Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Kırmızı et sektörünün gözü kalıcı çözümde

SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, Türkiye nüfusunun kırmızı et kaynaklı hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayısınının artırılması gerektiğini, bunun için de hayvancılığa yatırım yapmanın şart olduğunu belirtiyor.
 




Sucuk görseliEt ve et ürünleri sektörü, küresel tarım ve gıda içinde en hızlı gelişen alt sektörlerden birisi olarak kabul ediliyor. Türkiye’de kırmızı et sektörü, gıda sanayi içinde ,8 oranında bir paya sahip. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü - FAO verilerine göre, 2017 yılında dünyadaki toplam kırmızı et üretimi 84,6 milyon ton olarak gerçekleşti. Toplam kırmızı et üretimi yine aynı yıl Avrupa Birliği’nde 8,9 milyon ton, Türkiye’de ise 1,1 milyon ton olarak hesaplandı. Bu veriler değerlendirildiğinde, dünyadaki toplam -domuz eti hariç- kırmızı et üretiminin %1,3'ü Türkiye'de gerçekleşiyor. Ülkemizdeki kırmızı et üretimi, AB’nin üretiminin ,6’sı seviyesinde.
 
Kişi başı kırmızı et tüketimi 14,2 kg
Toplam kırmızı et üretimi 2017 yılında bir önceki yıla göre %4 oranında azalarak toplamda 1 milyon 126 bin ton olarak gerçekleşirken, bunun 987 bin tonunu sığır eti oluşturdu. 2018 yılının ilk üç çeyreklik döneminde ise 859 bin ton toplam kırmızı et üretilmiş olup, bir önceki yılın aynı dönemine göre %3,36 oranında bir artış olduğu görülüyor. 2017 yılında etin işlenmesi ve saklanması ile et ürünlerinin imalatına yönelik işletme sayısı 1.259 olup, bu işletmelerde 48 bin 379 kişi istihdam ediliyor. TÜİK sanayi veri tabanında salam üretiminin 2016 yılı için üretim miktarı 22 bin 716 ton, üretim değeri 359 milyon 937 bin 71 TL olup, 2017 yılı için 24 bin 27 ton üretim miktarı ve 393 milyon 310 bin 216 TL üretim değeri hesaplandı. Kırmızı et tüketimine baktığımızda ise, ülkemizde yılda kişi başına 14,2 kg kırmızı et tüketildiğini görüyoruz. Kişi başına yıllık -domuz eti hariç- kırmızı et tüketimi ABD'de 36 kg, AB'de 18 kg. Bu alanda  dünya ortalaması ise 11 kg‘dir.
 
Et ithalatının sebepleri
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, Türkiye’de kırmızı et tüketimini karşılayacak yeterli hayvan varlığının olmadığını belirtiyor. Kırmızı et sektöründeki besilik hayvan açığı nedeniyle ihtiyaç duyulan kırmızı etin, çoğunlukla besilik ve kasaplık hayvan ve bir miktar da doğrudan kırmızı et ithal ederek karşılanmaya çalışıldığını açıklayan Tezel, “2015 yılında 206 bin baş olan büyükbaş ve küçükbaş hayvan ithalatımız, 2016 yılında 500 bin başa, 2017 yılında ise 1 milyon 176 bin başa yükselmiştir. 2017 yılında yapılan hayvan ithalatının 113 bin başı damızlık, 782 bin başı ise besilik ve kasaplık sığırlardan oluşmakta olup, 280 bin baş da koyun ithal edilmiştir. 2017 yılında yapılan ithalatın bedeli 1,2 milyar dolardır. Bu miktar 2016 yılında 588 milyon dolardı. 2018 yılının ilk dokuz ayında yapılan ithalata bakıldığında ise toplamda 1 milyon 457 bin başlık (1.369 milyon dolarlık) canlı hayvan ithalatı yapıldığını görmekteyiz. 2016 yılında 5,7 bin ton kırmızı et ithal edildi. Bu miktar 2017 yılında 18,9 bin tona yükselmiştir. 2018 yılının ilk dokuz ayında ise 45,5 bin ton kırmızı et ithal edilmiştir” dedi. 
 
Orta ve uzun vadede ithalatın azalması için öncelikle artan nüfusa yetecek, uygun kalite ve maliyette besilik materyale sahip olunması gerektiğini belirten Tezel sözlerine şöyle devam etti: “Eğer kendi hayvan kaynağımızı geliştiremezsek bu ithalat gelecekte de devam edecek. Dolayısıyla her halükârda, bugün 80 milyon olan, 2023'te 87 milyon, 2050'de 105 milyon olması öngörülen nüfusumuzun kırmızı et kaynaklı hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayımızı artırmak, bunun için de hayvancılığa yatırım yapmak şart. İhracata bakacak olursak; 2017 yılında, sosis başta olmak üzere bazı et ürünlerinin yaklaşık 14 bin tonluk (19 milyon dolarlık) yıllık ihracatı bulunmaktadır. Bu ihracatın büyük kısmı Ortadoğu ülkeleri ve Türki Cumhuriyetler’e yapılmaktadır.”
 
Sorunlar ve çözüm yolları 
Kırmızı et sektöründe kesimden başlayarak tüketiciye kadar olan zincirde, kayıt dışını destekleyen, haksız rekabete yol açan, halk sağlığını tehdit eden ivedilikle iyileştirilmesi gereken uygulama alanlarının bulunduğuna dikkat çeken Tarık Tezel, yaşadıkları temel sorunlar ve çözüm önerileriyle ilgili olarak, “Kesim standartları ve karkas sınıflandırması belirlenerek kalite odaklı, haksız rekabeti önleyici, tüketici memnuniyetini hedefleyen uygulamalara geçilmelidir. Eski, iyi hijyen şartlarından yoksun, çevre duyarlılığı olmayan mezbahalar çağın ve yasaların gereklerine uygun hale getirilmelidir. Sektörde kesimhaneler ile perakende satış noktaları arasındaki aracılar yasal düzenleme ortadan kaldırılmalıdır. Hayvan pazarlarında denetimler standart bir sisteme ve daha sık periyotlara kavuşturulmalıdır. Et ve et ürünleri sektörü, küresel tarım ve gıda içinde en hızlı gelişen alt sektörlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Uzmanlara göre, yetişkin bir birey günde 70 gram kırmızı et tüketmelidir. Bu hesapla yüksek genç nüfus oranımızı da göz önüne alırsak 80 milyonluk nüfusumuza göre yılda ortalama kişi başı 25 kilo kırmızı et tüketmemiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
 
Türkiye’nin kırmızı ette arz yetersizliğinin üç önemli kök nedeni olduğunu açıklayan SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel bunları; sürülerde gebelik oranı ve döl veriminin düşüklüğü, özellikle buzağı ölümleri ve hastalık nedenleriyle yaşanan kayıplar, etçi ve kombine ırk hayvan sayısının azlığı olarak sıraladı. Bu üç önemli sorunun Türkiye’nin kasaplık gücünü sığırda %28’den %24’e, küçükbaş hayvanlarda ise %43’ten ’ya düşürdüğünü vurgulayan Tezel, “Büyükbaş hayvan varlığımız sütçü tip genetik yapıya sahiptir ve et verimi düşüktür. Etçi ve kombine ırkların da varlığının artırılması, buzağılama sıklığı yanında buzağı ölümlerinin azaltılması yoluyla besilik -materyal arzının artırılması ve hayvan hastalıkları ile etkin mücadele kesimlik hayvan arzını artıracak ve piyasada fiyat istikrarının kurulması ve korunmasına yardımcı olacaktır. Bu süreçte, teşvik ve destekleme amaçlı tüm girişimlerin odağında kalite ve verimlilik olmalıdır. Bu gelişmelerin istenen sonucu vermesi ile besi hayvancılığı ve et üretimi için umut vaat eden bir geleceğin bizi beklediği inancındayız. Öte yandan ESK'nın kırmızı ette ithalat görevinden regülasyon görevine dönmesi beklenmektedir. Sonuç olarak, halkımızın en kaliteli ve en hesaplı hayvansal protein kaynağı ile beslenmesini sağlamalı ve bunu sürdürebilmeliyiz. Bize göre, bu hedeflere ulaşabilmek için öncelikle yapılması gereken dört şey var. Bunlar; Kayıt dışını ortadan kaldırılması, fiyat istikrarını sağlanması, arz-talep dengesinin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması, süt ve et ürünlerine yönelik bilgi kirliliğinin giderilmesi” şeklinde konuştu.
 
Tarık Tezel: “Sayın Bakan’ın tespiti bugün için doğrudur”
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Türkiye'nin toplam protein üretiminde bir eksiği olmadığını belirterek, "Et yerine balık, tavuk, hindi, yesek bu iş çözülecek" dedi. Bakan Pakdemirli’nin açıklamlarını değerlendiren Tarık Tezel, “Öncelikle Sayın Pakdemirli’nin tespiti bugün için doğrudur. Türkiye son 10 yılda yıllık kişi başı et tüketiminde 10 kilolardan 14 kilolara yükseltmiştir. Hali hazır sıkıntıyı da kimse inkar etmemektedir. Çözüm bugünden yarına geçici tedbirler ile sağlanamaz. Bakanlığın bir hedef tarihi vardır. Bu tarihe kadar Sayın Bakan tüketim çeşitlerinin değerlendirilmesi yoluyla bir destek istemiştir. Yanlış anlamamak gerekir” dedi. 
 
Türkiye kanaltı eti ticaretinde dünyada beşinci
Türkiye kanatlı eti sektörü sahip olduğu potansiyelle dünya oyuncusu olmaya aday bir ülke konumunda. Bugün geldiğimiz noktada; yıllık cirosu yaklaşık 5 milyar dolar olan sektör, 15 bin adet kayıtlı kümes ile birlikte dolaylı olarak 3 milyon kişinin geçimini sağlıyor. Sektör, piliç eti üretiminde dünyada 8'inci, kanatlı etinde ise dünya ticaretinde 5’inci sırada yer alıyor. Türkiye’de kanatlı eti üretimi yıllar içinde çok hızlı bir gelişme kaydetti. Binlerce analiz ve denetimlerin taviz verilmeden titizlikle yapıldığı tesislerde, 2017 yılında yaklaşık 2,1 milyon ton piliç eti, 55 bin ton hindi eti ve diğerleri olmak üzere toplamda yaklaşık 2,3 milyon ton kanatlı eti üretimi yapıldı. Kanatlı eti üretiminin % 93,4’ü piliç eti. Üretim 2017 yılında bir önceki yıla göre yaklaşık olarak arttı. 2018 yılında ise üretimde yüzde 4-5 civarında bir artış öngörülüyor. Ülkemizde her yıl üretimle birlikte kişi başı kanatlı eti tüketimi de düzenli olarak artıyor. 1990 yılında kişi başı 3,5 kg ve 2000 yılında 11 kg tüketim miktarı 2017 yılında 24 kg’ye yükseldi. 
 
Dünya ticaretinde 5.sırada yer alan Türkiye kanatlı eti sektörünün 2017 yılında 75 ülkeye ihracat gerçekleştirdiğini açıklayan Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD - BİR) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sait Koca, 2017 yılında %31’lik bir artışla 443 bin 21 ton ihracat gerçekleştiren sektörün, 572 milyon dolar kazanç ile ülkeye döviz girişine de katkı sağladığına dikkat çekti. 2018 yılında ise ihracatta yüzde 11’lik bir artış beklediklerini aktaran Koca. “2018 yılı ihracatının 500 bin tona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Hala en yüksek ihracat yapılan ülke Irak’tır ancak yeni pazar olarak Japonya’ya da ihracat yapmaya başlanmıştır. Japonya gıda ihracatında gıda güvenilirliğini en üst düzeyde takip ve kontrol eden bir ülke olarak önemli bir referanstır. Böyle bir ülkeye beyaz et girişini sağladığımız için sektörümüz adına mutluyuz. İhracatın sürekli geliştirilmesi bizim için önemli bir konudur. Ayrıca Suudi Arabistan, 2017 yılında 800 bin tonun üzerinde gerçekleştirdiği ithalat ile ciddi bir alım yapmaktadır. Ancak Suudi Arabistan’da rekabetçi olamamanın getirdiği sıkıntıları yaşıyoruz. Avrupa Birliği’ne ihracat konusunda yoğun çaba sarf ediyoruz, ancak siyasi olduğunu düşündüğümüz engelleri aşamadığımız için bugüne değin bu konuda başarılı olamadık. Bu arada İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma sürecinin tamamlanmasını bekliyoruz. Sürecin ardından İngiltere’ye ihracat çalışmalarına başlamayı hedefliyoruz. Tüm bu girişimlerimizi Tarım ve Orman Bakanlığı desteği ile yapmayı umuyor ve planlıyoruz” şeklinde konuştu.
 
Dr. Sait Koca: “2025 yılında 3,47 milyon ton üretim hedefliyoruz” 
Dünya nüfusu çok hızlı şekilde arttığını, 2050 yılında 9,77 milyar, 2100’de ise 11,18 milyar olacağının tahmin edildiğini belirten Dr. Sait Koca, “Artan nüfusla beraber kişilerin dengeli ve sağlıklı beslenmesi ise üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Hiç tüketim arttırılmasa bile sadece nüfus artışından dolayı 2050 yılında %60 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacaktır. Yetersiz beslenmenin dünya ekonomisi üzerinde yıllık 3,5 trilyon dolarlık bir etkisi olmaktadır. Gerekli tedbirlerin alınmaması durumunda, 2050 yılında 2 milyar insanın yetersiz beslenme sorunu yaşayacağı bildirilmektedir. Türkiye’de de nüfus beklenenden hızlı artmaktadır. 1950 yılında 21 milyon olan ülke nüfusu 2016 yılında 79,8 milyona ulaşmış ve 2050 yılında 93,5 milyona ulaşması beklenmektedir. Önümüzdeki yıllarda bizim de ana konularımızdan biri yetersiz ve dengesiz beslenme olacaktır. Sektör olarak 2025 yılı üretim hedefimiz 3,47 milyon ton, kişi başı tüketim hedefimiz ise 32,9 kg’dır” ifadelerini kullandı.