Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Türkiye’de Sanayiye Yönelik Meyvecilik Gelişmeli

Ebru AKDAĞ – Genel Sekreter - Meyve Suyu Endüstrisi Derneğ  (MEYED)

 




meyvecilik.jpg

Gerek 2023 yılı “Büyük Hedefleri”, gerekse temel hedefi “Cari Açığı” sürdürülebilir bir seviyede tutmaya dönük, “Orta Vadeli Program”ın gerçekleri ve gerekçeleri açısından, “Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayi Sektörü”nün, çok stratejik bir sektör olma özelliği ön plana çıkmaktadır. Tarım sektörünün en önemli alanlarından biri olan “meyve üretimi ve işleme sanayisinin” ülkemizde büyük bir potansiyeli olduğu bilinmektedir.

Türkiye meyve suyu sanayisi, ülkemizin tarıma elverişli ekolojik ve iklimsel şartları, ihracat gücünü arttıran özel konumu, genç nüfusu, ekonomideki gelişmelere paralel olarak artan alım gücü, her geçen gün gelişen ve genişleyen dinamik iç pazarı, üretilebilen meyvelerin çeşitliliği, ekilebilir alana sahip oluşu gibi birçok avantaja sahiptir. Bu avantajların açtığı fırsat kapıları doğru şekilde kullanılabilirse, bu alandaki fırsat ve potansiyeller ülke ekonomisinin gelişmesine çok ciddi katkıda bulunacaktır.

 

Türkiye Meyve Suyu Sanayisi için Fırsat Kapıda

Türkiye meyve suyu sanayi, Avrupa ile kıyaslandığında, teknoloji bakımından yapılanmasını hızla geliştirerek eşit düzeye gelmiş olsa da, göreli olarak genç bir sektördür. Türkiye meyve suyu sanayinin ihracat bakımından çok büyük bir potansiyeli bulunmaktadır. Şimdiden meyve suyu ihraç edilen ülke sayısı 151’e ulaşmıştır. Son 5 yıla bakıldığında ise, meyve suyu sektörünün ihracatı 2 katından fazla artarak, 104 milyon dolardan, 221 milyon dolara yükselmiştir. Bu da Türkiye’nin ürünlerinin küresel meyve suyu pazarında büyük ölçüde kabul gördüğünün ve fiyat rekabeti şansımızın artması durumunda, ihracatımızın da geometrik olarak büyüme olanağına sahip olduğunun göstergesidir. İhracatımız her geçen gün artıyor olsa da, gelinen seviye, gerekli yapısal düzenlemeler ve teşviklerin uygulamaya konulması durumunda, gelinebilecek seviyelerin oldukça altındadır. Bu da ülkemizin önünde, Avrupa ve Orta Doğu’nun en önemli meyve suyu konsantresi tedarikçisi olabilmek gibi çok önemli bir fırsat olduğunu ortaya koymaktadır.

Ülkemizde kullanılan meyve suyu üretimi teknolojisi Avrupa’da kullanılan en gelişmiş teknolojilerle eş düzeyde olup, tesislerimiz Avrupa’dakilerden daha yenidir. Kullanılan teknoloji, know-how, ürün kalitesi ve çeşitliliği bakımından en gelişmiş ülkelerden bir eksiğimiz bulunmamaktadır. Bunlara ek olarak, ülkemizde üretilen meyvelerin miktarı, çeşitliliği ve stratejik konumumuz açısından da birçok avantaja sahip olmamıza rağmen, dış piyasalardaki rekabet gücümüz olması gerekenin altındadır. Üreticilerimizin rekabet gücünü arttıracak yapısal sorunların çözümlenmesi ve devlet desteklerinin arttırılması, sektörün ihracatının katlanarak artmasına olanak sağlayacaktır.

Gelişmiş pazarlardan farklı olarak, ülkemizde, sanayiye yönelik meyve üretimi yapılmaması ve dolayısıyla da sanayiye uygun cins ve türlerin bulunmaması büyük bir ekskiliktir. Buna ek olarak var olan yapısal sorunlar nedeniyle sektör ham madde tedariğinde ciddi sorunlara karşı karşıya kalmaktadır. Mevcut "meyve bahçeciliğinin" dağınık ve küçük parsellerden oluşan yapısı nedeniyle; yeterli miktar ve kalitede meyve tedarik edilememekte, "Uygun İşletme Ölçeği" ve "Uygun Ürün Deseni"nin oluşamamaktadır. Bu sorunlar da verimsiz üretim dolayısıyla çiftçiyi de sanayiciyi de mutlu etmeyen fiyatların oluşmasına ve modern tarım teknik ve bilgilerinin uygulanamamasına neden olmaktadır. Bu durum ülke ekonomisi ve tarımın gelişmesi açısından büyük önemi olan meyve suyu endüstrisinin gelişmesine engel olmakta ve uluslararası ticaretteki rekabet gücünü ciddi ölçüde düşürmektedir.

Halbuki meyve suyu sanayisi,

-         Tarıma Dayalı Sanayi “Doğrudan ve Dolaylı İstihdam” açısından, ülke ekonomisine çok büyük bir katkı sağlamaktadır.

-         İhracat potansiyeli çok yüksek olan sektör, % 90 oranında “Net Döviz Girdisi” sağlamaktadır.

-         Sektör, “Dış Ticaret Dengesi” açık ara fazla veren nadir sektörlerdendir.

-         Doğru ve uygun “İhracat Teşvikleri”nin uygulamaya konması halinde, “Geometrik Büyüme” potansiyeline sahiptir.

 

T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı – MEYED Çalışmalarının Ürünü

 “Meyve Suyu Sektörü”nü temsilen MEYED olarak, T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın değerli üst düzey görevlileriyle iki yılı aşkın süredir devam ettirdiğimiz temaslar sonucunda ve gerçekleştirilen ortak akıl toplantıları kapsamında yukarıdaki temel argümanlar ışığında; ülkemiz ekonomisine önemli katkıları olacağına inandığımız meyveciliğin gelişmesi için bir takım öneriler ortaya koymaktayız.

Yapılan bu çalışmalar sonucunda Bakanlığın sözleşmeli meyve üretiminin yaygınlaştırılması ve sanayiye yönelik meyveciliğin geliştirilmesi için uygulamaya koymayı planladığı teşvik sistemlerinin, en kısa sürede işler hale getirilmesi ülkemiz tarım ve tarımsal sanayisinin gelişimi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Son yıllarda Tarım Bakanlığının meyveciliğin gelişmesi için uygulamaya koyduğu "Teşvik Sistemi", "Arazi Toplulaştırma çalışmaları” ve "Tarım Havzaları Projesi" gibi reformlar ülke tarımı ve tarıma bağlı sanayi sektörlerinin önünde çok önemli ufuklar açmıştır. Meyvecilik için verilen destekler maddi açıdan yeterli düzeylerdedir. Ancak verilen desteklere ilişkin faydalanma koşulların sistematik bir şekilde tanımlanmaması, her başvuranın ilgili desteklerden faydalanmasına ve dolayısıyla verimsiz ve dağınık bir ürün deseni oluşmasına neden olmaktadır.

 

Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli ve Teşvik Sistemi

Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli, Tarım Bakanlığının 2 yıl boyunca, yaptığı çok kapsamlı çalışmalar sonucunda ortaya çıkmış, çok değerli bir projedir. Bu model ile amaçlanan tarım havzalarının belirlenmesi, sağlıklı bir tarım envanteri hazırlanması, hangi ürünün hangi havzada en verimli şekilde üretilebileceğinin planlanmasıdır. Böylelikle tarımsal desteklerin rasyonel, yönlendirici ve etkin kullanılmasıyla arz açığı olan ürünlerde üretim artışı sağlanabilmesi ve sektör talebinin karşılanması hedeflenmektedir. İşte bu da, tam olarak yıllardır MEYED olarak yapılması gerektiğini tarif ettiğimiz sisteme birebir uymaktadır. Ancak maalesef, çok büyük potansiyeli olmasına rağmen, bu model kapsamında desteklenecek ürünler arasında bugüne kadar sanayi tarafından işlenen meyveler yer almamıştır.

Teşviklerin kalite, verimlilik, çeşit ve maliyet açısından sanayinin gerek iç pazardaki büyümesine gerekse dış ticaretteki gücünü arttırmasına olanak verecek bir şekilde yeniden yapılandırılması büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda meyve plantasyonu ile ilgili teşviklerde, aynı havzada en uygun meyvelerin "Meyve İşleyen Tesisler"in etrafında büyük kümeler halinde oluşmasını mümkün kılacak bir model oluşturulmasına olanak sağlayacak “Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeli”nin, arz açığı ve ihracat potansiyeli yüksek olan meyveler için uygulanmalıdır.

Bakanlıkla beraber yapılan çalışmalarda temel olarak iki teşvik sistemi üzerinde mutabık kalınmıştır. Bunlar;

1.         sözleşmeli üretimi özendirecek teşvik sisteminin benimsetilmesiyle dağınık tarımsal üretim yapısının, toplulaştırılmasının sağlanması ve

2.         meyve plantasyonu ile ilgili teşviklerde, aynı havzada en uygun meyvelerin "Meyve İşleyen Tesisler"in etrafında büyük kümeler halinde oluşmasını mümkün kılacak bir modelin oluşturulmasıdır

Bu sistem içinde yapılması gerekenlere ilişkin MEYED önerileri aşağıdaki gibidir:

·      "Meyve İşleyen Sanayi Tesisleri" veya "Paketleme Tesisleri" ile sözleşme yaparak, onların ihtiyacına uygun türde ve miktarda kümelenmeyi sağlamak amacıyla meyve bahçesi tesis edenlere % 20 daha fazla destek verilmesi veya mevcut desteğin sadece sözleşme yapanlara verilmesi

·      "Tarım Havzaları Projesi" uygulamasında, her havza bazında, sanayinin ihtiyacı olan elma, şeftali, kayısı, zerdali, vişne, nar, armut ve ayva meyvelerinin sanayiye uygun çeşitlerinin teşvik kapsamına alınması

·      Sanayide sürdürülebilirliği sağlamak amacı ile, süt için uygulanmaya başlayan primlendirme sistemine paralel olarak, meyvesini doğrudan sanayiciye satan çiftçiye özel prim verilmesi

·      Meyve fidanı, damla sulama tesisi, diğer biyolojik mücadele gibi desteklerin sadece sözleşmeli meyvecilik yapanlara sağlanması veya sözleşmeli meyvecilik yapanlara tercihli ve öncelikli olarak verilmesidir.  Örneğin sözleşmeli üretim yapan çiftçilerin %25 – 50 daha fazla miktarda destekten faydalanmasına olanak sağlanmalıdır. Bunun dışında toplu hareket ederek tek bir ürün için belirli bir alan büyüklüğünü (örneğin 500 - 1000 dekar ve fazlası) bir araya getirenlerin, tercihen ve öncelik sırasıyla desteklerden yararlandırılması da sorunun çözümünde önemli rol oynayacaktır.

 

5 Yıl Ödemesiz Yatırım Kredisi ile Meyveciliğe Yatırım

Meyvecilik sektörüne girmek isteyen üreticilerin yaklaşık 5 yıllık bir dönemde gelir elde edememesi ve bu durumun çiftçinin dayanma gücünü çok zayıflatması, meyvecilik alanına yatırım yapılmasının ve dolayısıyla meyveciliğin gelişmesinin önünde engel teşkil etmektedir.

Bu sorunun ortadan kaldırılması için meyve bahçesi tesis edenlere 5 yıl ödemesiz yatırım kredisi tahsis edilmesi çok önemli bir adım olacaktır. Ayrıca bu uygulamanın Devlet’e de çok büyük kazanımları olacaktır. Şöyle ki, istihdama, cari açığın kapatılmasına, başta kırsal olmak üzere bölgesel kalkınmaya çok büyük katkı sağlanacak ve önemli ölçüde katma değer yaratılacaktır.

 

Stratejik Ürünümüz Vişneyi Kurtarmalı

Türkiye Dünya vişne üretiminde birinci sırada yer almasına rağmen, toplama maliyeti çok yüksek olan vişnenin ticaretinde uluslararası platformda meyve suyu sanayisi rekabet edememektedir. Bu da neredeyse tamamı meyve işleme sanayi tarafından değerlendirilen vişnenin üretiminin azalmasına ve var olan sağlıklı ağaçların sökülmesine neden olmaktadır. Ülkemizin stratejik meyvelerinin başında yer alan vişneye özel olarak, meyve işleme sanayine teslim edilen miktara, kilo başına 10 Kuruş gibi bir Toplama Primi verilmesi, var olan potansiyelin israf olmadan kullanılmasını, sektörün dış piyasalarda rekabet edebilir düzeye gelmesini ve dolayısıyla ihracatını artıracaktır.

 

GAP’ın Önemi

Bu önerilenler sadece meyve suyu sanayi değil, taze meyve ve diğer meyve işleme sanayinin de önünü açacaktır. AB’de azalan tarımsal sübvansiyonlara değinmiştim. Buna ek olarak az miktarda ekilebilir araziye de sahip olmamaları, tedarikçi arayışlarında rol oynayacaktır. Avrupa’nın tersine ülkemiz, ekilebilir arazi sahibi olması ve bahsedilen diğer avantajlarıyla, sadece Avrupa’nın tedarikçisi olabilme şansına değil, aynı zamanda hemen yanı başındaki gelişen Orta Doğu Pazarına da açılma fırsatına sahiptir. Bu kapsamda GAP çok büyük bir potansiyele sahiptir. GAP Eylem Planı çerçevesinde Bölgede 2012 yılı sonunda ortaya çıkacak 10 milyon dönüm sulanabilir arazinin sadece ’unda meyvecilik yapılması yaklaşık 5 milyon ton ürün alımı manasına gelmektedir. Bölgedeki mevcut tarımsal üretim neredeyse tamamen, tahıl, pamuk, bakliyat ağırlıklı, yıllık bitkilerden oluşmaktadır. Bunların dönüm başına geliri meyveciliktekinden çok düşük olması gereği, üreticinin refahına istenen katkıyı yapmamaktadır.

Ayrıca GAP Bölgesi karayoluyla Orta Doğu ülkelerine günü birlik mesafede oluşuyla, pazarlama açısından stratejik bir konumdadır. Orta Doğu’nun meyve ithalatı 5.7 milyar dolardır, ancak maalesef biz ülke olarak buradan olması gereken payı almış değiliz Türkiye’nin bunun içindeki payı sadece 550 milyon dolardır. Dolayısıyla bölgede büyük meyve bahçelerinin uygun şartlarda tesisi, kuşkusuz ülkemizin taze ve işlenmiş meyve ihracatının önünü açacaktır.

 

İhracattaki Büyük Fırsatı Kaçırıyoruz

Ülkemiz meyve işleme sanayisi, Türkiye’nin dünyada en önemli meyve üreticilerinden biri olması, lojistik ve enerji kaynaklarına yakınlığı açısından özel konumunun getirdiği avantajlar ve en gelişmiş teknolojileri kullanarak kaliteli üretim yapması nedenlerinden dolayı çok önemli bir potansiyele sahiptir. Meyve işleme sanayisi istihdama, ülkenin ağaçlanmasına, sağlıklı beslenmeye ve net döviz girdisine büyük katkıda bulunmaktadır. Ancak üreticilerimizin yurt dışındaki rekabet gücünün düşük olması, var olan bu önemli potansiyelin verimli bir şekilde kullanılamamasına yol açmaktadır. Aşağıda yer alan çözüm önerisinin uygulamaya konulması bahsedilen dar boğazın aşılması ve ülkemizin potansiyelinin verimli bir şekilde kullanılması açısından en doğru yol olacaktır.

Meyve Suyu Sektörü hem meyvelerin işlenmesiyle, hem de kalite bakımından eksiği olmasa da şekli bakımından sofralık olarak kabul edilemeyecek meyvelerin değerlendirilmesi bakımından önemli bir katma değer yaratmaktadır. Bu nedenle taze meyveye uygulanan ihracat iadesinin meyve suyu konsantresine işlenen meyveye de aynı oranda uygulanmaması anlaşılır olmadığı gibi, ciddi bir ekonomik katkı yaratılması fırsatının da kaçırılmasına neden olmaktadır. 

Daha net olarak tarif etmek gerekirse, TGK Meyve Suyu ve Benzeri Ürünler Tebliği’ndeki tanım gereği; meyve suyu konsantresi, bir veya daha fazla meyveden elde edilen meyve suyundan, fiziksel yollarla suyun belirli oranlarda uzaklaştırılmasıyla elde edilen üründür. Yani tamamen meyveden dönüştürülen meyve suyu konsantresinin ihraç edilmesi demek, meyve suyu konsantresini üretmek için işlenen miktarda meyveyi ihraç etmek demektir. Dünya meyve suyu ticareti 13 milyar dolar değerindedir ve yapılan projeksiyonlara göre meyve suyu sektörünün Dünya çapında büyümesi beklenmektedir. Meyve cenneti olarak adlandırılan ülkemizin, şimdiye kadar izah ettiğim bir çok avantajı olmasına rağmen, Dünya ticaretinden sadece % 1.7 pay alabiliyor olması düşündürücü ve üzücüdür.

Aşağıdaki tabloda 1 ton meyve suyu konsantresi için işlenmesi gereken ortalama meyve miktarı verilmiştir. Buradan yola çıkarak örnek vermek gerekirse, 1 ton elma suyu konsantresi için 7 ton elma işlenmektedir.

 

1 TON KONSANTRE/PÜRE İÇİN İŞLENEN MEYVE TONAJI

1 ton Elma Suyu Konsantresi için                            7 ton meyve

1 ton Portakal Suyu Konsantresi için                       18 ton meyve

1 ton VİŞNE Suyu Konsantresi için                           5 ton meyve

1 ton NAR Suyu Konsantresi için                            12 ton meyve

1 ton ŞEFTALİ Püre Konsantresi için                        4 ton meyve

1 ton KAYISI Püre Konsantresi için                           3 ton meyve

1 ton ÜZÜM Suyu Konsantresi için                        4,5 ton meyve

 

 

Dolayısıyla ihraç edilen her 1 ton elma için ödenen teşvik tutarının yedi katının, ihraç edilen 1 ton elma suyu konsantresi için de verilmesi gerekmektedir.

Bu sistemin uygulanması ile daha fazla meyve işlenecek, daha çok katma değer yaratılacak ve ülkemize net döviz girdisi artacaktır. Ayrıca sektördeki atıl kapasite kullanılacak ve istihdam da artacaktır.

Bu uygulama ile, ülkemizde büyük potansiyele sahip olduğu halde yıllardır rekabet şansı elde edemediğimiz başta portakal ve üzüm meyvelerinin işlenmesi suretiyle elde edilecek konsantrelerin yurt dışındaki rekabet şansı çok yükselecektir.

 

Siyah Havuç Türkiye’nin Kara İncisi

İhracatta önemli bir sıçrama yapmamıza imkan sağlayacak "Sebze Suları" ve/veya "Sebze Suyu Konsantreleri" ihracatında da "Meyve Suları/Konsantreleri" için uygulanan Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) miktar barajının aynısının uygulanması sektörün önünü açacaktır. Tamamen aynı kapsamda yer alan meyve suyu konsantresi ile sebze suyu konsantresine farklı teşvik sistemi uygulanması, yine sektörün potansiyeli olan bir kanalı yeterince kullanamamasına neden olmaktadır.

 

Önemli bir girdimiz olan siyah havuç dünyada şimdilik sadece ağırlıklı olarak Danimarka, Polonya, Şili ve Türkiye’de yetiştirilmekte; ancak renk özellikleri bakımından en çok talep gören çeşidi ülkemizde yetiştirilmektedir. Türkiye – Ereğli’de yetiştirilen siyah havuç, günümüzde dünyadaki siyah havuç üretiminin en kalitelisi ve teknik özellikleri en yüksek olanı olduğu bilinmektedir. Yüksek miktarda üretim yapan diğer ülkelerdeki siyah havuçların kalitesi ve teknik özellikleri, ülkemizde üretilenlerinkinin altında olduğu gibi, genelde fiyatları da daha yüksektir. Dolayısıyla, siyah havuç Türkiye tarımsal ürünler işleme sanayi açısından avantajlı, yüksek potansiyele sahip bir stratejik ürün konumundadır. Sebze sularına da, meyve sularına uygulanan teşviklerin sağlanması, bu ürünün ihracatının arttırılabilmesine olanak sağlayacaktır.

 

Özetle Meyve Suyu Sektörü Görünümü

·        Meyve suyu ve meyve nektarı tüketimi son 10 yılda kendi içinde 3.2 kat büyüyerek 212 milyon litreden 677 milyon litreye ulaşmıştır.

·        AB’deki meyve suyu / meyve nektarı tüketimi dağılımı %65’e %35 iken, daha çok nektar tüketen Türkiye’de bu oran %8’e %92’dir. Bu da 0 meyve suyunun çok önemli bir büyüme potansiyeli olduğunu ortaya koymaktadır.

·        Türkiye’de en çok tercih edilen tatlar şeftali, vişne ve kayısıyken, AB’de en çok tüketilen iki tat hep elma ve portakal olmuştur.

·        Türkiye’de kişi başına yıllık ortalama meyve suyu ve nektarı tüketimi sadece 9 litreyken, AB ortalaması 23 litre; gelişmiş pazarlardan Kanada’da tüketim 52 litre, Amerika’da 43 litre, Almanya’da 35 litredir.

·        Batı Avrupa’da toplamda tüketilen alkolsüz içeceklerin içerisinde 0 meyve suyunun payı %7 iken, Türkiye’deki oran %1’dir.

·        Türkiye meyve suyu sanayinde yılda yaklaşık 1 milyon ton meyve işlenmektedir.

·        Türkiye meyve suyu sektörü hali hazırda kurulu kapasitelerle dahi, güncel durumda işlediği miktar kadar daha meyve işleyebilecek durumdadır. Bir diğer değişle sektör yarı kapasiteyle çalışmak durumunda kalmaktadır.

·        Uluslararası araştırma şirketi Canadean’ın tahminlerine göre önümüzdeki 5 yıllık dönemde (2017 yılına kadar) AB Meyve suyu pazarında küçülme beklenirken, Türkiye’deki pazarın %30 civarında büyüyeceği belirtilmektedir

·        Türkiye’nin meyve suyu ihracatı, 2006 yılında 103 milyon dolarken, yaşanan küresel krizin etkilerine rağmen, 2011 yılına gelindiğinde 2 katın üzerinde büyümüş ve 221 milyon dolara yükselmiştir.

·        Türkiye meyve suyu sektörünün ihracatı ağırlıklı olarak AB ülkelerine yapılmakta olup, ilk sırada yer alan Almanya’yı sırasıyla Hollanda, İngiltere ve Amerika izlemektedir.

·        Türkiye, meyve suyu sektöründe işlenen başlıca meyvelerin üretimine bakıldığında Dünya’daki başlıca üreticiler arasında yer almaktadır. Ülkemiz Dünya kayısı ve vişne üretiminde 1., nar üretiminde 3., elma üretiminde 4., şeftali, üzüm ve armut üretiminde 6. Sırada yer almaktadır. Ancak başta sanayiye yönelik meyvecilik ve rekabet gücümüzü arttırabilecek teşviklerin yoksunluğu nedeniyle, Dünya’da önemli bir meyve üreticisi olan ülkemiz, Dünya meyve suyu ticaretinde söz sahibi olamamaktadır.