Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Meyve suyundan 350 milyon dolarlık ihracat

Türkiye’nin 350 milyon dolar meyve suyu ihracatı gerçekleştirdiğini ve yaratılan katma değerde ürüne göre 4 ila 7 arasında değişen bir seviyeye ulaşıldığını belirten Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Genel Sekreteri İpek İşbitiren, “Bu memnuniyet verici tabloda gururla ifade etmek isteriz ki, sektörün dış ticaret fazlası her sene ortalama %95 mertebesinde seyretmektedir ve Türkiye ihracatının başarı hikâyesinin devamlılığında adı geçen sektörlerden biri haline gelmiştir” diyor. İşbitiren ile Covid-19 pandemisinin devam ettiği bugünlerde sektörün son durumunu, sorunlarını ve geleceğe dönük öngörülerini konuştuk. 
 




Portakal suyuİpek Hanım, Türkiye’de meyve suyu sektörünün dünyadaki yerinden bahsederek genel yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz?
Meyve suyu sektörünün kısaca tarihçesine bakarak günümüzdeki yapıya geçelim isterim. Dünya meyve suyu üretimi 1930’lu yıllara kadar küçük ve orta ölçekli işletmelerde yapılmıştır. II. Dünya Savaşı yılları ve sonrasında Avrupa ülkeleri ve ABD’de hızlı bir endüstrileşme olmuştur. 1960 yılından sonra ise meyve suyu endüstrisi dünya ülkeleri çapında gelişmiştir ve bugün özellikle tarıma dayalı ekonomilerde katma değerli ürünler vasıtasıyla ekonomiye, doğru tarım uygulamaları sonucu çevreye ve yeterli, dengeli beslenmeyi ilke edinen tüketiciler nezdinde vazgeçilmez bir noktaya gelmiştir.
 
Türkiye’de endüstriyel ölçekte meyve suyu üretimi 1960’ların sonlarında başladı. 1980-90’lardan itibaren ülkemizin dışa açılma politikaları, üretim ve teknoloji alt yapıları ile ihracatın da gelişmesi sektörün yükselişine yol açtı. Dünya standartlarında kaliteli üretimi yakalaması, tüketim akımlarına yenilikçi ürünleri ile karşılık verebilmesi ve dünya ticaretindeki dengeleri ve değişimleri zamanında ve doğru tahmin ederek pozisyon alabilme kabiliyetiyle sorumlu üretim ve sorumlu tüketim anlayışını ilke edinen bir yapıya ulaşmıştır. Bugün konsantre, püre, püre konsantresi gibi yarı mamullerin yanı sıra nihai tüketiciye sunulan 0 meyve suyu, meyve nektarı, meyveli ve aromalı içecekler ile Türkiye ve dünya pazarının taleplerine cevap vermektedir. Ne şanslıyız ki; ülkemizin gıpta ile bakılan meyve çeşitliliği yerli tüketicinin yanı sıra dünya insanlarının damak zevkine ayrıcalıklı ürünler sunmakta ve dünya meyve suyu ticaretinde Türkiye’ye has yeni kulvarlar açabilmemize imkân sağlamaktadır. 
 
Ham maddenin varlığına göre bölgesel dağılım gösteren ve Türkiye çapına yayılan meyve suyu fabrikaları sürdürülebilir kırsal kalkınmanın güvencesi haline gelmiştir. Doğru ve kaliteli üretim için ham maddenin kalitesine inanan endüstri, sözleşmeli tarım uygulamalarını gün geçtikçe artırmayı sorumluluk edinmiştir. Bulunduğu bölgenin çiftçilerini de bilgilendirerek ve eğitimler düzenleyerek iyi tarım uygulamalarının esas alınması için çalışmaktadır. İş gücü kapasite gelişiminin değerini bilmekte ve nitelikli iş gücü için çeşitli çalışmaların içinde bilfiil yer almaktadır. Meyve suyu deyince beslenme tarafına da değinmemek mümkün değil. Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte bilim dünyasının kabul gören otoritelerinin çeşitli çalışmalarında da değindiği üzere meyve ve bunun faydasına en yakın içecek olan meyve suyu yeterli ve dengeli beslenmenin önemli unsurlarından biridir. Meyve suyu sektörü tarıma, ekonomiye ve beslenmeye yararıyla en özet haliyle insana yararlı yapısını her daim devam ettirmektedir.  
 
Pandemi süreci aslında her zaman vazgeçilmezimiz olan sağlığın tartışmasız öncelik olduğunu yeniden merkeze koydu ve daha da önemlisi klasik anlamda hasta olduktan sonra iyileşme çabasının yanı sıra esas olanın “hasta olmamayı başarmaktır” gerçeğini gösterdi. Yani önleyici tedbirlere olan ilgi pekişti. Hijyen koşulları hepimizin dilinde ve çok geniş bir perspektiften ele alınıyor. Gıda ve içecek özelinde bakarsak insanlar ambalajlı gıdanın bu perspektifte sunduğu güven çok net satın alma tercihini yönlendirir hale geldi. Meyve suyu, yukarıdaki iki hususa da temas eden bir ürün olarak pandemi öncesi olduğu gibi pandemi sürecinde de bu avantajları ile ön planda yer aldı.
 
Ä°pek Ä°Å�bitiren - MEYED“1,3 milyon ton meyve sanayide işleniyor”
Ülkemizde 1 yılda üretilen meyve miktarı nedir? Bu ürünlerin ne kadarlık bölümü meyve suyu sanayinde işlenmektedir? En çok işlenen meyveler ve miktarları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bu kapsamdaki değerlendirmeyi yaparken Türkiye’de üretilen tüm meyve hacmi yerine meyve suyu endüstrisinde kullanılan meyvelerin toplam üretimi ve bunun içinde sanayide işlenen meyve miktarı olarak bakmayı doğru buluyoruz. Bu seviyede bakınca, 16 milyon ton meyve üretiminin 1,3 milyon ton yani ’luk bölümü sanayilik ham madde olarak sektör tarafından işlenmiştir. Tonaj olarak elma, nar ve portakal ilk üçte yer almaktadır. Bunlar ihracata yönelik yarı mamul olarak işlenen meyvelerdir. İç pazar tüketiminin yaklaşık %50’sini sağlayan şeftali, kayısı ve vişne de sıralamada yer almaktadır. Dünyanın parlayan yıldızı siyah havuç da Türkiye’nin ürün niteliğinden ve tek tedarikçi olmasından dolayı yukarıya doğru taşınmaktadır.
 
Meyve suyunun üç atlısı şeftali, kayısı ve vişne
Ülkemizde kişi başı meyve suyu tüketimi ne miktardadır ve en çok hangi ürünler tüketiliyor? Pandemi koşullarında sağlıklı beslenme talebi ve evde vakit geçirmenin artması tüketimi ne yönde etkiledi?
Türk tüketicisinin meyve suyu tercihi meyvenin doğal yapısı gereği nektar olarak sunulan şeftali, kayısı, vişneden yana devam ederken karışık meyve sularına talep de artmaktadır. Ayrıca 0 meyve suyu olarak içilebilen portakal ve elmaya da rağbet yükseltmektedir. Türkiye’de kişi başı tüketim yıllık 8-9 litre civarında seyretmekte iken, AB ülkeleri ortalaması 20 lt’de, Almanya’da tüketim 30 lt’lere ulaşmıştır. Bu da demek oluyor ki Türk tüketicisi hala yeterince meyve suyu tüketmemektedir ve pazarın büyüme potansiyeli devam etmektedir. Tüketicinin evde zaman geçirmesi özellikle geleneksel Türk kahvaltısına vakit ayırıyor olması ve meyve suyunun sabah kahvaltılarında özellikle tercih edilmesi tüketime pozitif yansıdı. 
 
Ülkemizde pandemi sürecinde meyve üretimi ve sanayinin ürün tedariğinde hangi sorunlar yaşandı? MEYED olarak bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığı ve resmi otoritelerden talepleriniz nelerdir?
Öncelikle Tarım ve Orman Bakanlığı’na teşekkürü bir borç biliyoruz. Pandemi sürecinin hemen başından itibaren gerek merkez gerekse taşra teşkilatlarının en üst kademelerinden başlayarak gelişmeleri her kademede takip ettiler, müdahil oldular, çiftçinin, sanayinin ihtiyaçlarına kaynaklar dahilinde çözüm ürettiler. Hasat döneminde mevsimlik işçilerin ulaşımı, pandemi tedbirlerine uygun yaşam alanları sağlanması en somut zorluklardı. Çiftçi – Sanayi – Kamu iş birliğinin ne kadar başarılı olabileceğini hep birlikte ortaya koyduk. Burada sanayinin rolü şu yönden kritikti: Meyve suyu endüstrisi, başarı için katma değer zincirinin bütünlüğüne inandığı için zincirin tüm halkalarının dengeli hareketini gözetir, bu açıdan fabrikaların olduğu bölgelerde, bölgenin kendine has yapısal özelliklerine ve ham madde özelliklerine uygun çözüm önerileri getirerek zinciri dinamik ve üretken tutmada birleştirici bir rol oynadı. Bunu da gururla ifade etmek isteriz. İlgili tüm bakanlıkların yüksek sorumluluk bilinciyle sürece dahil olmaları da elbette memnuniyetle karşılandı.
 
Sektörün dış ticaret fazlası %95 seviyesinde
Covid-19 pandemisinin etkili olduğu 2020 yılında Türkiye kaç ülkeye ne kadarlık meyve suyu ihracatı gerçekleştirdi? İhracatta etkili olduğumuz pazarlar ve ürünlerden söz edebilir misiniz?
2000’li yıllarda 52 bin ton seviyesinde olan ihracat hacmi bugün 350 milyon dolar tutarına ulaşmış, katma değeri ürüne göre 4 ila 7 arasında değişen bir seviyeye ulaşılmıştır. Bu memnuniyet verici tabloda gururla ifade etmek isteriz ki, sektörün dış ticaret fazlası her sene ortalama %95 mertebesinde seyretmektedir ve Türkiye ihracatının başarı hikâyesinin devamlılığında adı geçen sektörlerden biri haline gelmiştir. Türkiye coğrafyasının bir nimeti olan meyve çeşitliliği ihracatta en güçlü ayrıcalığımızdır. Bunun yanı sıra tedarik ve değer zincirinin tüm kademelerinde dünya beklentilerini iyi analiz eden ve şartlarını doğru şekilde pazara sunan sanayi zorlu rekabet koşullarında söz sahibi olabilme becerisini devam ettirmektedir. Elma, portakal, nar, kiraz, vişne derken son yıllarda siyah havuç da dünya pazarında Türkiye’nin öncelikle akla geldiği ürünler arasına girmiştir. Siyah havuç tam Türkiye’ye has bir örnek olduğundan biraz açmak isterim... 
 
Siyah havuç doğası gereği sofralık tüketime uygun değildir ve tamamı endüstri tarafından işlenmektedir ve böylece ihracatta katma değerli ürün olarak konumlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde sentetik gıda renklendiricilerinin kısıtlanması/yasaklanması çalışmalarıyla beraber siyah havuca doğal gıda renklendirici meyve suyu olarak talep Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada artmıştır. Kalite özellikleriyle Türkiye dünyada ilk ve tek üretici olarak kabul görmektedir. Valensiya’daki sınırlı üretim ürün doğası ve kalitesi olarak Türk ürünü ile aynı kulvarda sayılmamaktadır. Ayrıca potansiyelin farkına varmakta olan dünya ülkelerinin AR-GE çalışmalarında bu ürüne öncelik verdikleri, ancak henüz Türk siyah havucu kalitesine ulaşamadıkları da duyumlar arasında yer almaktadır.   
 
Pazarlara gelince sektör tüm dünya ülkelerini hedeflemiştir, tabii olarak nüfus, alım gücü ve tüketici akımlarının da etkisiyle Amerika 86 milyon dolar ihracat hacmi ile başı çekiyor, AB ülkeleri ardından Güney Kore, Japonya ve Çin üçlüsü peşi sıra geliyor ve potansiyeli yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkelerin gıda alımlarında ne kadar titiz olduklarını düşününce buradan talep görmek doğru yolda olunduğunun ispatı olarak görülüyor, ülkeler arası emsal teşkil ediyor. Ticaret Bakanlığı’nın öncelik verdiği pazarlar da sinerji sağlanabildiğinden odak ülkeler arasında her daim bulunuyor.
 
İçinde bulunduğumuz yıl sonunda Türkiye’nin meyve suyu ihracatında nasıl performans bekliyorsunuz? 
Röportajı yaptığımız şu günlerde (Nisan başı) tüm dünyanın ve ülkemizin farklı şiddetlerde korona virüs ile mücadele ettiğini akılda tutarak, tahmin yapmanın nasıl zor olduğunu takdir edersiniz. Bundan bağımsız olarak, sektörün hedefi her sene olduğu gibi bu sene de büyümeyi yakalamaktır. Bugün rekabette ilk akla gelen faktörler olarak; ülkemizde ve rakip ülkelerde ham madde durumu, tüketici tercihleri, fiyat, finansman, kur dengeleri, ülkeler arası politikalar, ticari anlaşmalar, gümrük mevzuatları sıralayabiliriz. Şu günlerde ise yurt içi ve yurt dışındaki karantina önlemlerinin üretim ve tedarik zincirinin halkalarına nasıl etki edeceği belirsizliği varken, nasıl bir hacmin yakalanabileceği hususunda bugünden bir şeyler söylemek sağlıklı olamayacaktır. Rota her zaman büyüme yönündedir ve potansiyele inancımız tamdır. Bugün için öncelikli temennimiz bu pandemiden tüm dünyanın ve Türkiye’nin bir an önce ve en az hasarla kurtulmasıdır.
 
“Dijital inovasyonlar tarımsal dönüşümde en büyük yardımcımız olacak”
Dünyada ve Türkiye’de meyve suyu tüketiminde yaşanan eğilimlerden söz ederek, dijitalleşmenin meyve suyu ve içecek ambalaj sanayine etkileri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Dijitalleşmeye birkaç perspektiften yaklaşmayı doğru buluyorum. Birincisi tarımsal üretimde dijital teknolojilerde yaşanan gelişmeler diyebiliriz. İklim değişikliği etkileri, ekilebilir alan ve tarım için temiz su ihtiyacı artıyor. İnsanoğlunun ve gezegenin geleceği için mevcut sistemin her aşamasını dönüştürmemiz gerekiyor. Bu dönüşüme de tarımdan başlamak gereği vardır. Bu noktada dijital inovasyonlar en büyük yardımcımız olacaktır. Ürün geliştirme yani AR-GE tarafından yaklaşırsak, bu alanda sektör yıllardır sistematik bir gelişim içindedir, buna da devam edecektir. Öte yandan tüketiciyle bire bir buluşan tüm endüstriler için kilit alanlardan biri oldu dijitalleşme. Tüm markalar gibi meyve suyu markaları da burada ‘fark yaratan’ uygulamaları tüketici ile buluşturmaktadır. Mecranın pozitif – negatif yönleri arasında dengeyi kurarak, değişmez ilkesi tüketicinin doğru bilgilendirilmesi yönünde net bir tutum sergilemektedir. 
 
Yaşanan sorunlar
Türkiye’de meyve suyu sektöründe yaşanan sorunları ve çözüm önerilerinizi aktarabilir misiniz?
Tarım ve gıda-tüketim perspektifleri çerçevesinde değerlendirirsek şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. Tarımın genelini kapsayan makro sorunlar bu sektörün de etkilendiği meseleler olarak gündemde yer alıyor: Piyasa yapısı ve aracılık faaliyetlerindeki dengesizlikler, tarımsal örgütlenmenin limitli etkinliği, üretim planlamasında ölçek ekonomisi ve sanayiye yönelik ham madde üretimi anlayışının hayata geçirilmesi, stratejik ve katma değerli üretimin doğru ve dengeli planlanması, tarımsal destek, teşvik ve finansman mekanizmalarının kısa vadeli ihtiyaçlar ötesinde orta ve uzun vadeli stratejik hedefler ile örtüşmesini ilk çırpıda söyleyebiliriz. Tüketici tarafında ise, beslenme odağında bilimsellikten ve gerçeklikten uzak yaklaşım ve ifadelerle tüketicinin aklı maalesef karıştırılmaktadır ve akıllar karıştıkça bunun aşılması için daha da içinden çıkılmaz çarelere başvurulmaktadır. Bugün var olan ve bundan sonra oluşabilecek tüm sorunlar için temel yaklaşımımız; kamu, özel sektör ve STK’ların sistematik, düzenli ve şeffaf iş birliğiyle toplum faydasına sonuçlar üretmek ve sorunların üstesinden gelmektir, hatta ve hatta sorunları oluşmadan ön görebilmek ve tedbirlerini alabilmek için çalışmak. Bu noktada MEYED sektörün farklı dallarında faaliyet gösteren şirketlerinin ortak paydada birleştiği kimliğiyle yerli yabancı tüm paydaşları nezdinde aktif iş birlikleri ile çözüm tavsiyelerinde bulunmaya ve gerçekleşmesi için takipçi olmaya devam etmektedir.
 
Kısa ve uzun vadede ülkemiz meyve suyu sektörünün hedeflerini açıklayabilir misiniz?
Korona virüsü ile mücadele sırasında meyve suyuna talebin öncelikle ülkemiz ve imkânlar dâhilinde dünya nezdinde kesintisiz karşılanması kısa vadenin öncelikli hedefidir. Tabii virüs sonrası karşılaşılacak tüketim – üretim senaryoları için bugünden hazırlıklı olunması gerekiyor. Tüm dünyada kabul gören ve sektörün de rehber olarak değerli gördüğü Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda (SDGs) ifade edilen tüm ilkeleri benimsemekle birlikte aşağıdaki ilkelere direkt hizmet etmek sektörün ve MEYED’in öncelikli hedeflerini kapsayıcı bir şekilde yansıtmaktadır:
 
# 2Açlığa son
# 8 İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme
# 9 Sanayi, yenilikçilik ve altyapı 
# 11 Sorumlu üretim ve tüketim
# 17 Amaçlar için ortaklıklar
 
Özetle, Türk meyvesinin ana girdi olduğu sektörümüz tarıma, ekonomiye ve beslenmeye yani insana yarar kimliğini her zaman devam ettirmeyi hedeflemektedir. 
 
Röportaj: Özgür Çilek - Gıda Teknolojisi Dergisi