Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Türkiye dünya un ihracatında yeniden zirveye oturdu

Dünya un ticaretinde ihracatçı kimliğiyle 2005 yılından bu yana bazen birinci, bazen ikinci sırayı elde eden Türkiye, 2011 yılında bir kez daha dünya lideri konumuna ulaştı. İhracatçı Birlikleri verilerine göre, 2011 yılında Türkiye, 100’ü aşkın dünya ülkesine 2 milyon ton un ihraç etti ve 892.5 milyon dolar düzeyinde bir satış değerine ulaştı.





un.png

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Özmen, Türk ununun son yıllarda uluslararası marka olma yolunda önemli ilerleme kaydettiğini vurgulayarak, mevcut pazarların geliştirilmesi ve yeni pazarlara açılma çabalarının aralıksız devam ettiğini, sektörün dünya çapında üstünlüğü elden bırakmayacağını söyledi. 2011 yılında ihraç edilen unun miktar olarak fazlalığı yanında, parasal değerinin de - önceki yıllara göre ciddi bir artışla - 900 milyon dolara yaklaştığını, bunun da ayrı bir anlam ifade ettiğini belirten Özmen, “2005 yılında aynı miktarda un ihraç ederek 425 milyon dolarlık bir satış değerine ulaşmıştık. 2011 yılında bunun iki katının aşılmış olması ihracatçımızın yurtdışı pazar kabiliyetini ve seçiciliğini nasıl geliştirdiğini göstermektedir” dedi. 

Dünya çapında pazar arayışlarının kesintisiz sürdüğünü kaydeden TUSAF Başkanı Özmen, Güneydoğu Asya ülkesi Filipinler’in un ihtiyacının neredeyse tamamının Türkiye’den karşılandığını, o bölgede bulunan diğer ülkelere yönelik ihracatın artırılması yönünde çabalara hız verileceğini söyledi. İhracatta Türkiye’nin en büyük rakibi Kazakistan’ın komşusu olan Türkmenistan ve Tacikistan üzerinde de titizlikle çalışıldığını belirten Özmen, yakında bu yeni pazarlara ihracatın başlamasının sürpriz sayılmaması gerektiğini dile getirdi. Özmen, “Latin Amerika’da da Haiti dışında bir pazarımız henüz bulunmuyor. Başta Brezilya, Bolivya ve Küba olmak üzere bu bölgeye de serbest ticaret heyetleri gönderilerek araştırma yapılmasının yararlı olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

 

Türkiye un ihracatunda ab ve kazakistan’ı geride bıraktı

Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Ocak - Aralık 2011 dönemine ilişkin Türkiye Un İhracatı Raporu’nu da geçtiğimiz günlerde yayımladı. Türkiye’nin son on yılda ihracatta büyük ivme yakaladığına vurgu yapan raporda, tarım sektörünün tümüyle birlikte değirmencilik sektörünün de yükselişten payını aldığı belirtildi. Raporda şu görüşlere yer verildi:

“Sektörümüz özellikle kurumsal kapasitesini TUSAF çatısı altında toplaması sonrası dünya pazarında lider ülkelerle rekabet eder duruma gelmiştir. Bu rekabet yarışında, ilk başlarda teknoloji ve lojistik ile ilgili sorunlar nedeniyle Avrupa Birliği ve Kazakistan’ın gerisinden gelse de, bu alanlardaki eksikliklerin kısa sürede kapatılması ile sektörde gerek AB–27 gerekse Kazakistan ile ciddi rekabet imkanına kavuşmuştur. Dahası, bugün 2011 yıl sonu istatistiklerine göre Türkiye global un ticaretinde hem teknoloji hem de un kalitesinde dünya lideri konumuna ulaşmıştır. Türk ununun marka olma yolunda önemli ilerlemeler kaydettiğine inanıyoruz. 2005 yılından itibaren Türkiye iyi bir ihracat potansiyeli göstererek dünya un ticaretinde birinci, bazen de ikinci sıraya yerleşmişti. 2010 yılında küresel ve yerel piyasalardaki olumsuz koşullara rağmen un sanayicilerimizin değişen şartlara göre kendilerini adapte etme çabaları ve fedakârlıkları sayesinde Türkiye un ihracatındaki lider konumunu muhafaza etmeyi başarmıştır. Bu başarıda sektör temsilcilerinin oynadığı rolün ötesinde, ‘Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz’ deyişine paralel olarak, buğday piyasasında 2010 yılı ortasında başlayan problemlerden bugüne gelinen noktada TUSAF’ın da kurumsal boyutta politika oluşturmak adına gerek sektör temsilcilerine, gerekse yurtdışı piyasaların takibine yönelik çok ciddi çalışmalara imza attığını burada belirtmek gerekiyor. Dünya un ticaretinin zirvesine oturan un sanayicilerimizin ve TUSAF’ın hedefi, 100’ü aşkın ülkeye un ihracatını devam ettirmek, yeni pazarlar yaratmak, bu pazarlarda ihracatın ve Türk unu markası imajını sürdürülebilir kılmak ve tarım konusunda Türkiye’ye katkı sağlayacak uluslararası birikim ve kültürlerin muhatap kuruluşlarla paylaşılması adına eğitim ve bilime dayalı etkinliklerin ve işbirliklerinin sürekliliğini sağlamak olacaktır.”