Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Yağlı tohumlar ve bitkisel yağların bugünü ve geleceği

Küresel yağlı tohum üretiminin gelecek 10 yılda “geçen 10 yıla göre” daha yavaş artacağı, artış oranının (her yıl için) yaklaşık %1,5 dolayında kalacağı tahmin ediliyor. 
 




Bitkisel yağDünyada tarımsal üretimin mevcut durumunu saptayıp yakın geleceğe ilişkin öngörüler aktaran OECD-FAO ortak imzalı “Tarımsal Görünüm 2018-2027” raporuna göre, yağlı tohumlardan elde edilen bitkisel yağlara yönelik talep de geçen on yıla göre daha yavaş artacak. Bunun temel sebebi, “gelişmekte olan ülkelerin kişi başı gıda tüketiminde düşük artış” ve “bitkisel yağların biyodizel hammaddesi olarak kullanımında durgunluk” bekleniyor olması. Bitkisel yağ ihracatı 2027 yılına uzanan süreçte yine Endonezya ve Malezya ağırlıklı olarak devam ederken, soya fasulyesi ve diğer yağlı tohumlar ile bir diğer yağlı tohum ürünü olan “protein unu” ihracatında Güney ve Kuzey Amerika ağırlığı devam edecek. Fiyatlarda nominal olarak tahmin periyodu boyunca ılımlı bir artış, reel olarak ise hafif düşüşler bekleniyor. Yağlı tohumlardan elde edilen ‘protein unu’nun kullanımı da, besi hayvanı üretiminde dünya genelindeki düşük artış ve Çin’in hayvan yemi rasyolarında protein unu payının belli bir durağanlığa ulaşması nedeniyle (geçen on yıla oranla) daha yavaş artacak.  Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ve BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO’nun) “Tarımsal Görünüm, 2018‑2027” raporunda yağlı tohumlar ve ürünlerine ayrılmış bölümü özetleyerek aktarıyoruz: 
 
KÜRESEL PİYASA GÖRÜNÜMÜ
Küresel soya üretimi 2017 pazarlama döneminde (Ekim 2017- Eylül 2018 arası) Güney Amerika'da 2018'in ilk aylarında gerçekleştirilen hasat bir önceki yıla göre düştüğü için bir miktar geriledi. Çin ve Kanada'da soya fasulyesi üretiminin, bu ürünün diğer ürünlere kıyasla artan çekiciliği nedeniyle önemli ölçüde arttığı görülüyor. Hindistan’ın soya fasulyesi üretimi ise düşüş gösterdi. 2017 yılında diğer yağlı tohumların (kolza tohumu, ayçiçeği tohumu ve yerfıstığı) toplam dünya üretimi neredeyse hiç değişmedi. Küresel ölçekte bitkisel yağ üretimi 2017 yılında artmaya devam etti. Ancak bu artış, (palm yağı üretiminde 2015 El Nino felaketi sonrası yavaşlayan toparlanma nedeniyle) önceki yıla göre daha düşük kaldı. Artan ithalat talebi dünya genelinde belirgin hale geldi ve (ithalatçı ülkeler de dahil) stokların yeniden dolmasına yol açtı. Kişi başına bitkisel yağ kullanımının, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde (gelişmekte olan ülkelerde çok daha hızlı olmakla birlikte) büyümeye devam ettiği görülüyor. Yağlı tohumlardan elde edilen “protein unları”na yönelik artan (ve özellikle Çin’den gelen) talep, küresel yağlı tohum üretiminin yaygınlaşmasının ardındaki ana etken olmuştur. 2017 pazarlama yılında Çin'in soya fasulyesi ithalatındaki artış, kısmen mısır stoklanmasına bağlı olarak ılımlı seyretti. Genel olarak yağlı tohum ve ürünleri pazarları 2016 ve 2017 yıllarında büyük sıkıntıların yaşanmadığı, istikrarlı bir görünüm sergilediler.
 
GELECEĞE İLİŞKİN ÖNGÖRÜLER 
Nominal olarak, tüm yağlı tohum ve yağlı tohum ürünü fiyatlarının tahmin dönemi (2018-2027) boyunca bir miktar artması öngörülmektedir. Bitkisel yağ fiyatlarının “kişi başı gıda talebindeki doygunluk”, “biyodizel sektöründeki durgunluk” ve “gelişmekte olan birçok ülkede hayvancılık faaliyetlerinin gösterdiği gelişme” nedeniyle tahmin dönemi boyunca reel olarak (protein unu fiyatlarına göre daha hızlı bir) düşüş göstereceği öngörülüyor. Soya fasulyesi ve diğer yağlı tohumlarda da fiyatların reel olarak düşmesi bekleniyor. Bununla birlikte piyasadaki belirsizliklerinden dolayı fiyatlarda dalgalanma beklenmelidir. Tahmin periyodu boyunca küresel soya fasulyesi üretiminin artmaya devam etmesi bekleniyor; ancak her yıl için %1.5 olarak öngörülen bu artışın, geride kalan on yıla ait (her yıl) %4.8'lik artışa göre hayli düşük seviyede kalacağı tahmin edilmektedir. Bu yavaşlama esas olarak ekim alanlarının yaygınlaşmasındaki yavaşlıktan kaynaklanmaktadır. Brezilya ve ABD'nin tahmin periyodu sonunda (yani 2027 yılına gelindiğinde) sırasıyla 129 milyon ton ve 131 milyon tonu bulacağı tahmin edilen soya fasulyesi üretimleriyle bu üründeki en büyük iki küresel üretici olmaları bekleniyor. Önümüzdeki on yıllık süreçte (2027 yılına dek) diğer yağlı tohumların üretiminin ise her yıl %1.6 artması bekleniyor. Bir önceki on yılda bu artış, yıllık %3.1 olarak kayıtlara girmişti. Soya fasulyesi ve diğer yağlı tohumların un olarak öğütülmesi ve yağa dönüştürülmesi bu ürünlerde en yaygın değerlendirilme şekli olmaya devam ediyor. Önümüzdeki on yıllık süreçte de bu uygulamalar diğer kullanım yöntemlerinden (özellikle soya fasulyesinin doğrudan gıda olarak veya hayvan yemi olarak değerlendirilmesinden ve yer fıstığı ile ayçiçeği tohumunun doğrudan tüketiminden) daha hızlı artış gösterecek. Sonuçta, 2027 yılına gelindiğinde, dünya soya üretiminin %90'ının, diğer yağlı tohumlardaki üretimin ise %86'sının un ve yağ elde edilmek üzere öğütülüyor olacağı tahmin ediliyor. Protein unu üretim ve tüketiminde soya unu ağırlığının süreceği öngörülüyor.
 
BİTKİSEL YAĞLARDA ARZ VE TALEP
Bitkisel yağlar kategorisinde palm çekirdeğinden, hindistan cevizi ve pamuk tohumundan elde edilen yağlar yanında, dünya bitkisel yağ üretiminin yaklaşık %55'ini oluşturan soya fasulyesi ve diğer yağlı tohumların ezilmesiyle elde edilmiş yağlar ve palm yağı (%35) yer almaktadır. Malezya ve Endonezya’nın palm yağı üretiminde (yağlık yetişkin palm ağacı alanlarının genişlemesindeki yavaşlamaya rağmen) önümüzdeki on yıllık süreçte önemli artış bekleniyor. Önceki on yılda (her yıl) %1.3’lük artış gösteren Malezya’nın palm yağı üretiminde gelecek on yıl (her yıl için) %1.4 artış bekleniyor.  Önceki on yılda (her yıl) %6.9’luk artış gösteren Endonezya’nın palm yağı üretiminin ise 2027 yılına dek her yıl %1.8 artacağı tahmin ediliyor. Bitkisel yağların küresel talebindeki artışın ise önümüzdeki on yıl içinde daha yavaş olması beklenmektedir. Bunun arkasında, gelişmekte olan ülkelerde kişi başı gıda tüketimindeki artışının yavaşlaması (bu anlamda bir doygunluk noktasına yaklaşılması) ve biyodizel üretiminde kullanılan bitkisel yağlara olan talepte beklenen durgunluk yatmaktadır. Bitkisel yağlar, tarımsal üretimin tamamı içerisinde en yüksek ticaret payına (%41) sahip ürünlerden biri. Bu payın 2027 yılına dek (küresel bitkisel yağ ihracatının 96 milyon ton seviyesine erişmesiyle) sabit kalacağı öngörülüyor. İhracata yönelik üretim yapan iki ülkenin; Endonezya ve Malezya’nın bitkisel yağ ihracatındaki hakimiyetinin sürmesi bekleniyor. Bilindiği gibi Endonezya’nın bitkisel yağ üretiminin yaklaşık %70’i, Malezya’nın üretiminin ise %80’den fazlası ihraç ediliyor. 
 
ARTAN TALEPLE BİRLİKTE FİYATLARDA İYİLEŞME
Yağlı tohumlar ve yağlı tohumlu ürünlerin nominal fiyatlarının orta vadede (bitkisel yağlara ve protein ununa olan talebin artması nedeniyle) önceki seviyelerine erişmese bile iyileşmesi beklenmektedir. Bitkisel yağ tüketimi, özellikle gelişmekte olan ülkelerde nüfusun ve gelirin artmasına bağlı olarak yükselen gıda talebinden güç almaktadır. Buna ek olarak, düşük ham yağ fiyatları ve sınırlı ek politika destekleri, biyodizel üretimi için bitkisel yağ alımında çok küçük bir artışa yol açıyor. Protein unlarına talep, ağırlıklı olarak geviş getirmeyen hayvan varlığındaki ve süt üretimindeki artışa ve özellikle gelişmekte olan bölgelerde hayvan yemi rasyolarına katılan protein ununa bağlı olarak gelişme gösteriyor. Tahmin periyodu sonunda, reel olarak bakıldığında, yağlı tohum (ve yağlı tohum ürünü) fiyatlarında hafif bir düşüş beklenmektedir. Ancak piyasa belirsizliklerinden dolayı fiyatlarda dalgalanma da beklenmelidir.
 
DÜNYA YAĞLI TOHUM ÜRETİMİ 
Geride kalan on yıllık periyotta her yıl %4.8 artış gösteren soya fasulyesi üretiminin 2027 yılına uzanan süreçte her yıl %1.5 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Diğer yağlı tohumların (kolza tohumu, ayçiçeği tohumu ve yerfıstığının) üretiminde ise soya fasulyesi üretiminin çok az üzerinde(yıllık %1.6) bir artış bekleniyor. Bu oran geride kalan on yılda “her yıl” %3.1 olarak kaydedilmişti. Soya fasulyesi dışında kalan yağlı tohumların üretimindeki artış, büyük ölçüde “verimlilik” artışıyla elde edilen kazançtan kaynaklanıyor. (Üretim artışının %60 kadarının bu yolla elde edildiği görülüyor.) Soya fasulyesi üretiminde ise toplam üretim artışının %55’i verimlilik artışından geliyor. Çin'de geçen on yıllık süreçte hububat ekimine verilen politik desteğin kısmen azalması nedeniyle gerileyen soya fasulyesi üretiminin yeniden yükselişe geçmesi bekleniyor. Rusya Federasyonu, Ukrayna ve Sahraaltı Afrika'da da soya fasulyesi üretiminin artması bekleniyor.
 
Soya fasulyesi haricindeki yağlı tohumların başta gelen üreticileri Çin ve Avrupa Birliği… Çin özellikle kolza tohumu ve yer fıstığında, Avrupa Birliği ise kolza ve ayçiçeğinde en önemli üreticilerden… 2027 yılında anılan ürünlerde Çin’in 32 milyon tonluk, Avrupa Birliği’nin ise 30 milyon tonluk üretim rakamlarına ulaşmaları bekleniyor. Kolza tohumunda bir diğer önemli üretici ülke olan Kanada'nın üretimini yıllık %0,7 oranında artırması bekleniyor. Buna karşılık, Ukrayna, Rusya Federasyonu ve Hindistan’ın üretimlerinde de hızlı büyüme öngörülmektedir. Ayçiçeği tohumu üretiminde dünya lideri olan Ukrayna ve Rusya Federasyonu'nun, diğer yağlı tohumlarda üretimlerini dünya ortalamasından daha hızlı artırmaya devam etmeleri, 2017-2027 dönemi üretimlerinde sırasıyla (her yıl için) %4.3 ve %2.2 artış sağlamaları bekleniyor. Soya fasulyesi stoklarının büyük ölçüde değişmeden kalması bekleniyor. Bu da, dünya geneli stok kullanım oranının 2015-17 değeri olan .6 seviyesinden 2027 yılında .6 dolayına düşeceği anlamına geliyor. Yağlı tohum üretiminin yavaş yavaş birkaç önemli üretici ülkede yoğunlaşması yönündeki eğilim göz önüne alındığında, stok kullanım oranının azalması artan fiyat volatilitesine yol açabilir.
 
ÖNEMLİ KONULAR VE BELİRSİZLİKLER
 
* Çoğu emtia için ortak olan belirsizlikler (örneğin makroekonomik ortam, ham petrol fiyatları ve hava koşulları) yağlı tohumlar için de geçerlidir. Yağlı tohumlarda ve özellikle palm yağında üretim dünyanın birkaç bölgesinde yoğunlaştığı için, hava değişikliklerinin bu alandaki üretime etkisinden diğer tahıl ürünü piyasalarına göre daha sık söz edilir. 
 
* Genetik modifiye tohumlardan elde edilmiş soya fasulyesi üretiminin yüksek payı ve yağ üretimi için oluşturulan palmiye ağacı plantasyonlarının yağmur ormanlarına doğru genişlemesi, yağlı tohum üretimiyle ilgili dile getirilen tüketici endişeleri arasında öne çıkmaktadır. Sertifikasyon düzeni, etiketleme ve çevre mevzuatı, önde gelen palm yağı üreticisi ülkelerde arazi genişlemesini ve nihai olarak da tedarik artışını etkileyecek ana ithalatçıların alımlarını sınırlayabilir. Bu endişeler, palm yağı plantasyonlarının daha fazla  genişletilmesine ve Malezya ve Endonezya’nın bu alandaki ihracatına yönelik belirli kısıtlar getiriyor. 
 
* Biyodizel hammaddesi olarak kullanılmak üzere bitkisel yağ talebi, birçok ülkenin bunu destekleyen iç politikaları nedeniyle 2000 yılından bu yana hızlı şekilde yükseliyor. Gerçekten de ABD, Avrupa Birliği ve Endonezya'daki biyoyakıt politikaları ve madeni yağ fiyatlarının artması, bitkisel yağların yaklaşık 'sinin biyodizel üretimine yönelik olduğu da dikkate alınırsa, bitkisel yağ sektöründe önemli bir belirsizlik kaynağı olmaya devam etmektedir. Bitkisel yağ ve ham petrol fiyatları arasındaki bağlantı, bitkisel yağın biyodizel üretimi için ana hammadde olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır ve fiyat dalgalanmasına neden olabilecek niteliktedir. 
 
* Yağlı tohumlardan  üretilen protein unu talebi, gelişmekte olan pazarlarda hayvansal üretimin yoğunlaşması nedeniyle olağanüstü bir gelişme göstermiştir. Hayvansal üretimin yoğunlaşma temposu şu anda yavaşlamakta (özellikle Çin'de), bu durum, protein unları ve yağlı tohumlardaki dinamik gelişiminin önümüzdeki on yıllık süreçte hız kesmesi anlamına gelmektedir. 
 
BİTKİSEL YAĞ TÜKETİMİ YAVAŞ ARTIYOR
Gelişmekte olan ekonomilerde kişi başına düşen gelirdeki artışın, gelecek on yılda kişi başı bitkisel yağ tüketiminde (yıllık bazda) %1 artışa yol açacağı öngörülüyor; bu oranın 2008-2017 dönemine ilişkin kayıtlara geçen (yıllık) %2.7’lik değerden önemli ölçüde düşük olduğu dikkat çekiyor. Bu yavaşlama kişi başı bitkisel yağ alımında gelişmekte olan ekonomilerin birçoğunda ulaşılan doygunluğu yansıtmaktadır. Örneğin, Çin'de 2027 yılında bu miktar (o güne dek her yıl %0.8 artarak) kişi başı 28 kg’a ulaşacak. Brezilya için bu rakamın değişmeden (23 kg seviyesinde) kalacağı tahmin ediliyor. Güney Afrika'da ise bitkisel yağ tüketimi (her yıl) %0.6 oranında artarak 25 kg'a ulaşacaktır.
 
Küresel bitkisel yağ üretiminin %41'ine karşılık gelen bitkisel yağ ihracatı, birkaç ana oyuncu tarafından yönetilmeye devam etmektedir. Endonezya ve Malezya, önümüzdeki on yıl boyunca toplam bitkisel yağ ihracatının yaklaşık üçte ikisini gerçekleştirmeye devam edecek. En büyük üçüncü ihracatçı ülke Arjantin’in 2027 yılında dünya bitkisel yağ ihracatı içerisinde yaklaşık %7.9'luk bir pay sahibi olacağı hesaplanmaktadır. Her üç ülke de bitkisel yağ üretimlerinin üçte ikiden fazlasını ihraç etmektedirler. 
 
Derleyen: Aydın Arıcıoğlu