Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Yeşil Mutabakat, Türk gıda ihracatçılarına yeni fırsatlar sunacak

Avrupa Birliği, 2050 yılında karbon salınımını sıfırlama hedefiyle, 11 Aralık 2019 yılında Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’nı açıklamıştı. Türkiye’de en büyük ticaret ve yatırım ortağı AB’nin attığı adımlara uyum sağlamak için “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”nı hayata geçirdi. Peki başlayan bu yeni süreç Türk gıda sektörüne nasıl yansıyacak, bu çerçevede üreticilerin neler yapmaları gerekecek. Bu önemli konuyu Sürdürülebilirlik Akademisi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sungur Bursa ile konuştuk. 
 
Röportaj: Özgür Çilek / Gıda Teknolojisi Dergisi




Tarımda sürdürülebilirlikSayın Bursa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan "Yeşil Mutabakat Eylem Planı"na ilişkin genelgeyi geçtiğimiz Temmuz ayı içinde yayımlayarak, eylem planının uygulanmasını takip etmek üzere "Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu" oluşturulduğunu duyurdu. Öncelikle bu gelişme hakkında değerlendirmelerinizi ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın önemini bizimle paylaşır mısınız? 
Ülkemizin uluslararası ilişkiler açısından en önemli muhatapları içinde yer alan ve ayrıca ihracatımızın kabaca yarısını, ithalatımızın da üçte birini yaptığımız Avrupa Birliği’ndeki her önemli gelişme bizi elbette çok yakından etkilemektedir. Kaldı ki Avrupa Yeşil Mutabakatı, 2050’ye kadarki 30 yıllık dönemde Avrupa Birliği’nin ekonomik kalkınmasını doğal kaynak kullanımından ayrıştırmayı ve o tarihe kadar net “0” sera gazı emisyonu hedefleyerek hem Birlik üyeleri için hem de Birlik ile ticari, ekonomik, finansal, diplomatik ilişkileri olan ülkeler için pek çok kısıt ve  değişikliği zorunlu kılacaktır. Cumhurbaşkanlığı tarafından ‘Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu‘ kurulmasını ve bu grubun çalışmalarına dayalı olarak Ticaret Bakanlığı tarafından ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı’ hazırlanmasını çok yerinde ve olumlu bir adım olarak görüyorum.
 
“Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu önemli bir rol üstlenecek”
Yeşil Mutabakat Türk ihracatçılarına hangi yükümlülükleri ve avantajları getirecek? Biraz yol haritası hakkında bilgi verebilir misiniz? 
AB ülkelerine ihracat yapan firmalarımız için öncelikli koşul, her şartta rekebetçiliğimizin korunması, geliştirilmesi ve ülkemizin başta 2023 hedefleri olmak üzere orta ve uzun vadeli stratejilerine uygun olarak mevcut pazarların korunması ve büyütülmesidir. Ancak bu amaçlara ulaşma çabalarının hedef ülkelerin strateji ve hedeflerine uyum olmadan başarı kazanması mümkün değildir. İhracatçılarımızın teker teker hammadde alım, tedarik, kaynak kullanımı, malzeme, üretim süreci ve teknolojileri, ambalajlama, etiketleme, nakliye , atık azaltma, geri kazanım ve döngüsel ekonomi kural ve standartlarını izlemelerini ve uyumlarını beklemek gerçekçi ve olası değildir. Devletimizin bu çabaları koordine etmesi, kolaylaştırması, desteklemesi ve denetlemesi asli görevleri arasındadır. Bu görüşler ışığında  kurulmuş olan Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu’nu çok değerli buluyorum.
 
Murat Sungur Bursa“Yeni ve büyüyen pazarlar kazanabiliriz”
Avrupa Birliği ülkeleri Yeşil Mutabakatın devreye girmesiyle birlikte şirketlerden üretim sırasında yaptığı karbon salımını belgelemesini isteyecek. Şayet şirketler karbon salımı yüksek ürünler getiriyorsa sınırda ek vergi ile yükümlendirecek. Söz konusu bu karbon vergisinin oranı tam olarak nedir, Türk şirketlerinden ne zaman alınmaya başlanacak? Karbon vergisi Türkiye’den AB’ye ihracat yapan firmaları olumsuz etkiler mi?
Karbon salınımı bundan sonra her üreticinin göz önüne aldığı, ayak izini hesapladığı bir konu olacak. Muhtemelen bu ayak izi hesaplamaları daha da genişletilerek ‘su ayak izi’ ve diğer doğal kaynak kullanımlarına ilişkin ayak izleri ayrı ayrı hesaplanıp şeffaf olarak paylaşılacak. ‘sınırda karbon düzenlemesi’ esasında AB iç pazarındaki üreticilerin yurt dışından ithalata karşı dezavantajlı konumlarını dengelemek için düşünülen bir mekanizma. Öncelikli olarak demir-çelik, çimento, aluminyum, elektrik ve gübre sektörlerinde uygulanacak. Doğal olarak bu geleneksel sektörlerde Türk sanayinin önemli yapısal reformlar yapması gerekecektir. Gıda sektöründe getirilecek olan benzer kısıtlamalar ve raporlama mükellefiyetlerinın doğru tedbirleri hızla alarak uygulamamız halinde, Türk gıda ihracatçısı için yeni fırsatlar doğuracağına inanmaktayım. Bırakınız olumsuzlukları, hızlı ve etkin olursak yeni ve büyüyen pazarlar kazanabiliriz.
 
“Doğru aksiyon almak çok önemli”
Türk gıda sanayi Avrupa Birliği ülkelerine yılda ne kadar ihracat gerçekleştiriyor? Yeşil Mutabakat’ın devreye girmesinin gıda ihracatına etkilerinin ne yönde olmasını bekliyorsunuz?
Ülkemizin gıda ve içecek sektörü 20 milyar dolar üstünde ihracatı ve 16 milyar dolar civarında ithalatı ile kendi kendine yeterli ve %20 üzerinde  cari fazla veren gözde bir sektördür. Zengin ve bakir toprak ve su kaynakları, doğal üretim imkanları ve zengin biyoçeşitliliği göz önüne alındığında, seçici dış pazarlar için çok cazip imkanlara sahiptir. AB ithalatına hangi kısıtlama gelirse gelsin Türk imalat sanayi ve ihracatçısı bu engelleri fırsata dönüştürebilecek imkan ve kabiliyetlere sahiptir. Bu konuda yegane kısıtımız hızlı ve doğru aksiyon almadır ancak bunun da kurulan ‘Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu’ sayesinde aşılacağını düşünüyorum.
 
Gıda ve tarım sektörünün ev ödevleri neler?
Bu aşamada gıda sektörünün AB ülkelerine yaptığı ihracatın devamı ve kârlılıklarının korunması dolayısıyla da yeni döneme adapte olabilmeleri için neler yapmaları gerekiyor? 
Bu noktada yapılması gerekenleri maddeler halinde sıralamak istiyorum:
 
              1- Kamunun AB’yi yakın izlemesi
              2- Kamusal düzenlemelerin hızla yapılması ( yasa,yönetmelik, tebliğ, sınırlama, izin)
              3- Değişen şartlara uyum için gerekli yatırımların teşvik edilmesi
              4- Toprak ve su kaynaklarının doğru kullanım şartlarının oluşturulması,
              5- Tohum, gübre, zirai mücadele ilaçlarının kullanılmasının sıkı denetlenmesi , bilinçli ve kısıtlı kullanımı,
              6- Hasat kayıplarının azaltılması,
              7- Sertifikalandırma
              8- Örtülü üretim, biyolojik mücadele, topraksız üretim teknolojilerinin yaygınlaşması,
              9- Tarım parsellerinin ekonomik ölçeklerde tutulması,
              10-Kooperatifçiliğin ve ortak üretim- ihracat örgütlenmelerinin teşviki,
              11-Pazara duyarlı ve uygun ürün desenlerinin oluşturulması
              12-Yeşil, organik ve katma değeri yüksek üretimin tercih edilmesi,
              13- Ambalaj ve etiketlemenin uyumlaştırılması
              14-Uygun nakliye koşullarının oluşturulması,,
              15-Gümrükleme ve ihracat işlemlerinin hızlandırılması ve etkinleştirilmesi
              16-Her seviyede ve alanda eğitim ve yönlendirme yapılması
              17-Karbon ayakizinin, su ayakizinin,enerji kullanımının izlenmesi,
              18-Her adımda bütünsel sürdürülebilirliğin esas alınması,
              19- Atık, artık ve kayıpların azaltılması,
              20-Döngüsel ekonominin esas alınması
 
Gıda sanayicilerinin Yeşil Mutabakat’a uyum sağlamalarında yaşanabilecek zorluklar neler olacak?
Büyük ölçekli sanayicilerimiz için önemli bir sorun yaşanacağını düşünmüyorum. Ancak küçük ölçekli sanayicilerimiz ve üreticilerimiz, ithalatçıların talepleriyle ilgili zamanında bilgi alma ve kendilerini uyumlaştırma sorunları yaşayacaktır.
 
“Gıda sanayimiz ihracatını artırabilir”
Yeşil Mutabakat’ın tam olarak uygulanması durumunda Türk gıda endüstrisinin üretim ve ihracat bakımından hangi seviyelere yükseleceğini öngörüyorsunuz?
Avrupa Yeşil Mutabakarı tam olarak uygulanırken eğer ülkemizde kurulan Yeşil Mutabakat Eylem Planı da tam olarak uygulamaya geçer ve etkin sonuçlar elde edilirse, Türk gıda endüstrisi için bugünkünden çok daha yüksek ihracat değerlerine ulaşmamız mümkün olacaktır.Avrupa Birliği çıtayı yükseltip yeni şartlar ve standartlar belirledikçe, ülkemizin coğrafi konumuyla birlikte toprak ve su kaynakları akılcı kullanıldıkça ülkemiz gıda sanayicisinin, çiftçisinin ve girişimcisinin önündeki fırsatlar artacaktır.
 
Karbon ayak izi en fazla olan gıdalar neler?
Gıda sanayinde üretilen ve ihracata konu olan ürünlerin karbon salınım oranları hakkında bilgi veren Murat Sungur Bursa, “Gıda ürünleri içinde en fazla karbon ayak izi kuzu eti, dana eti, peynir, çiftlik somonu gibi gıdalarda bulunuyor. Ayrıca rafine ürünler de aynı nedenle sorunlu. Ancak üretimi sırasındaki ayak izi düşük olan bazı bitkisel ürünlerin de dünyanın bir başka ucuna nakliyesinin yapılması durumunda karbon ayak izinin önemli ölçüde arttığını bilmemiz lazım.Öte yandan, akıllı üretim teknolojileriyle ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak aynı ürün için çok daha düşük karbon ve su ayak izlerine ulaşmak mümkün” dedi.