Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Çeşitli ve dengeli beslenme besin alerjisi gelişimini önlüyor

Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Serkan Filiz besin çeşitliliğine, hayatın ilk 4-6 ay içinde başlanmasının besin alerjisi gelişimini önleyebileceğine dikkat çekerek, tek tip beslenme yerine çeşitli ve dengeli beslenmenin, ileri yaşlarda astım, alerjik rinit ve besin alerjisi sıklığında azalmaya katkı sunacağını söyledi.




Akdeniz tipi beslenmeYaklaşık 2500 yıl önce tıp biliminin öncü ismi Hipokrat; “Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun” sözüyle tüketilen besinlerin ve yemek yeme davranışının sağlığın sürdürülebilmesindeki önemini vurgulamıştı. Son yıllarda besin alerjisinden korunmada ve tedavide beslenme tarzındaki değişimler güncellik kazandı. Bu konuda “diyet çeşitliliğin artırılması, yoğurt, turşu gibi fermente gıdaların tüketimi ve akdeniz diyeti" gibi beslenme rejimleri, üzerinde en çok çalışma yapılan yaklaşımlar olarak öne çıkıyor. 
 
"Besin çeşitliliğine hayatın ilk 4-6 ayı içinde başlanmalı"
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Serkan Filiz, hayatın ilk yıllarından itibaren yenen yiyecek çeşitliliğinin artırılmasının bağırsak çeşitliliğini zenginleştirerek sağlıklı bağırsak florası gelişimini uyardığını ve böylelikle alerjik hastalıkları önlediğini açıkladı. Filiz, “Besin çeşitliliğine hayatın ilk 4-6 ayı içinde başlanması besin alerjisi gelişimini önlemek açısından önemli. Buna fırsat penceresi adı verilmektedir. Avrupa Alerji ve Klinik İmmünoloji Akademisi (European Academy of Allergy and Clinical Immunology) , hayatın ilk yıllarında tek tip beslenme yerine çeşitli ve dengeli beslenmenin, ileri yaşlarda astım, alerjik rinit, besin alerjisi sıklığında azalmaya yol açabileceğini belirtmektedir” diye konuştu.
 
Pişirmeden sonraki en eski gıda işleme yöntemi olan fermentasyonla tat, yapı, besin değerlerinin iyileştirilmesi ve raf ömrü uzatılmasının sağlandığını anlatan Filiz, “Peynir, yoğurt, tereyağı, kefir, turşu ve tarhana gibi ev yapımı fermente gıdaların diyet çeşitliliğinin arttırılmasına ve bağırsak florasının zenginleştirilmesine yol açarak besin alerjisi gelişimini önlüyor ve tolerans gelişimine katkı sağlıyor. Bu sebeple Akdeniz tipi beslenme çok önemli” dedi. 
 
Akdeniz tipi beslenme astımdan koruyor
Günümüzde Akdeniz diyeti en sağlıklı beslenme modellerinden biri olarak kabul ediliyor. Akdeniz diyeti, tahıllar, baklagiller, meyveler, sebzeler, zeytinyağı ve fındık gibi çeşitli ürünlerin yüksek tüketimi, ılımlı ölçüde kümes hayvanları ve balık tüketimi, düşük miktarda kırmızı et tüketimi ile karakterize sağlıklı bir beslenme tarzı olarak öne çıkıyor. Akdeniz diyetinin; sağlıklı yağ alımı, düşük karbonhidrat, düşük glisemik indeks, yüksek posa, antioksidan bileşenler ve antiinflamatuar etkileriyle kanser ve kardiyovasküler hastalık gibi kronik hastalık risklerini azalttığını ifade eden Serkan Filiz, gebelik, emzirme ve çocukluk döneminde akdeniz diyetine yüksek düzeyde uyumun, astım semptomları üzerine koruyucu etki gösterdiğinin altını çizdi. Filiz, hamilelik, emzirme döneminde ve erken yaşlarda diyet çeşitliliğinin artırılması ve ev yapımı fermente gıdaların tüketilmesinin alerjik hastalıkların önlenmesinde etkili olacağını bu gıdaların tüketilmesinin sağlık açısından çok önemli olduğunu ifade etti.