konu oldu. 2014 Eylülü’nde kurulan, “gıda fiyatlarını izleme ve değerlendirme komitesi” yeniden yapılandırıldı. Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi adı altında Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Ekonomi, Kalkınma, Maliye, Gümrük ve Ticaret Bakanlarının yer aldığı komitenin sekreteryasını Merkez Bankası üstlendi. Yıl sonu itibariyle yüzde 5,65 olarak gerçekleşen gıda ürünleri enflasyonu TÜFE’yi ancak yüzde 1,3 oranında etkiledi. Gıda enflasyonunu minimize etmek amacıyla, lisanslı depoculuk ve ürün borsaları kurulması, soğuk zincir taşımacılığının desteklenmesi, erken uyarı sistemi gibi alt yapı projeleri sürdürülmeye çalışılıyor.
 
2017’ye iyimser bakıyorum
Bir yandan 150 milyar dolarlık tarım hasılası 2023 yılı hedeflerini tutturmak, diğer yandan halen nüfusumuzun beşte birinin yaşadığı kırsaldaki refah düzeyini artırmak amacıyla “Milli Tarım Destekleme Projesi” ortaya kondu. Gıda sanayinin eklektik yapı gösterdiği tarım sektöründeki bu gelişmeler, sektörümüze olumlu yansımalar getirecektir.
Zorlu geçen bir yıl, beklenilmeyenlerin yaşandığı 2016’da gıda sanayinin hedef küçülttüğünü söylemek olağan karşılanmalıdır. Başlangıçta yüzde 10-12’ler büyüme hedefi olarak konulmuşken, yıl sonunda yüzde 6-7’lere revize etmek gerçekçi olacaktır.
 
2017 yılı için temkinli bir iyimserlik içindeyim. İyimserliğimi destekleyen birçok neden var, bunları şöyle sıralayabilirim; 
· Siyasi iradenin Orta Vadeli Programında (2017-2019) yer alan kamu harcamaları,
· İş dünyasını rahatlatacak vergi barışı, SGK prim borçlarının yeniden yapılandırılması,
· Hane halkı kredilerindeki faiz indirimleri ve kredi kartı borçlarının vadelerinin uzatılması,
· “Milli Tarım Destekleme Projesi” ile gelen finansal destek. Tarıma ayrılan 30.9 milyar TL’nin 12.8 milyar TL’si destek programlarına, 2,7 milyar TL’si yem ve gübrede KDV’nin kaldırılmasına tahsis edilmiş 
 
Sözünü ettiğim ve iyimserliğimi destekleyen bu olgular zamanında uygulama ile 2016 yılındaki kayıplarımızı telafi edecek. İç tüketimdeki artış, halen devam eden ve başlayan yeni yatırımların tamamlanması, Rusya ile ticari ilişkilerin giderek artması ve turizm gelirlerindeki beklenen iyileşmeler, yeni pazarlara açılarak sağlanacak ihracat artışları gıda sektörüne canlılık getirecektir. Ülkece varoluş kavgası verdiğimiz 2016 yılı, ekonomik göstergelerin iyi olmakta zorlandığı bir yıl oldu. Siyasi irade farkındalık göstererek yatırımları harekete geçirecek yeni destek ve teşvikleri cömertçe ortaya koydu. Ancak hemen belirtmeliyim ki “proje bazlı” teşviklerde, değerlendirmeye alınacak projelerin asgari 100 milyon dolar sabit yatırımının şart koşulması gıda sanayinin faydalanabilmesini oldukça kısıtladı.
Memnuniyetle ifade etmeliyim ki, 2016’da temeli atılan birçok yatırım 2017 yılında hiçbir kesintiye uğramadan devreye alınacak. İlaveten yurtdışı yatırımcılarının da tüm risklere karşın gıda sanayimizi ilgi alanlarında tutmaları ve yatırımlardan kaçınmamaları övgüye değer.
 
2017 yılında yapılacak yatırımları iki ana kategoride toplamak yararlı olacaktır;
1) Üretime Dönük Yatırımlar: Bir önceki yıl temeli atılmış ve/veya yılın son günlerinde açılışı yapılmış yeni yatırımlar ile tevsi yatırımlarından oluşmaktadır. PepsiCo’nun Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde Türkiye’deki altıncı fabrikası, Yaşar Holding’in Turgutlu Yem Fabrikası, SÜTAŞ’ın İzmir Tire’ye yaptığı Entegre Süt İşleme Tesisi, Nuh’un Ankara Makarnası’nın Japon ortaklarıyla üç yıla yayılmış 35.5 milyon dolarlık ek yatırım, Yıldız Holding’in beş yıla yayılmış 5 milyar TL’lik yatırım planının 770 milyon TL’lik kısmı, Ulusoy Un’un üçüncü fabrika ve lisanslı depo yatırımı, Fide Konservenin 8 milyon dolarlık sos üretim tesisi.
2) Sürdürülebilirlik Esaslı Yatırımlar: Bu yatırımlar maliyet düşürücü, verimlilik artırıcı iş süreçleri ile tedarik zincirindeki tüm paydaşları sürece dahil ederek kaynak kullanımını optimize edecek, nitelikli işgücüne ulaşımı kolaylaştıracak yatırımları kapsıyor. Unilever’in toplam yatırım tutarı 350 milyon EU’yu bulan Konya’da ki yatırımının içinde yer alan tedarik köyü projesi, Sütaş’ın Aksaray Fabrikası’nda biyogazdan elektrik enerjisi üretimi, Yaşar Holding, Yıldız Holding, Nestle, Coca Cola, Anadolu Holding, Mondelez, Cargill gibi birçok gıda kuruluşunda şirket içi yatırımlar şeklinde yürütülen C ayak izi azaltma, enerji ve su tasarrufu, atık yönetimi amaçlı yatırımlar bu grupta yer alıyor. 
 
Yeni teşvikler içinde yer alan AR-GE Merkezi kurma ile nitelikli iş gücüne ulaşımı kolaylaştıracak tematik liselerde öğrenci başına 6 bin TL/yıl desteği yeni yatırım alanları olarak dikkat çekiyor. 2017 yılında; petrol fiyatlarındaki kararsızlık, dolar kurundaki belirsizlik ve oynaklık, Güneydoğu Anadolu Bölgemiz’deki sınır coğrafyasındaki siyasi ve askeri istikrarsızlık vb. olumsuzluklar şüphesiz gıda sektörünü etkileyecektir. Gösterdiğimiz birlik, beraberlik ve özveri anlayışına karşın ekonomik göstergelerin hemen düzelmesini bekleyip karamsarlığa kapılmanın bir anlamı yok. Nedenlerin bir kısmı dış kaynaklı olsa da, siyasi iradenin öngördüğü destek teşvikler ve kararlı tavrımızla ekonomik sorunlarımızın üstesinden geleceğimize inanıyorum. 
 
Alt sektörlerde farklı büyüme oranları bekliyorum. Ancak sektör için genel bir büyüme oranı olarak yüzde 8 iyi bir tahmin olacaktır. Bu büyümenin yüzde 5’i fiyat, yüzde 3’ü ise miktar artışından sağlanacaktır. Emtia, enerji ve ambalaj malzemelerinde beklenen fiyat artışları muhtemel bir maliyet enflasyonu kaynağı olabilir ki bu da kârsızlığa yol açabilir.