Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Türkiye, PepsiCo Avrupa ülkeleri içerisinde e-ticarette en hızlı büyüyen ülke

PepsiCo Türkiye, pandemi sürecinde de daha sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturulmasını desteklemek amacıyla çiftçilerin desteklenmesinden e-ticarete dayalı yeni iş modellerine kadar birçok konuda yatırımlara devam ediyor. PepsiCo Türkiye Genel Müdürü Ece Aksel, toplam 6 üretim tesisinin yanı sıra satış ve pazarlama faaliyetleriyle 40 binden fazla kişiye istihdam sağladıklarını ifade etti.
 




Ece AkselTürkiye’nin en uzun soluklu yatırımcılarından biri olarak 60 yıla yakın bir süredir Türkiye’de faaliyet gösteren PepsiCo Türkiye, PepsiCo’nun 10 büyük pazarından biri. Türkiye operasyonu, bugün 6 fabrikasındaki üretimi, Türkiye’nin dört bir yanındaki satış, pazarlama operasyonu ve sürdürülebilir tarım faaliyetleriyle, doğrudan 3 bin dolaylı olarak da 40 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor. PepsiCo Türkiye, sektörün perakende ticarette büyümesine en fazla katkı veren lider şirketlerden biri olmasının yanı sıra bir tarım işletmesi olarak bugüne kadar gerçekleştirdiği 10 bin hektar üzerinde patates, mısır ve mısır irmiği üretimiyle Türkiye’de endüstriyel tarımın öncü şirketlerinden biri. PepsiCo Türkiye, Türkiye’nin 20 şehrinde, 4.000 hektar alanda yüzlerce çiftçiyle sözleşmeli tarım uygulaması çerçevesinde, ülkenin cipslik patates üretiminin %60’ını gerçekleştiriyor.
 
“Yüzbinlerce kişi için 12 milyon TL değerinde ‘Yemek Ver, Umut Ver’ girişini başlattık”
Pandemi döneminde çalışan sağlığı ve güvenliği, tüketici tercihleri ve toplum faydasını önceliklerine aldığını ifade eden Ece Aksel; “Türkiye çapında TİDER ve Gıda Kurtarma Derneği aracılığı ile 40 ilde yüzbinlerce aileye destek olarak toplumun her kesimine ulaştık. Pandemiden en fazla etkilenen paydaşlarımızdan olan HORECA çalışanlarına sivil toplum kuruluşları aracılığı ile özel olarak destek verdik. Bu pandemi sürecinde toplum sağlığı bizim en temel öncelikli temel konularımızdan biriydi. PepsiCo olarak Covid19 salgının toplumdaki en dezavantajlı kesimler üzerindeki etkisini azaltmak için PepsiCo Vakfının ‘Yemek Ver Umut Ver’ girişimi kapsamında, Türkiye özelinde yardım girişimlerine destek olduk. Bu kapsamda, Türkiye’nin her bölgesinde yüz binlerce kişiye, 12 milyon TL’yi aşan değerde temel gıda ve hijyen malzemesi sağladık. Tüm bağışlarımızı TİDER ve Gıda Kurtarma derneği (GKTD) gibi gıda bankaları ve TÜRES gibi sektör derneklerinin desteği ile gerçekleştirdik. Fabrikalarımızın bulunduğu ilçelerdeki kaymakamlık ve belediyelerle birlikte çalışarak bu bölgelerdeki ihtiyaç sahiplerine gıda desteğinde bulunduk. PepsiCo’nu sözleşmeli çiftçileri ile birlikte çalışan tarım işçilerine, gıda ve hijyen malzemeleri temin ettik. Ayrıca yine GAP Cheetos Çocuk Gelişim Merkezlerimizin olduğu bölgelerdeki öğrencilerimiz ve ailelerine gıda yardımında bulunduk. Kendi yaptığımız yardımlara ek olarak Metro’nun koordine ettiği Küçük İşletmem İçin platformuna dahil olarak HORECA alanında bu dönemde işsiz kalmış ihtiyaç sahiplerine gıda desteğinde bulunduk. Böylece bu süreçten ilk ve en çok etkilenen yeme-içme sektöründeki “Küçük İşletme” diye adlandırılan esnafımızı destekleyerek onların ayakta kalmasına yardımcı olduk” dedi.
 
“Pandemi döneminde ilk olarak çalışanları odağımıza aldık”
Pandemi döneminde ilk önceliklerinin çalışanlarının ve ailelerinin sağlığı olduğunu belirten Ece Aksel, “Türkiye’de ilk vakanın görülmesinden önce Görev Gücü ve Kriz ekiplerimizi kurarak süreci yönetmeye başladık. Farklı kanallardan tüm iş ortaklarımız için güçlü iletişim ve katılımı içeren bir kampanya yürüttük. Tüm çalışanlarımızın nasıl hissettiğini anlamak için periyodik olarak sürecin bir parçası olma ve duygu durumu konusunda ölçümler yaptık. Mart ortasından itibaren evden çalışma modeliyle birlikte, kısıtlandırılmış kat uygulamasına geçtik. Ofiste sadece tek katı acil durumlar için açık bıraktık, diğer katlarımızı temizlik uygulamasına müteakip kapattık. Çok az sayıda ofise gelmek durumunda kalan arkadaşlarımız için hijyen noktaları oluşturduk ve sabah işe gelişlerde ateş ölçümüne başladık. Havalandırma kanalları da dahil olmak üzere tüm sistemde derin temizlik yaptık. Yemekhanede tek kullanımlık paketlere geçilmesini sağladık. Fiziksel, zihinsel ve duygusal sağlıklarını yönetmeleri için çalışanlarımıza destek sağladık. Yeni bir öğrenme platformu sunarak sanal çalışma ve esneklik için öğrenme yolları sağladık. İş ortaklarımız için farklı kanallar üzerinden katılımcı olabilecekleri faaliyetler sunduk. Bununla birlikte tüm tesislerimizde önleyici ve koruyucu tedbirleri güçlendirdik. Fabrikalarımızda ise; sağlıktan hijyen ve dezenfektasyona, sosyal mesafeden atıkların toplanması ve uzaklaştırılmasına, yemekhaneden ulaşıma kadar pek çok alanda yeni düzenlemelere gittik. Ön cephe çalışanlarımız için kişisel koruyucu donanımları sağladık. Çalışanlarımızı ve ailelerini korumak için işte ve evde yapmaları gerekenleri pekiştirmek için bütünsel iletişim kampanyası yürüttük. Kontrollü sosyal hayata geçişle birlikte, öncelikle iş ortamının yeni normale göre hijyen, güvenlik ve iş sağlığı standartlarına uyumunu sağladık. Covid kapsamında Mart ayı basından itibaren 3. Çeyrek dahil 2.8 milyon dolar civarında bir maliyeti üstlendik, 4. çeyrek boyunca da gereken tüm önlemler alınmaya aynen devam edecek. Buna ek ülkemize 12 milyon TL değerinde, Yemek Ver, Umut Ver kampanyamız eşliğinde yiyecek ve hijyen malzemesi paketlerini de Haziran ilk yarısına dek ailelerle paylaştık”
 
Pandemi döneminde atıştırmalıklar revaçta
Pandemi döneminde birçok sektörde tüketim alışkanlıklarının da değiştiğini kaydeden Ece Aksel; “Pandemide ilk dalga ile birlikte perakendede bakkalların bir kısmı kapanırken, yönelimin hem çeşitlilik hem stok alışverişi yapılması nedeniyle zincir marketlere yöneldiğini gördük. Eve sipariş ve on-line kanallara doğru önemli ciddi bir kayma olduğuna şahit olduk. Tüketilen ürün miktarında bu dönem ile birlikte insanların stok yapma eğiliminin de etkisiyle bir artış oldu. Ürün özelinde çoklu alımlar ve büyük boy ürünlerin alımı belirgin şekilde arttı. Cips özelinde daha çok büyük paketlere ve çoklu paketlere; gazlı içecekler ve buzlu çaylarda ise daha büyük boylara geçiş var. Hem daha sık hem tek seferde daha fazla miktarda satın alımlar olduğunu gözlemliyoruz. Biz de PepsiCo olarak özellikle pandeminin ilk iki aylık döneminde atıştırmalıklarda, özellikle cips kategorisinde çift haneli artışlar gördük. Kategorilerimizde sepet başına harcama % 30’dan fazla büyüdü. Kontrollü sosyal yaşamla birlikte ev dışı tüketimin de artacağını öngörüyoruz. 1 Haziran sonrasında restoran, kafe tarafındaki irtibat noktalarımızın %99’u açılmış durumda. Fakat eğlence ve dinlenme kategorisinde açık nokta oranımız düşük seyrediyor. IPSOS’un yiyecek içecek sektörüne yönelik raporunda kontrollü sosyal yaşam öncesi dönemde, %70’e varan daralmanın yaz dönemi ile birlikte gerçekleşmesi beklenen toparlanmanın katkısıyla gerileyeceği ve sektörün 2020’yi’lik bir daralma ile kapatacağı öngörülüyor. Bununla birlikte pandemi ile birlikte giderek artan online alışveriş eğiliminin büyük bir oranda devam edeceğini görülüyor. Yaptığımız araştırmalar market alışverişini online yapanların %53’ünün 2021 yılında da muhtemelen buna devam edeceklerini gösteriyor. Elimizdeki veriler online market alışverişi yapanların %25’inin bu kanalı kullanmaya yeni başladıklarını veya uzun bir aradan sonra geri döndüklerini ortaya koyuyor” şeklinde konuştu. İhracatlarının da tam gaz devam ettiğini ileten Aksel, atıştırmalık pazarında yıllık yaklaşık 9 bin ton ürünü Polonya, Litvanya, Sırbistan, Yunanistan, Romanya, Rusya, Kazakistan, Gürcistan, Azerbaycan, Katar ve Israil gibi ülkelere, içecek tarafında ise 1 milyon kasa koli ürünün başta Avrupa ülkeleri olmak üzere pek çok ülkeye ihraç ettiklerini belirtti.
 
“Ürettiğimiz patateslerin kabuklarından enerji ve gübre elde ediyoruz”
Sürdürülebilirlik yaklaşımlarını temel olarak; Çevresel Etki, Tarıma yönelik faaliyetleri ve Toplumsal sürdürülebilirlik başlıklarında yönettiklerini söyleyen Ece Aksel; PepsiCo’nun aynı zamanda dünyanın en büyük tarım işletmelerinden biri olduğunu ifade etti. Bu sürecin gıda konusunda yaptıkları yatırımların ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini dile getiren Ece Aksel sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir tarım işletmesi olarak Türkiye’de toplam 10 bin hektar üzerinde patates, mısır ve mısır irmiği üretiminin yapılmasını sağlıyoruz. PepsiCo Türkiye olarak hali hazırda Türkiye’nin 20 şehrinde, 4.000 hektar alanda yüzlerce çiftçiyle sözleşmeli tarım uygulaması çerçevesinde, ülkemizin cipslik patates üretiminin %60’ını gerçekleştiriyoruz. Bununla birlikte sözleşmeli tarım kapsamında ayni avans yöntemiyle çiftçilerimizin; tohum, gübre ve bitki koruma ilaçları gibi maliyetlerini önceden karşılıyor, patates deposu yapmak isteyen girişimci çiftçilerimize de know how desteği veriyoruz. PepsiCo Türkiye bünyesindeki ziraat mühendislerimiz ülkenin dört bir tarafındaki tarlalara düzenli ziyaretler gerçekleştirerek, bizimle birlikte çalışan çiftçilere daha az su ile sulama teknolojilerinden, uygun tohum ve gübre kullanımına kadar birçok alanda düzenli olarak danışmanlık hizmeti veriyor. Ayrıca her yıl tekrarlanan “Tarım Akademisi” eğitimleri ile çiftçileri dünyanın en son gelişmeleri ile buluşturuyoruz. Tüm bunlarla birlikte dünyanın 1 numaralı meyve suyu markası Tropicana ile Türk meyveciliğinin gelişimini destekliyor, yerel meyvelerin korunması ve daha kaliteli meyvelerin üretiminin sağlanması hedefine katkı sağlıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi (BÜYEM) işbirliği ile başlattığımız “Tropicana Bahçe Okulları Programı” ile 7 bölgedeki 7 ilde bu bahçe okulları projemizi uyguladık. Bu proje kapsamında bugüne kadar 1000 çiftçiye ulaşılıp binlerce yeni fidan dağıtımı gerçekleştirildi. Sürdürebilir gıda üretimi için tarımda teknoloji uygulamalarının kritik bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu hem verimi artıran hem de çevresel etkiyi azaltıcı sonuçları olan önemli bir konu. PepsiCo olarak bu kapsamda; Cambridge Üniversitesi ile ortak olarak i-Crop adını verdiğimiz bir uygulama geliştirdik. i-Crop; tarlalara yerleştirilen sensörler aracılığı ile nem bilgisini alarak sulama optimizasyonunu yapabiliyor ve aynı zamanda erken uyarı sistemi ve meteorolojik veriler gibi önemli destekler sunabiliyor. iCrop’u da Türkiye’de birkaç sene önce kullanmaya başladık ve test alanlarında %5 ila 10 arasında su verimliliğine ulaştık. 2010 yılından bu yana sulama verimliliği adına farklı teknolojik cihazlar ve teknikler ile toplam 13 milyon ton su tasarrufu yaptık. Kilogram başına 10 litre tasarruf edildi. Yani toplamda, 5200 olimpik havuzu dolduracak kadar suyu tasarruf ettik diyebiliriz. PepsiCo Yiyecek Genel Müdürü olduğum dönemde başlattığımız Naturalis projesi ile döngüsel ekonominin en güzel örneklerinden birini sunuyoruz. Naturalis projemiz ile çevre konusunda ikili etkiye sahip çok önemli bir misyonu yerine getiriyoruz. Bu projeyle; üretim sırasında oluşan patates kabukları, mısır, nişasta ve bitkisel yağlardan oluşan organik atıkları toplayarak fabrikalarımızdaki organik atık tesisinde enerji üretiminde değerlendiriyoruz. 2007 yılında hayata geçirdiğimiz TÜBİTAK Teşvikli Anaerobik Çürütme projesi sayesinde Tarsus Fabrikamızın enerjisinin yüzde 45’i Kocaeli fabrikamızın enerji ihtiyacının yüzde 30’unu bu yolla elde ediyoruz. Tüm enerji üretiminden sonra kalan atıktan organomineral gübre elde edip patates üretimi için tarlalara sevk ediyoruz. 3. Taraf işbirlikleri ile yaptığımız bu gübre o kadar özel bir gübre ki organo mineral gübre olarak gübre piyasasını bile etkilediğimizi söyleyebilirim. Naturalis ile gübre üretiminde kullanılan kimyasalı yüzde 40 oranında azaltarak, toprağa karışacak kimyasal miktarını minimuma indiriyoruz. “Sıfır atık” hedefine ulaşarak, işlemden kaynaklı CO2 salınımı da yüzde 11,5 oranında azaltıyoruz. Sunduğumuz bu iyi örneklerle PepsiCo ekosistemi içerisinde İngiltere başta olmak farklı ülkelerdeki şirketlerimize üzere know how ihraç ediyoruz. Önümüzdeki dönemde PepsiCo’nun sürdürülebilirlikle ilgili güçlü global hedeflerine Naturalis gibi iyi örnekler sunarak ciddi katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bu pandemi döneminde çiftçilerimizin yanında olmaya devam ettik. Sahada bulunan ziraat mühendislerimizin verdiği fiili desteğin yanında, dijitalleşmeye ağırlık vererek tüm tedarikçilerimiz ile yapmaya başladığımız görüntülü görüşme ve toplantılar ile tarımsal faaliyetlerimizi canlı olarak izlemeye, agronomik uygulamalarının eksiksiz zamanında yapılmasını takip etmeye başladık. Üreticilerimize bu süreçte nasıl destek olabileceğimiz değerlendirmek için karşılıklı görüşmeler yaptık.“
 
Türkiye’deki altı fabrikasında Sıfır Atık ile faaliyetlerini sürdürüyor
PepsiCo’nun global sürdürülebilirlik yol haritasına paralel olarak PepsiCo Türkiye’nin de sürdürülebilir bir gıda sisteminin oluşturulmasını desteklemek amacıyla çalışmalarına devam ettiğini belirten Ece Aksel, “Pandemi döneminde de bu stratejik çalışmalarımızı ara vermeksizin sürdürdük. Bugün PepsiCo’nun Türkiye’deki 6 fabrikasının hepsi sıfır atık olarak faaliyet gösteriyor ve bu hedefe Avrupa bölgesinde en hızlı ulaşan iş birimlerinden biriyiz. Önemli yol kat edilen diğer bir alan ise karbon salımını azaltılması. Bu çerçevede doğrudan operasyonlarımızda yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı hedefliyoruz. Elektrik tüketimimizin; Suadiye fabrikasında %75; Tarsus fabrikasında ise %50’ye varan bölümünü biyogaz ve solar enerjiden elde ediliyor. Bu konuda yatırımlarımız devam ediyor. Manisa fabrikamızda da solar enerji yatırımlarımızın birinci fazını tamamladık. Manisa fabrikamızda solar enerjiye ilave olarak bu yıl açılacak biyogaz üretim tesisi ile kullanılacak elektriğin yüzde 30’unu fabrikanın organik atıklarından elde edeceğiz. Suadiye, Manisa ve Tarsus fabrikalarımızdaki solar yatırımlarımızla yıllık ortalama 2.120 megawatt saat elektrik üretiyoruz. Bu sayede yaklaşık 1.425 evin elektriğine karşılık gelen 8.900 ton karbon emisyonunu azaltıyoruz. Gelecekte elektrikli araç filolarından tutun da yenilenebilir enerji kullanımının daha da artırılmasına kadar birçok uygulamayı adım adım hayata geçirerek, global olarak 0 yenilebilir enerji hedefine daha güçlü katkı sağlamayı hedefliyoruz. Çevresel olarak tarımda kullanılan su ve gübreyi optimize ediyoruz. Birim başına düşük basınçlı sulama sistemlerine geçerek 2010 yılından beri su tüketimimizi %50 azalttık. Kendi ürettiğimiz gübremiz olan Naturalis’le kimyasal kullanımımızı %50’ye varan oranda azaltıyoruz. Kaynak kullanımını azaltırken, verimi artıyoruz” dedi.
 
“GAP- Cheetos Gelişim Merkezleri ile dokuz ilde toplam 250 bin çocuğa ulaştık”
PepsiCo Türkiye’nin sürdürülebilirlik çalışmalarının en önemli unsurlarından birini de toplumsal yatırımların oluşturduğunu belirten Ece Aksel, “Geleceğimizin çocuklarımızda olduğunun bilinci ile dezavantajlı bölgeleri kendimize hedef olarak seçtik. GAP idaresi ile 17 yıldır ortak çalışmalar gerçekleştiriyoruz. PepsiCo’nun PepsiCo Vakfı aracılığıyla 2025’e kadar en az 12,5 milyon kadın ve kız çocuğunun faydalanacağı girişimlere yatırım yapma taahhüde katkıda bulunmak için çalışıyoruz. Bu kapsamda, T.C. GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı işbirliği ile hayata geçirdiğimiz “GAP-Cheetos Çocuk Gelişim Merkezleri” ile eğitimde fırsat eşitliğinde bölgeler arası farklılıkları azaltmak için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. 2003 yılında başlattığımız projemizle Güneydoğu Anadolu’nun 9 şehrinde 13 adet GAP-Cheetos Çocuk Gelişim Merkezimizde 250.000’den fazla çocuğa ulaştık. Çalışanlarımızın gönüllü olarak topladığı bağışlarla 10 yıldır devam ettirdiğimiz “Kızlarımız Okuyor” projesini bu yıl “Kızlarımız Okuyor, Işık Saçıyor” adıyla yenileyerek başarılı kız öğrencilere verdiğimiz desteği genişletiştik. 100’e yakın genç kızımıza destek olduğumuz bu projemiz ile Şubat 2020’de PepsiCo Avrupa, Nisan 2020’de PepsiCo Global tarafından ödüllendirildi. Kadınların iş hayatına katılımını ve kadın istihdamını teşvik etmeyi sürdürüyoruz. PepsiCo Türkiye olarak üst yönetim tarafında kadın çalışan oranımız yüzde 58’i buluyor. Bunu sürdürülebilir kılacak, alttan yetişen ekiplerde kadınları içerde tutabilecek ve geliştirebilecek projelere devam edeceğiz” dedi.
 
“Türkiye, PepsiCo Avrupa ülkeleri içerisinde e-ticarette en hızlı büyüyen ülke”
PepsiCo Türkiye’nin yatırım ajandasında yer alan en önemli konulardan birinin dijitalleşme olduğunu ve pandemi süreciyle birlikte dijitalleşmenin tüm şirketler için daha fazla önem kazanacağını ifade eden Ece Aksel, özellikle e – ticaret ve dijital uygulamaların çok daha fazla ön plana çıkacağını söyledi. PepsiCo Türkiye’nin 2019 yılına kıyasla e-ticarette yüzde 400 büyüme gerçekleştirdiğini ifade eden Ece Aksel; “2018’de başlattığımız e-ticaret ile ilgili çalışmalarımızda daha çevik olmak adına e-ticaret yetkinliklerimizi geliştirmek üzere önemli yatırımlar yapıyoruz. Bu yetkinliklerimiz pandemi sırasında ciddi şekilde sınavdan geçti aslında. PepsiCo olarak 2018’de başlattığımız e-ticaret ile ilgili çalışmalarımızdan çok olumlu sonuçlar alıyoruz. 2019’a kıyasla bu kanalda büyümeler %400’lerde seyrediyor. E ticaret tarafından değerlendirilirse, Türkiye operasyonu, PepsiCo Avrupa bölgesinde en hızlı büyüyen ülke. Hızlı teslimat sayesinde e-ticaret siparişlerimizin %80 kadarını 15 dakika içinde tüketicimize ulaştırıyoruz. Kârlı ve sürdürülebilir bir strateji ile tüm kanallar içindeki en hızlı büyümenin e-ticaretten geldiğini söyleyebilirim. Bu alandaki yatırımlarımızı arttırırken, ekibi de büyütecek şekilde bu kanala özel çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
 
“Türkiye’deki dijital uygulamalarımızla diğer PepsiCo ülkelerine örnek oluyoruz”
Yaşanan koronavirüs sürecinin, teknoloji, inovasyon ve dijitalleşmenin ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu herkese bir kez daha gösterdiğini belirten Ece Aksel, dijitalleşmeye uzun süredir ciddi yatırım yaptıklarını bu süreçte de bunun ciddi avantajlarını gördüklerini söyleyerek; “Dijitalleşmeyi kullanarak “A’dan Z’ye tüm operasyonlarımızı daha verimli ve etkin hale getirecek adımları her geçen gün güçlendiriyoruz. Dükkan Senin, Kazandirio ve PepSell Mobile gibi bir çok yenilikçi uygulamamız ile dijitalleşmeyi sahaya da taşıyoruz. Dükkan senin ile 10 Bin bakkalın yanında olarak globalde de örnek gösterildik. KazandıRio ile 6 milyon kullanıcıyı aştık. Dijitalleşmenin ve yenilikçiliğin bu denli önemli olduğu bu dönemde tamamen Türkiye operasyonu olarak geliştirdiğimiz bu ürün/projeleri başka ülkelere ihraç etmenin mutluluğu ve gururunu yaşıyoruz.Önümüzdeki dönemde de özellikle e-ticaret, dijitalleşme gibi teknoloji yatırımlarına odaklanmaya devam edeceğiz. Bu bağlamda müşteri sadakat platformumuz olan Dükkan Senin ve tüketici promosyon uygulamamız KazandıRio’ya yatırım yapmayı sürdüreceğiz. Satış ekibimizin de dijitalleşmesi adına bu yıl başlattığımız Field Mobility yatırımlarımızı da hız kesmeden devam ettireceğiz. Türkiye olarak, PepsiCo Avrupa ülkeleri arasında dijital uygulamalarda öncü olma hedefi doğrultusunda bu konudaki çalışmalarımızı geliştirmeyi sürdüreceğiz” dedi.