Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Bitkisel yağda üretim seferberliği başlatacağız

Tahir Büyükhelvacıgil
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
 




Bitkisel yağTarım ve gıda sektörleri, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemiz için de en kritik sektörlerden biri olarak dikkat çekmektedir. Bu sebepledir ki; bu sektörlerde uygulanacak politika ve reformların öncelikli olarak ve dikkatli bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Türkiye tarım ürünleri ticaretinde dünyada önemli ülkelerden biridir. Coğrafi konumu ve farklı iklimsel bölgeleri sayesinde birçok tarımsal ürünün yetiştirilmesine imkân veren bir avantaja sahiptir.
 
Bitkisel yağ sektörünün yıllık ticaret hacmi yaklaşık 9 milyar dolardır. En büyük ithalat kalemlerimizden biri ise yağlı tohumlar ve türevleridir. Ülkemiz sıvı yağda yurt dışı bağımlılıkta kritik eşiği aşmış olup, yağlı tohum ve türevlerinde ham madde bakımından yüzde 75’in üstünde dışa bağımlıyız. Ayçiçeği tohumu üretimimiz yıllık 1,5 milyon ton civarındadır. Bu nokta da sağlanacak desteklerle yağ bitkilerinin üretiminin artırılması için üretim seferberliği başlatmalı ve yılda 2,5-3 milyon ton ayçiçeği üretmeliyiz. 2018 yılı ilk 10 aylık ayçiçek tohumu ithalatı 626 bin ton iken, 2019 yılının ilk 10 ayında ayçiçeği tohumu ithalatımız maalesef 1 milyon bin tonu aşmış durumda. 
 
“Fırtına dindi, sektör yaralarını sarmaya çalışıyor”
2018 ve 2019 yılları sektörümüz açısından oldukça zor geçti. 2018 yılında başlayan dövizdeki dalgalı seyir, ham maddede dışa bağımlı olan sektörümüzü derinden etkiledi. 2019 yılı ise sektörümüzün bir evvelki yılın yaralarını sarma açısından nefes almaya başladığı bir yıl oldu. 2020 yılına girerken ekonomideki makro göstergeler ve faiz düşüşleri bizlere umut vermektedir. Şayet ülke olarak 2020 yılı yağlı tohum üretimimizi yeterince artırabilirsek hedeflerimize çok daha kolay ulaşacağız. 2018 ve 2019 yılında bitkisel yağ sektörü olarak, Enflasyonla Topyekün Mücadele Programına bizler de var gücümüzle destek verdik. Bu kapsamda tüketiciye kaliteli ve ucuz bitkisel yağ sunmak üzere uzunca süre neredeyse sıfır kar marjına yakın bir şekilde yağ arzı yaptık. 
 
Yağlı tohumlarda ekim potansiyelimizi mutlaka artırmamız gerekmektedir. Hedefimiz önümüzdeki yıllarda ihtiyacımızı yerli üretimle karşıladığımız dışa bağımlı olmayan bir sektör haline gelebilmektir. Bitkisel yağ sanayicileri olarak sektörümüzün geliştirilmesi, ithalatımızın azaltılması ve yerli üretimin artırılması için Tarım ve Orman Bakanlığımız, çiftçimiz, yağlı tohum kooperatifleri, akademisyenler ve sanayicilerimiz ile bir araya gelerek çalışmalar yürütmeliyiz.
 
Tahir Büyükhelvacıgil“Ayçiçek ithalatının sona ermesi ekonomiye 15,6 milyar dolar katkı yapar”
Yağlı tohum ve türevlerinde ithal ettiğimiz ürünlerin başında ayçiçeği ve soya tohumu gelmektedir, palm yağı ve ayçiçek yağı da ithal ettiğimiz önemli kalemler arasındadır. 2019-2030 yılları arası dönemde ayçiçek yağı ithalatının tamamen durdurulması halinde Türkiye ekonomisine katkısı yaklaşık 15,6 milyar dolar olacaktır. Türkiye, Karadeniz ülkeleri için gerek çekirdek, gerekse ham ayçiçek yağı bakımından büyük bir pazar haline gelmiş durumdadır. En önemli sorunlardan biri de ikili anlaşmalardır. Serbest ticaret anlaşmaları (STA) kapsamında çeşitli ülkelere tanınan gümrüksüz ithalat imtiyazları sektörde dengeleri bozmakta, haksız rekabet yaratmaktadır. AB ülkeleri ve Bosna Hersek Cumhuriyeti ile devam eden STA uygulamasına son olarak Sırbistan Cumhuriyeti de katılmıştır. Bu anlaşmalar elbette ki Devletimizin makro düzeyde yürüttüğü ülkeler arası ilişkilerin bir sonucudur. Ancak hali hazır durumda çekirdek kırım tesisleri ile rafinasyon sanayimizi neredeyse yüzde 50 kapasiteyle çalıştırırken, STA kapsamına gümrüksüz ham yağ ithalatını, hele hele de rafine yağ ithalatını dahil etmemiz sektörümüzü ciddi anlamda sıkıntıya sokmaktadır.  
 
Sektörün gelişimi için desteklemeler konusuna gelindiğinde, Sektörün desteklenmesi demek halkımızın desteklenmesi demektir. Çünkü sektörümüz temel gıda maddesi olan bitkisel yağ üzerine kuruludur. Bu sebeple yağlı tohum üreten çiftçiden başlayarak, yağlı tohum kırıcı sanayimiz ve rafine sanayimizin sorunlarının çözülmesi ve desteklenmesi gerekir. Yağlı tohum sanayimiz gelişmiş, yüksek teknoloji kapasitesine sahip bir sektördür. 
 
“Bitkisel yağda tağşiş belimizi büküyor”
Ayrıca, her zaman öncelikli konumuz olan ve sürekli takipçisi olduğumuz tağşiş olayları üzerine hukuk büromuz, resmi makamlarla iş birliği içerisinde kararlılıkla hareket ederek, piyasaya sürülen merdiven altı sağlığa zararlı yağların takibini yapıyor ve yasal işlemleri sürdürüyor. Sadece üreticilerimiz için değil, sadece sanayicilerimiz için değil, tüketicilerimiz için de mücadele veriyoruz. Tağşişle mücadele en büyük sorumluluk alanlarımızdan biri oldu. Büyüklüğü 9 milyar doların üzerinde olan bitkisel yağ sanayi sektörü olarak ‘Tağşiş Yasası’nın çıkması yeni dönemde de en büyük beklentimizdir. Son dönemde Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli’nin tağşiş yasası hazırlıkları hakkında yaptığı açıklamalar umudumuzu artırıyor. 
 
“Milli Yağ Bitkileri ve Bitkisel Yağ Piyasası Konseyi”
Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, BYSD, diğer sektör paydaşları ve akademisyenlerin bir araya geleceği “Milli Yağ Bitkileri ve Bitkisel Yağ Piyasası Konseyi” kurulmasını öneriyoruz. Bu konsey ortak akıl oluşturacaktır. Konseyin ortaya koyacağı eylem planı da sektöre ışık tutacak ve güçlendirecektir. Konsey, yağlı tohumlu bitkilerin stratejik ürün ilan edilmesine ilişkin eylem planına da hedefler yönünden yol gösterici olacaktır. Konuyu ilgili Bakanlarımızla paylaştık ve bu konuda yol alacağımıza inanıyoruz.
 
“Güzel Günler Bizi Bekliyor”
Ülke olarak ekonomik açıdan zor bir dönemden geçtik. Elbette hepimizin bazı sıkıntıları var. Bugüne kadar Türk iş dünyası olarak, karşımıza çıkan engellere rağmen neler yapabildiğimizi, ne kadar dinamik ve üretken olduğumuzu pek çok defa gösterdik. Uzun vadeli çözümlerin, çiftçimizin de sanayicimizin de yüzünü güldürecek işlerin, yerel, ulusal, küresel ölçekte dengeleri gözeten, piyasa ekonomisi kuralları içinde sürdürülebilir hedefler için doğru politikaların vaktidir şimdi. Özel sektör ve devlet istişaresiyle, sorunları aştık. Bunda sonra da el ele vererek hep birlikte tüm sorunlarımızın, sıkıntılarımızın üstesinden geleceğimize inanıyoruz.