Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Türkiye küresel un ihracatında zirveyi bırakmıyor

Türkiye değirmencilik ürünleri sektörü 2019 yılında 1,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirirken, bunun 1,1 milyar dolarlık bölümünü un ihracatı oluşturuyor. Bu performansıyla Türkiye son yıllarda dünya un ihracatında birinci sırada yer alıyor. 
 




Un görseliDeğirmencilik ürünü sektörünün önemli kalemleri; buğday unu, irmik ve nişastalardır. Türkiye un ve unlu mamuller sektörünün en önemli ürünü olan buğday unu ihracatında 2009 yılından bu yana dünya birinciliğini devam ediyor. Değirmencilik ürünleri sektörünün ihracatı 2019 yılında bir önceki yıla göre %4 oranında artarak 1,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Değirmencilik ürünleri sektörünün en önemli kalemi olan buğday unu ihracatı söz konusu dönemde miktar bazında %2 azalışla 3,3 milyon ton ve değer bazında ise %4 oranında artışla 1,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye bu ihracat rakamlarıyla 6 yıldır dünyada un ihracat şampiyonluğunu kimseye bırakmıyor. 18 milyar TL büyüklüğe sahip Türkiye un sanayisi, 11,6 milyon tonluk dünya un ticaretinin yüzde 30’unu gerçekleştiriyor. Başka bir deyişle dünyaya satılan her 3 kg unun 1 kg’ını Türkiye satıyor. Ülkemizin dünyanın hemen hemen her yerine buğday unu sattığı düşünüldüğünde, en fazla ihracat yapılan ilk üç ülke Irak, Yemen ve Suriye oldu. Buğday ununda, Irak’a yönelik ihracatta oranında azalış yaşanırken, Yemen’e yönelik ihracatta 0 oranında artış oldu. Suriye’ye yönelik ihracatta ise değişim yaşanmadı.
 
Değirmencilik ürünleri sektöründen 7 milyar dolar ihracat
Orta Anadolu Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Uysallı, Ticaret Bakanlığı’nın hedef ülkeler olarak belirlediği pazarlara odaklandıklarını açıkladı. Hedef ülkelerin Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Çin Halk Cumhuriyeti, Etiyopya, Fas, Güney Afrika Cum., Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, Japonya, Kenya, Malezya, Meksika, Özbekistan, Rusya ve Şili olduğunu ifade eden Uysallı, “2019 yılında yaklaşık 7 milyar dolarla kapattığımız hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörünü 2020 sonunda 7,5 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Ülke genelinde üretimi yapılan buğdayın çok büyük üretici kitlesine sahip bulunması ve nüfusun çoğunluğu için temel gıda maddesi olması nedeniyle oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Nihat Uysallı, “Ülkemizde kişi başına yıllık 250 kg buğday tüketilmektedir. Türkiye buğday unu sektörü, yüksek üretim kapasitesiyle dünya un ihracatında lider konumdadır. Türkiye’de bulunan 1.200 buğday unu fabrikasının yarısından fazlası üretim faaliyetinde bulunmaktadır. Yıllık üretim kapasitesinin 30 milyon ton olduğu tahmin edilen un sanayinde ortalama kapasite kullanımı %45 civarındadır” diye konuştu. Dünyada sağlıklı beslenme bilinci yükseldiğini, unlu mamuller ve hatta hububat sektörünün tamamında da bu trende uygun, nitelikli, yüksek teknoloji ürünlerinin tercih edildiğini anlatan Uysallı, “Bu bağlamda sektörün öncü firmaları kendi ürünlerinde inovasyon uygulayarak hem iç piyasada hem de dış pazarlarda bu tarz ürünleri piyasaya sürüyorlar” ifadesini kullandı.
 
Sektörde ham madde sorununun yaşandığını, özellikle de tarım alanı darlığı düşünüldüğünde bu sorun kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekleyen Nihat Uysallı, “Ü reticimiz, yağlı tohumlar ithalatına çok yüksek bedeller ödüyor. Maalesef yeterli miktarda ve kalitede buğday üretimi de sağlanamıyor. Bunun için öncelikle tohum ve sertifikasyon problemlerinin aşılması şart” dedi. Dünya nüfus artışı düşünüldüğünde kaliteli gıdayı üretme konusunda Türkiye’nin büyük fırsatları olduğuna vurgu yapan Uysallı şöyle devam etti: “Tarım potansiyeli yüksek, tarihsel avantajı olan, stratejik bir ülkeyiz.  Sorunlarımızı aşabilirsek 10 yıl içinde dünyanın en büyük gıda tedarikçisi haline gelebiliriz. Bu potansiyelle 10 yıl içinde hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatımızın 10-12 milyar dolar bandına ulaşması mümkün.”
 
Türkiye makarna üretiminde ilk üçte
Türkiye makarna  üretim ve ticaretinde dünyada söz sahibi olan ülkelerin başında geliyor. Üretim olarak İtalya ve ABD’den sonra dünyada en büyük 3. üretici konumunda bulunan Türkiye, ticaret boyutunda ise İtalya’dan sonra en büyük ihracatçı olarak dikkat çekiyor. Sektörümüzde yaklaşık 24 üretici firma faaliyet gösteriyor ve bu firmalar toplamda 2,8 milyon tonluk bir kurulu kapasiteye sahip. İhracat ve iç tüketim birlikte düşünüldüğünde yaklaşık yıllık makarna üretimi 2 milyon tona yaklaşıyor. Yine ihracat ve iç pazar birlikte değerlendirildiğnde yaklaşık 1,4 milyar dolarlık bir pazar büyüklüğü söz konusu. Türkiye’de makarna tüketimi yıllardır istenilen düzeyde değil. 2018 yılı itibariyle ülkemizdeki Suriyeli mülteciler de dikkate alındığında resmi rakamlar kişi başı yıllık tüketimin 6,7 kg olduğunu gösteriyor. Bu rakam 2017 yılında 7,3 kg idi. Oysa International Pasta Organization (IPO) verilerine göre İtalya 23,5 kg kişi başına tüketimle ilk sırada yer alıyor. Öte yandan Türkiye makarna sektörü 2019 yılında 155 ülkeye miktar olarak 1,272 milyon ton, değer olarak ise 607,1 milyon dolar makarna ihracatı gerçekleştirdi. Bir önceki yıla göre baktığımızda 2019 yılında ihracatın miktar bazında %5,5, değer bazında ise %9,9 oranında arttığı görülüyor.  İhracatta %60’ın üzerinde bir oranla Afrika pazarı öne çıkıyor. 
 
Nihat Uysallı: "Durum buğdayı fiyatları yüksek seviyelerde"
Geçtiğimiz yıl durum buğdayı fiyatlarındaki aşırı yükselmenin makarna ihracatçılarını olumsuz etkilediği yönünde haberler medyaya yansımıştı. Aynı zamanda Makarna Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (MÜSAD) Yönetim Kurulu Başkanlığını da yapan Nihat Uysallı, geçtiğimiz yıl durum buğdayı rekoltesinin düşük olduğunu, bunda iklim şartlarının yanı sıra ekim alanlarındaki daralmanın durum buğdayı üretimini olumsuz etkilediğini söyledi. Buna ek olarak döviz kurlarındaki hareketlilik ve rekolteden dolayı Türkiye’nin dünya pazarında ciddi alıcı olmasının durum buğdayı fiyatlarının yüksek seyretmesine sebep olduğunu anlatan Uysallı, “2018 yılında 1.200 TL/ton civarında durum buğdayı alınabiliyorken bu yıl hasattan önce TMO 1.475 TL/ton fiyat açıkladı. Ancak hasadın başlamasıyla bu fiyat piyasada 1.800 TL, hatta 2.000 TL civarlarına kadar yükseldi. Şu anda piyasada yüksek fiyatlar devam ediyor. TMO’nun ithal makarnalık buğdayda 1.825 TL/ton fiyatı mevcut. Yurt dışında ise fiyatlar 300 dolar/tonun üzerine çıkmış durumda” ödiye konuştu
 
Eren Günhan Ulusoy: “Un sanayinde en önemli sorun üretim kapasitesindeki fazlalık”
2018 yılı ikinci yarısında dövizde yaşanan dalgalanmanın ardından Türkiye un sektörü çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı. Geçtiğimiz Ağustos ayında özellikle eşdeğer eşya kullanımı kaldırıldı. 5 Eylül tarihinde de dahilde işleme rejimi dışında ihracat geçici olarak durduruldu. Bu durum, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarı olan Irak’ta rekabet gücünü azaltırken, satışlarda da düşüşe sebep olmuştu. Haziran ayında Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemeyle yerli buğdayın ihraç edilecek mamul madde bünyesinde kullanımının önü tekrar açılmış oldu. Kur dalgalanmaları nedeniyle ithalat ve ihracatın yoğun ve hızlı gerçekleştiği un sektöründe sanayici de bazı sıkıntılar yaşıyor. 
 
Sektörde atıl kapasite sorunu devam ederken, sektörün şu anki en bariz sorununun üretim kapasitesindeki fazlalık olduğunu belirten Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, “Sektörümüz mevcutta %50’lik oranla çalışmaktadır. Yani ürettiğimiz unun aslında iki katını daha üretebilecek imkana sahip kurulu kapasitemiz bulunmaktadır. Birkaç yıl öncesine kadar bu oran %40-45 seviyelerindeyken, son yıllarda sektörde yaşanan konsolidasyon ile beraber kapasite fazlamız belli bir ölçüde azalma gösterdi. Bu sürecin devam etmesiyle önümüzdeki 5-10 yıllık dilimde kapasite kullanım oranının %60’lara kadar yükselmesini öngörüyoruz. Ayrıca vade ve tahsilat konularında sanayicimiz sorunlar yaşıyor” dedi.
 
Türkiye’nin en fazla un tüketen ülkelerden biri olduğunu kaydeden Ulusoy, unun; ekmek, bisküvi, makarna, dondurulmuş ürünler gibi birçok gıdanın ana maddesi olduğunu anımsatarak, “Türkiye’de ekmek tüketimiyle un tüketimi doğru orantıdayken Avrupa ülkelerinde un tüketimi grafiğinde bir düşüş olsa da dondurulmuş ve hazır gıda tüketiminde artış gözlemlenmektedir” ifadelerini kullandı.