Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Ekonomi gazetecileri sordu MEYED yanıtladı

Planlı tarımın sağlanması konusunda sözleşmeli tarımın her daim destekçisi olan Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED), Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) buluşmalarında ''Meyve suyu üretiminde güvenilirlik neden olmazsa olmaz?'' konulu bilgilendirme toplantısına katıldı.




Meyed - EGD toplantıEkonomi gazetecilerinin ve sektör paydaşlarının bir araya geldiği online toplantıda Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Yönetim Kurulu Başkanı İlker Güney ve Ayvansaray Üniversitesi Gastronomi Bölümü Başkanı Prof Dr. Aziz Ekşi oldu. Doğru bilinen yanlışları düzeltmeye çalıştıklarını ifade eden MEYED Başkanı İlker Güney, “Çeyrek asırlık bir derneğiz. 93 yılında Aziz Hoca’nın başkanlığında kurulduk. Sofradan kaşığa iş disiplinimiz var. Bu süreçte suyun doğru kullanımı ve doğru ürün tercihini ön planda tutuyoruz.” dedi.
 
İlker Güney sözlerine şöyle devam etti; "Yarı mamul ve ambalajlı olmak üzere iki tür ürün çeşidimiz var. 350 milyon dolar dış satım ve dünyanın her yerinde rekabet gücümüz var. Ülkemiz için gurur vesilesi olan ve çok atletik bir yapımız var. Global gelişmeleri anında izliyoruz. Üreticiye anında yansıtıyoruz. Bu sektör insana topluma yarar sağlamayı hedefleyen kurumsal ahlakı yüksek bir sektördür."
 
MEYED’in kuruluş hikayesini anlatan Ayvansaray Üniversitesi Gastronomi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi şunları söyledi;
"Kurulduğumuzda meyve dış satımı yeni başlamıştı. Dış piyasada fiyat düşürme açısından sorun yaratılıyordu. En önemli sorun elma suyunun berraklaştırılması idi. Ben bu konuda seminerler düzenledim. Elde edilen tüm bilgileri sektörle paylaştım. Bu sorun MEYED sayesinde çözüldü. Dışardan bu konuda bilgi deneyim desteği aldık. Laboratuvarlarımızı çalıştırdık. Sonucunda sektörün pazar payı büyüdü. Bu arada elmada demir ve früktoz fazlalılığı var kanısını da ortadan kaldırdık. Dışardaki başarılı kuruluşları örnek alarak MEYED’i kurduk."
 
Ekonomi gazetecileri sordu; İlker Güney ve Prof. Dr. Aziz Ekşi cevapladı
 
Canan Eraslan: Sözleşmeli tarım işini en iyi uygulayan sektörsünüz. Fahiş fiyatın önlenmesinde meyve suyunun raf ömrünün artması için ne yapıyorsunuz? Meyve suları hep çürük meyvelerden mi yapılıyor?
 
Fikri Türkel: Meyve suyunun bir “algı” sorunu var. Bunu neden düzeltemiyorsunuz?
 
Recep Erçin: Meyve suyu fiyatları ve süt fiyatları neden aynı? Kişi başına üretim ne kadar?
 
Hamit Varol: Son 15 yılda 15 milyon litre. Canan Karatay hocanın früktoz nedeni ile dedikleri mi algı sorununu artırdı? Derneği sitesine giriyoruz. Verilmeye çalışılan bilgilerde tam bir belirsizlik var.
 
İlker Güney: Sözleşmeli tarım gelir desteği yaratıp, ağaç desteği yaratmak izlenebilirliği artıran ciddi önlemlerdir. Çilek ve nar da ciddi başarılar sağladık. Şimdi de narda ilerideyiz. Ülkenin her yerinde fabrikalarımız var. Üretimde 3 bileşen olan su, toprak ve meyve işleme sürecinin aynı yerde olması önemlidir. Sözleşmeli tarımda buna dikkat ediyoruz. Sözleşmeli tarımda ürünü doğrudan çiftçiden alıyoruz. Bu şekilde üretilen meyve yabancı ülkeden geri gelmedi. Algı bence tüketici tarafında var.S on dönemde bize uygulanan ÖTV sektörde bir sıkışma yarattı. Raftaki şeftali ve kaysı fiyatlarını etkiledi. Yüzde 40 bu ürünlerden oluşuyor. Vergi bizim ihracatta ciddi sorunlar yarattı. Yarı mamul ve paketlemede çok ağırlıklı bir bilgi kirliliği var. Çok söz söylemek yerine eylemde olmayı yeğliyoruz. Ambalajlı gıdanın tüketim ömrü bellidir. Dünyada teknoloji ve hammadde olarak çok ilerideyiz. Bundan sonra sözleşmeli tarımın devlet tarafından desteklenmesini istiyoruz. Her yerde her üretim olmamalı. Organize sanayi bölgelerinin yanında organize tarım bölgeleri de olmalıdır,işbirliği halinde olmalılar. Bu alanda Türkiye’de ciddi teşvikler var. Biz yeni bir model yarattık. Eldeki bütçeyi doğru kullanma dersi verdik/aldık. Sektörde ciddi kayıplar da var. En önemli tehdit imar sorunudur. Ova zengin ama imar sorunu var. Tarım arazilerine rant için dokunulmamalı. Kesilen her ağaca bir fabrika eksilmiş gibi bakılmalı. Gıdanın tedariğinde sorunumuz yok. Elimizdeki meyvenin uygulanabilirliğini artırıp sektörün önünü açmak lazım. Doğrusu şudur bilim var ise hatamızı düzeltiriz. Çürükten meyve suyu yapmak olanaksızdır. Rafa konan ürünün ömrü ciddi bir kalite kontrolünden geçtiği için uzundur. Meyve ve sütün aynı fiyattan satılması hane halkı ve tüketim alışkanlığı ile ilgilidir. İnsan ve toplum sağlığı en önemli parametremizdir.
 
Prof.Dr.Aziz Ekşi: Bizde tüketim düzeyi yetersizdir. Portakal ve meyve yurt dışında en çok üretilen türdür. Bizde ise şeftali, kaysı nektarı en çok tüketilen çeşittir. Dış satımda da elma suyu nektardan fazladır. Algı sorununa gelince meyve suyu dediğimiz zaman su, nektar, meyvalı su ve meyve aromalı içecek akla gelmeli. En çok tüketilen ürün meyve suyudur.100 gram meyve suyunda 120 gram meyve emeği vardır. Meyveli içeceklerde meyve oranı dışında da içecekler vardır. Kategorilerimiz budur. Anlaşılmıyor muyuz? Anlatamıyor muyuz? Bizde AB gıda mevzuatı içindeki meyve suyu kategorisinin algısında sorun var. Moda bu alanda da vardır.1990’larda narın kadın cinselliğini artırdığı düşünülerek 3 yıl Japonlar çok tüketti, sonra tersi kanıtlanınca satış geriledi.
 
Meyve suyunda çürük meyve kullanılması konusu; hiçbir firma çürük meyveden meyve suyu yapmaz. Üretim bandı girişinde çok ciddi bir ayıklama vardır. Yıkama vardır. Temel kural üretimde yiyemeyeceğin ürünü banda sokma, at kuralı vardır. Markalar arası rekabetin çıkardığı söylentilerdir bunlar.
 
Ozan Diren / DİMES Genel Müdürü: Yüzde 100 üretimimizi dış satıma veriyoruz. Anti oksidan lifli özelliği besin maddelerini halka ulaştırılması daha kolay oluyor. Elma nar portakal dışarda çok iyi fiyata alıcı buluyor. Pandemide antioksidan özellik bu isteği kamçıladı. Dünyanın talebi döviz artışından ötürü daha çok satılıyor. Tüm satışlardan elde edilen gelir1 milyon üretici ile paylaşılıyor. En ucuz meyve suyu bizde üretiliyor. Tanıtımda algı eksikliği sorunu kişisel bir sorun. Meyve ve portakal ı magazinsel haber malzemesi haline getirmemeliyiz. Medya ya kendimizi daha iyi anlatmalıyız.
 
Tuncer Kırtıloğlu / Tunay Gıda Yönetim Kurulu Başkanı: Kendimizi geliştirmek için Tabipler Birliği ile ortak çalışmamız var. Meyve sektörünü on kat yukarıya taşıyabiliriz. Fiyat denetiminde uygun sistemler “Sözleşmeli Üretim Sistemi” üreticiye çok kazandırıcı bir sistemdir. Yüzlerce bahçe ile kontratlı olarak çalışmak fiyat denetimini de sağlıyor. Devletin ilgili kurumları bu sayede rahatlıyor. Pandemideki bağışıklık zorunluluğu tüketimi özendiriyor. Mesela Almanya da nar eczanelere ilaç olarak satılıyor. Lokman Hekim’in elmayı mide için yararlı saydığı dönemlerde doktor yoktu.
 
Mahmut Atom Duruk / Aroma Yönetim Kurulu Başkanı: Yüzde 10 ÖTV sektörü olumsuz etkiliyor. Şu anda üretim yapmıyoruz. GEKAP ikinci kanserdir. Devlet bunu göremiyor. Doğadaki karbon izini yok etmek için tarımın özendirilmesi ağaç sayısının artırılması azalmaması lazım. ÖTV Ambalajdan devlet alıyor. Üreticiden tahsil ediyor. Koruyucu katkı olmadığını anlatmak lazım. Meyve suyunda Meyve aromasında koruyucu katkı yoktur. Medya meyve sektörünün yanında olması lazım.
 
Prof. Dr. Aziz Ekşi: Meyve suyu meyveye en yakın gıdadır. Meyve yemek istiyorsan meyve suyu iç. Meyve nektarı meyvenin doğal yapısı ile üretilir. Meyveli içecekler yüzde 10 meyve içerir, gerisi serinleticidir. Meyve aromalıya, früktoz şurubuna gelince DSÖ günde 50 gramdan fazla şeker almayın diyor.
 
İlker Güney: Sektörün sosyal yararları, çiftçilerin de pandemideki sağlıkçılar gibi kahraman ilan edilmeleri lazım. Zira üretimi aksatmadılar. Sağlıklı ürünleri soframıza ulaştırdılar. Su israfına gelince yüzde 70 tarım üretiminde vardır. Geçen sene 1,3 milyon ton ürün aldık. Neyi doğru yaptık? Sürdürülebilir üretim zincirini geliştirdik. Kazancı bir milyon üretici ile paylaştık. Birbirimize yettik. İade mal almıyoruz. Dünyanın her yerinde rekabet gücümüz var. Söylemi değil, eylemi yeğliyoruz. ÖTV sorununun halledilmesi lazım. Bizi kendimize bıraksınlar. Su bizim gündemimizde hep var. Ürün desenlerini seçerken de çok dikkatliyiz. Bunu herkes yapmalı. Fabrika ve işyerlerimizde suyun değerini biliyoruz. Ve atık yönetimini iyi yaparak geri kazanımı da gerçekleştiriyoruz.