Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Ette fiyat bilmecesi

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı “et fiyatları yüksek değil” açıklaması, dikkatlerin bir kez daha bu sektöre çevrilmesine yol açtı. Gıda Teknolojisi Dergisi olarak, et fiyatlarının bugünkü durumunu ve sektörün sorunlarını uzman isimlerle konuştuk.   
 




PirzolaTarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, geçtiğimiz günlerde CNN Türk‘te Ahmet Hakan’ın hazırlayıp sunduğu programda Türkiye'de et fiyatlarının yüksek olmadığını belirterek, ''Et fiyatları yüksek değil, ürünlere baktığımız zaman Avrupa seviyesinde altında kalmış durumda. Bu işin sürdürülebildiğini sağlamak gerekiyor. Yurt dışından ithal etseniz yine aynı rakamlar olacak. Üreticiden vazgeçmeyeceksiniz. Ette ithalatı tamamen bitiriyoruz. Üreticiyi koruyacağız, tüketiciyi de kollayacağız'' demişti. Bakan Pakdemirli’nin bu açıklamaları kamuoyunda farklı yorumların yapılmasına sebep oldu. Gıda Teknolojisi Dergisi olarak biz de bu önemli konuyu gündeme taşımak istedik.
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından aylık olarak yayınlanan tüketici fiyat endeksi madde sepeti ve ortalama fiyatlara bakıldığında, bu yıl Temmuz ayında dana etinin 53,20 TL/kg, kuzu etinin 61,21 TL/kg, sucuğun 70,54 TL/kg, sosisin 41,36 TL/kg, salamın ise 36,07 TL/kg olduğu görülüyor. 2019 yılı Temmuz ayı verileriyle kıyaslandığında, dana etinin , kuzu etinin , sucuğun %9, sosisin %5,7 ve salamın %2,7 oranında artış gösterdiği hesaplanıyor. Ülke genelinde kuzu eti satışlarının toplam et satışları içerisinde ’un altına düştüğü tahmin edilirken, koyun ve kuzu eti satışları aynı dana ve inek eti satışları gibi belli bir sınıflandırmaya tabi olmadığı için satışa arzda nasıl kategorize edilerek satıldığı da belli değil. Sektör temsilcileri, aynı dönemde dolar kurunun %20 oranında arttığı, besi yemi fiyatının ise ,5 oranına artış gösterdiği düşünülürse, tüketici fiyatlarında yaşanan artışın fazla olmadığını belirtiyorlar. 
 
Dilerseniz Ağustos ayının ilk günleri itibariyle perakande et fiyatlarına daha yakından bakalım. Et ve Süt Kurumu’nda 1 kg sığır kıyma 35 TL, 1 kg sığır kuşbaşı 38 TL, 1 kg sığır biftek 45 TL, sığır bonfile 79,5 TL’den satılırken; Migros’ta 1 kg dana kıymalık 44,95 TL, 1 kg dana kuşbaşı az yağlı 65,95 TL, 1 kg dana bonfile 116, 95 TL ve 1 kg dana antrikot 92,95 TL’den satışa sunuluyor. CarrefourSA’da ise 1 kg dana kıyma (-%20 yağ) 43,90 TL, 1 kg dana kuşbaşı 47,90 TL, 1 kg dana antrikot 84,90 TL, 1 kg dana biftek 59, 90 TL gibi fiyatlar söz konusu. Farklı sosyoekonomik koşulları bulunan semtlerdeki market ve kasaplarda ise et fiyatları değişkenlik gösterebiliyor.   
 
Türkiye’de 14,5 kg kırmızı et tüketiliyor
Türkiye’de 2019 yılında 1,2 milyon ton kırmızı et üretimi gerçekleştirilirken, kişi başı yıllık kırmızı et tüketimi 14,5 kg seviyelerinde seyrediyor. Ülkemizde kırmızı et tüketimi, gelişmiş ülkelerin ortalamasından daha düşük. Dünya rakamlarında bakıldığında, sığır eti tüketiminin 2019 yılında Fransa’da 22,9 kg/kişi-yıl, İngiltere’de 17,5 kg/kişi-yıl olduğu, Avrupa Birliği ortalamasının 15,4 kg/kişi-yıl olduğu görülüyor. ABD’de 37,2 kg, Kanada’da 25,9 kg, Avustralya’da 30,2 kg, Çin’de 6,6 kg olan sığır eti tüketimi, Brezilya ve Arjantin’de ise sırasıyla 44 ve 47,5 kg’lara çıkmaktadır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde ise kişi başı sığır eti tüketimi ortalama 7,6 kg.  Ancak bu ülkelerde domuz eti tüketiminin de varlığını ve hatta sığır eti tüketiminden daha yüksek olduğu da gözden kaçırılmaması gereken bir gerçek. Et ve et ürünleri sektörü, küresel tarım ve gıda içinde en hızlı gelişen alt sektörlerden birisi olarak kabul ediliyor. Uzmanlara göre, yetişkin bir birey günde 70 gram kırmızı et tüketmeli. Bu hesapla yüksek genç nüfus oranı da göz önüne alınırsa Türkiye’de yılda ortalama kişi başı 25 kilo kırmızı et tüketilmesi gerekiyor.
 
Asgari ücretle en çok eti İrlandalılar alıyor
FAO ve OECD Aralık 2019 verilerine göre dana bifteğin Euro üzerinden ortalama kg fiyatı dikkate alındığında Türkiye’de brüt asgari ücretle yaklaşık 44 kg et alınabiliyordu. Verilere göre asgari ücretle en fazla etin alındığı ülke 188 kg et ile İrlanda. Bu ülkeyi 185 klo ile İngiltere, 140 kg ile Almanya, 116 kilo ile Belçika ve 115 kilo ile Lüksemburg takip ediyor. Lüksemburg Avrupa’da asgari ücretin en yüksek olduğu ülke olmasına rağmen et fiyatlarının daha pahalı olması nedeniyle birçok ülkenin gerisinde bulunuyor. Lüksemburg’u, Hollanda, İspanya, Fransa, Slovenya ve Yunanistan takip ediyor. Bulgaristan 42 kilo et ile Türkiye’nin altında yer alıyor. Türkiye, alım gücüne göre Avrupa’da etin en pahalı olduğu ülkeler arasında. Büyüyen bir nüfusa sahip olmasına rağmen hayvan sayısının ve hayvancılığın giderek azalması nedeniyle Türkiye et tedarikinde dışa bağımlı hale geldi.
 
Kırmızı ette arz yetersizliğinin sebepleri
Uzmanlara göre kırmızı ette arz yetersizliğinin başlıca sebepleri şunlar: 
 
1. Sürülerde gebelik oranı ve döl veriminin düşüklüğü,
2. Özellikle buzağı ölümleri ve hastalık nedenleriyle yaşanan kayıplar,
3. Hayvan hastalıkları ile etkin mücadeledeki yetersizlik,
4. Etçi ve kombine ırk hayvan sayısının azlığı,
5. Yem kaynaklarında dışa bağımlılık oranının yüksekliği,
6. İşletme maliyetlerinin yüksekliği. (İşçilik, enerji ve vergilerde Tarım ve Hayvancılığa özel şartların oluşturulamamış olması)
 
 
Tarık TezelSETBİR Başkanı Tarık Tezel:
“Pandemi et fiyatlarının baskılanmasına yol açtı”
 
Ulusal Kırmızı Et Konseyi tarafından her ay kesimhanelerden alınarak yayınlanan fiyatlar incelendiğinde, dana yağsız kesim fiyatının 2019 yılı Temmuz ayında ortalama 30,48 TL/kg iken, 2020 Temmuz ayında ise ortalama 36,44 TL/kg olmuş, buradaki artış ise ,6 olarak kayıtlara geçmiştir. Karkas fiyatlarının ve perakende fiyatların üretici maliyetleriyle doğru oranda artmadığını belirten Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Tarık Tezel, özellikle pandemi döneminde gerek ev dışı kanalda yaşanan daralma, gerekse bu dönemde alım gücündeki azalma nedeniyle kırmızı ete olan talebin düştüğünü, bunun da et fiyatlarının baskılanmasına yol açtığını söyledi.
 
SETBİR’in çözüm önerileri
Bu dönemde teşvik ve destekleme amaçlı tüm girişimlerin odağında kalite ve verimliliğin olması gerektiğini anlatan Tezel, bu gelişmelerin istenen sonucu vermesiyle besi hayvancılığı ve et üretimi için umut vaat eden bir geleceğin mümkün olabileceğini dile getirdi. Tezel’e göre et sektöründe istikrarın sağlanması amaçlı şu adımlar atılmalı:
 
· Kesif yem üretiminin %60'ı ithal girdilere dayanıyor. Çiğ süt ve kırmızı et maliyetlerini önemli ölçüde etkileyen yem fiyat istikrarı için yem sektörü desteklenmeli. 
· Kaba ve kesif yem hammaddesi ihtiyacının karşılanması için hayvancılığa dayalı yem bitkisi üretimi teşvik edilmeli.
· Meraların, ihtisas sahibi üreticilere, ıslah şartıyla kiralanacağı bir düzen getirilmeli.
· Hayvan besleme konusunda bölgesel kaba yem ofisleri veya Tarım ve Orman İlçe Müdürlüklerinde konuya odaklı birimler kurularak, Hayvan Besleme Uzmanlığına odaklı Kaba Yem Bitkisi yetiştiriciliğinde standartlar oluşturulmalı. 
· İklim değişikliği nedeniyle kaba yem ve  yem hammaddesi üretiminde hayvan sayısındaki artışa paralel bir artış olamayacağından yemden yararlanma kabiliyeti yüksek ırkların geliştirilmesi, artan sıcaklıktan etkilenmeyen (Sıcaklık stresine ve hastalıklara dirençli) ırkların geliştirilmesine yönelik ıslah çalışmaları yapılmalı.
· Güvenli ve yüksek bağışıklık veren aşıların üretilmesi  ve   süt ve et kalitesi yüksek ırkların geliştirilmesine yönelik biyoteknolojik çalışmalar yapılmalı.
· Yapay zeka kullanılarak kaliteli  kaba ve tane yem üretimi ve sürü yönetim sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı. 
· Bir an önce ülkemizdeki ırkların referans popülasyon çalışmaları tamamlanmalı ve güvenli ve daha hızlı ıslah yapılmasına imkan veren Genomik seleksiyon çalışmalarına başlanmalı. 
· Genomik yöntemler kullanılarak yüksek kaliteli boğalar yetiştirilmeli  ve spermada  dışa bağımlılıktan  kurtulunmalı. 
 
Salgın süresince tedbir uygulamaları kapsamında sokağa çıkma kısıtlamalarıyla ev dışı kanalın neredeyse kapandığı bu dönemde, gıda sektöründe %30’lara varan bir daralma ortaya çıktığına dikkat çeken Tarık Tezel, “Et fiyatlarının tüketicimizin alım gücüne uygun belli bir seviyede tutulabilmesi, besi çiftliklerinin kapasite kullanımlarının artırılmasına, böylelikle birim başına işletme maliyetlerinin düşmesine, kaba yem kaynakları ile diğer besleme ve işletme maliyeti unsurlarının yurt içinden teminin sağlanmasına dayanmaktadır. Bunun için de yukarıdaki önerilerimizin uygulamaya alınmasını ilgililerin dikkatine sunuyoruz” dedi. 
 
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin gelecek yıldan itibaren et ithalatının tamamen sıfırlanacağı sözlerine değerlendiren SETBİR Başkanı Tarık Tezel, “Ülkemizde zaten bir süredir kırmızı et ithalatı yok denecek kadar az yapılmaktadır. Sayın Bakanımızın bu yöndeki açıklamasını son derece olumlu karşılıyoruz. Et ithalatı, ülkemiz için bir çözüm değildir. Aksine ülkemiz besicisinin büyük zarara uğrayarak sektörden çekilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle et ithalatının tamamen bitirilmesi gerekmektedir” diye konuştu.
 
Ömer Fethi GürerCHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer:
“İthalat yüksek et fiyatlarını düşürmedi”
 
Konuyla ilgili dergimize açıklamalarda bulunan CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ise, kırmızı etin besici, mezbaha sahibi, et sanayicisi, aracı, toptancı ve market sürecinden geçerek tüketiciye ulaştığını ve bu paydaşların oluşturduğu süreç sonunda et fiyatlarının piyasada şekillendiğini ifade etti. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin "Et fiyatları yüksek değil" açıklamasını hangi paydaşlar üzerinden değerlendirerek yaptığının çok önemli olduğunu söyleyen Gürer, “Bu değerlendirme, üretici satış fiyatı üzerinden değerlendirildiğinde gayet yerindedir. Üretici, besici bölgelere göre değişen fiyatlarla büyükbaş karkas etin kilogramını 32-37 TL aralığında satmaktadır. Tüketiciye ulaşana kadar ürün farklı noktalarda fiyat artışlarına maruz kalmaktadır. Marketler, hâlihazırda eti işleyerek farklı bölümlerde kilosunu 100 lira perakende satış fiyatıyla tüketiciye sunmaktadır. Hayvancılıkta yanlış politikalar ve fiyat yüksekliğine et ithalatı ile çözüm aranması önemli sorunları da beraberinde getirmiştir” dedi.
 
Türkiye’nin son 4,5 yılda 4 milyar dolar ödeyerek 3 milyon 35 bin hayvan ithal ettğini, buna karşın 2002 yılında 3 milyon 586 bin adet olan yerli ırk hayvan sayısının ise 1 milyon 667 bine düştüğünü kaydeden Gürer, “Yerli üretici yeterince desteklenmemekle birlikte ithale bağımlı, sürekli artan yem fiyatlarıyla da mağduriyetler katlanmıştır. Meralardan ahıra, hayvan hastalıklarından buzağı kayıplarına kadar çözülemeyen birçok sorun vardır. Çoğu işletme 12 ay kapalı besicilik yapmaktadır. Üretici, her aşaması yüksek maliyete sahip olan üretim ve besici sorunlarına rağmen hayvancılığı sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.
 
“Besici para kazanamıyor, vatandaş pahalı et yiyor”
Et ve Süt Kurumu’nda dahi bonfile fiyatının 77.5 lirayı aşmış  bulunduğunu anlatan Ömer Fethi Gürer, “Bakan Pakdemirli’ye göre Avrupa’da toplam hayvan ve küçükbaş hayvan varlığında birinci, büyükbaş hayvan sayısında ise ikinci sıradayız ama vatandaşa fiyatı katlanarak artan ve  bölümleri işlenerek kilosu 100 liraya kadar dayanan etler satılmaktadır. Besici para kazanmamasına rağmen vatandaş pahalı et almak zorunda kalmaktadır. Köy ve kasabalara giderek küçük aile işletmelerinde besicilik yapan vatandaşlarımızla görüştüğümde, özellikle bakım, yem, aşı, elektrik, nakliye, işçilik ve veteriner hizmetlerinin, maliyetlerini etkilediğini anlatmaktadırlar. Sonuçta üreten besici, kasaplık hayvan ve kırmızı etin tüketici fiyatlarında meydana gelen artışlardan ne yazık ki aynı oranda pay almıyor. Üretici ve tüketici mağdur olurken aracı paydaşlar ise kazançlarını düşürmeden işlerini sürdürmektedir. İktidar, üretim girdi maliyetlerini düşürmek için çalışmalı ve üreticiler ciddi bir şekilde desteklenmelidir” şeklinde değerlendirmelerde bulundu. 
 
Yetiştirici ve besici kesim için daha çok Bakanlık desteği verilmesi ve aracılık sisteminin de denetlenip düzenlenmesinin şart olduğuna vurgu yapan Gürer şunları söyledi: “Diğer taraftan yapılan ithalata rağmen geçmişte olduğu gibi kasap ve marketlerde et ve et ürünleri fiyatlarının değişmediği ya da düşmediği dikkate alınıp yerli üretim artışını sağlayacak çalışmalar geliştirilmelidir. Kırmızı et üretiminin kaynağı durumundaki sığır, koyun ve keçi türleri, aynı zamanda süt üretiminin sağlandığı alanlar olması nedeniyle et ve süt dengesinin de bir arada ele alınmasını ayrıca önemli kılmaktadır. Kırmızı et üretiminde et açığı oluşmaması için sığırcılık işletmelerine dair gelişmelerinin teşvik edilmesi önemlidir. Ancak bu alanda koyun ve keçi varlığının artırılması ile birlikte tüketimden daha çok pay alır hale getirilmesi de dengelemeyi sağlayacak en doğru yoldur. Özellikle buzağı ölümleri ve hayvan hastalıkları ile daha ciddi mücadele edilmesi et piyasasını da dengeleyecektir. Etin üretenine kazandırmayan, tüketenine ise yüksek fiyatlara ulaşması nedeniyle mağduriyetler yaşatan bir ürün olarak anılmaktan çıkarılması, ancak sistemin doğru bir işleyişe sahip olmasıyla mümkündür.”
 
Haber: Özgür Çilek
gidadergisi@gmail.com
@GidaTeknolojisi - @zgrilek1