Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Analizde farklılaşmaya odaklanan Nanolab müşteri gamını ikiye katlayacak

İlk numunesini Aralık 2011’de kabul eden Nanolab Gıda, Yem, Su, Analiz ve Kontrol Laboratuvarı, 2014 itibariyle analiz kapsamını ve müşteri portföyünü genişletmeyi hedefliyor. Çalışmalarını ve hedeflerini Gıda Teknolojisi’ne anlatan Laboratuvarın Müdürü Gökçe Gürsoy, son yıllarda gıda mevzuatında meydana gelen değişikliklerle beraber laboratuvarların çalışmalarının sağlam bir hukuki zemine oturduğunu belirtiyor. 




gokce_gursoy_nanolabNanolab Laboratuvar Hizmetleri’nin tarihçesi, gelişim süreci ve faaliyet alanları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Laboratuvarımız kuruluş faaliyetine 2011 yılının haziran ayında başlayıp Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan gerekli izinleri aldıktan sonra aralık ayında ilk numunesini kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren hızlı bir büyüme sürecine giren laboratuvarımız, önce 2012’de TÜRKAK tarafından TS EN ISO/IEC 17025 standardına göre akredite edilmiş, aynı yılın kasım ayında Edirne’de ikinci şubesini açarak hizmet ağını genişletmiştir. Bugün Nanolab olarak her biri alanında uzman 35 kişiden oluşan teknik ekibimiz ve en son teknoloji ürünü donanımlarımızla GDO, pestisit, mikotoksin ve mikrobiyoloji gibi konularda çoğu akredite 300’ün üzerinde analiz ile tüm ürün gruplarında müşterilerimize hizmet vermekteyiz. 
 
Laboratuvarımızın organizasyonundan kısaca bahsedecek olursak; öncelikle biz iki kata yayılmış 1500 metrekarelik kullanım alanına sahip çalışma ortamında kimyasal, fiziksel, mikrobiyoloji, moleküler biyoloji ve enstrümantal analiz birimleri olmak üzere 5 ana birimimizle Beylikdüzü‘nde hizmet veriyoruz vermekteyiz. Analizlerini yaptığımız ürünler arasında tüm gıda/yem hammaddeleri, yarı mamul ve bitmiş ürünler, yüzey örnekleri ve su numunelerini sayabiliriz. Bu ürünlerde başta Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği olmak üzere buna bağlı diğer yönetmelik, tebliğ ve standartlarda belirtilen analizleri büyük bir hassasiyetle gerçekleştirmekteyiz. Bu analizleri, birçoğunda akredite olduğumuz mikrobiyolojik, parametrelerden pestisit, kalıntı, analizlerine, tatlandırıcı ve koruyucu gibi katkı analizlerinden, GDO, analizine, etiket bilgisi analizlerinden mikotoksin analizlerine kadar olmak üzere çok geniş bir spektrumda adlandırabiliriz. Nanolab yeniliklere açık yaklaşımı, bilgi-birikimi ve altyapımızla altyapısıyla müşteri taleplerinin çok büyük bir bölümünü karşılıyoruz. Karşılamaktayız.
 
MÜŞTERİ SAYIMIZ 300 CİVARINDA 
Gıda ve içecek sanayinde kaç firmaya çözüm sunuyorsunuz? Hizmet verdiğiniz firmalar arasında kimler var?
Şu an portföyümüzde bulunan 300’e yakın müşterimiz ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalıştığımız firmaların çoğunluğunu gıda ve yem alanında faaliyet gösteren orta ve büyük ölçekli fabrikalar, AVM’ler ve marketler oluşturmakla birlikte,oluşturuyor. Bununla birlikte, daha küçük ölçekli catering firmaları, üretim tesisleri, yemekhaneler ve kafe/restoran tarzı yerler de yine müşteri portföyümüzde yer alıyor. Sektörel olarak bakıldığında et, süt, şekerleme/çikolata ve hazır yemek üretimi yapan firmaların ağırlıklı olarak müşteri grubumuzu oluşturdukları görülmektedir.
 
Analizin yanı sıra portföyünüzde yer alan denetim ve gözetim hizmetleri kapsamında gıda sektörüyle yaptığınız çalışmaları anlatır mısınız?
Gıda üretimi ve/veya üreten, bunların satışını yapan her türlü işletmeye verdiğimiz önemli çözümlerden biri de gözetim ve denetim hizmetleridir. Gıda güvenliği açısından gıda üretiminin planlanma aşamasından tüketildiği son ana kadar geçen sürede uygulanan her bir prosesin kontrol altında tutulması gerekir. Yapılan bu proses kontrollerinin ne kadar sağlıklı uygulandığının denetlenmesi de son derece önemlidir. Burada müşterimiz adına verdiğimiz denetim hizmeti kapsamında vizüel kontroller başta olmak üzere personel, yüzey, ekipman ve hava kontrolleri ile yerinden alınan son ürün analizlerinin yapılmasını ve tüm bulguların raporlandırılmasını sayabiliriz.
 
Ancak verdiğimiz hizmet salt bir sadece denetim ya da gözetim hizmeti değil aynı zamanda bir farkındalık oluşturma çabasıdır. Örneğin sıcaklık kontrolü yapılması gereken bir proses için yalnızca “kontrol yapılıyor mu?” sorusu yetersiz kalmakta, “acaba sıcaklık kontrolü doğru yapılıyor mu?”, ya da “termometrenin kalibrasyonu doğru yapılmış mı? gibi soruların da sorulması gerekmektedir gerekir. Biz, sorduğumuz bu sorularla sadece prosesin değil, proses kontrolünün de denetlenmesini sağlamış oluyoruz. Arzu eden müşterilerimizin tedarikçi denetimlerini de yaparak daha geniş kapsamlı bir güvenlik ağı oluşturmalarına olanak sağlıyoruz.
 
MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ ANALİZ KALİTESİNİ ARTIRDI 
Son yıllarda gıda güvenilirliği noktasında yasalarda yapılan değişiklikler laboratuvarların çalışmalarını ne yönde etkiliyor? 
Aslında olaya laboratuvarlar ve onların müşterileri açısından olmak üzere iki farklı bakış açısıyla yaklaşmak gerekir diye düşünüyoruz. Öncelikle 2010 yılında Avrupa Birliği’ne uyum süreci çerçevesinde hazırlanan 5996 sayılı kanunun ve ilerleyen dönemlerde ilgili kanun uyarınca yayınlanan diğer mevzuatın yürürlüğe girmesiyle başta gıda üreticileri olmak üzere, gıda ürünlerinin ithalat-ihracatıyla uğraşanlar kurumlar, perakendeciler ve/veya analiz hizmeti veren laboratuvarlar gibi gıda alanında faaliyet gösteren tüm paydaşları etkileyen yeni bir dönem başladı. Bu yeni dönem, doğal olarak laboratuvarların da birçok yönden etkilenmesine neden oldu. Yeni kanun ve kanuna paralel olarak çıkartılan laboratuvarlar yönetmeliği ile beraber laboratuvarların faaliyetleri sağlam, bir hukuki zemin üzerine oturtulmuş oldu. Böylece özel laboratuvarların diğer kamu laboratuvarlarıyla aynı mertebeye geldiğini, Bakanlık nazarında kamu ve özel laboratuvar ayrımının ortadan kalktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Laboratuvarlar açısından bakacak olursak, yeni uygulamaların akreditasyon zorunluluğunu da beraberinde getirmesi analiz kalitesi ve sonuçları adına sevindirici bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. 
 
Yayınlanan her yeni yönetmelik ve tebliğ doğal olarak sadece laboratuvarlar için değil aynı zamanda üreticiler için de oldukça önemli değişiklikler ve yenilikler getirmiştir. Başta Türk Gıda Kodeksi olmak üzere, katkı maddeleri yönetmeliği, bulaşanlar yönetmeliği, mikrobiyolojik kriterler yönetmeliği, etiketleme yönetmeliği gibi birçok yeni yönetmelik ve ürün tebliğleri üreticiler için yeni kurallar belirlemiş ve standartları zorunlu kılmıştır. Zira Bakanlık gerek yurt dışındaki mevzuat değişikliklerini gerek önemleri yeni ortaya konan başta toksikolojik tehlikeler olmak üzere diğer tüm tehlikeleri çok yakından takip etmekte ve gerekli olduğu takdirde ilgili mevzuatta güncellemeler yaparak oldukça hızlı biçimde önlemlerini almaktadır. Bu durum laboratuvarların yeni düzene ayak uydurmaları ve bunun için yatırım yapmaları zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir. Bir taraftan yasal düzenlemeler zorlarken, diğer taraftan müşterilerin bilinçlenmesi ve faaliyet gösterdiği alan ile ilgili yalnızca mevzuatı değil, ürün teknolojisinin gerektirdiği diğer parametreleri de talep etmesi laboratuvarların analiz kalitesini ve çeşitliliğini artıran bir diğer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Müşterilerimiz artık yalnızca ekonomik yönden uygun olan laboratuvarla çalışmamakta, laboratuvarın analiz kalitesine, süresine ve en önemlisi sonuçlarının doğruluğuna (güvenilirliğine) hassasiyet göstermektedir. Oluşan bu hassasiyet laboratuvarların sürekli olarak müşterilerinin yüksek beklentilerini karşılama zarureti sonucunu doğurmuştur. Teknoloji ve bilimdeki baş döndürücü hız, üretim teknolojisini de doğrudan etkilediğinden müşteriler tarafından eskiden talep edilmeyen bazı analizlerin artık talep edilir hale gelmesini sağlamıştır. Özellikle taklit ve tağşiş konusunda müşterilerin bilinçlenmesi bu yöndeki talepleri de artmıştır.  
 
Bahsettiğimiz konular ışığında toparlayacak olursak; özellikle son üç yıldır ağırlığını fazlaca hissettiğimiz yeni gelişmelerle ve yasal otoritenin buna öncülük etmesiyle beraber analiz kalitesinin ve çeşidinin arttığını söyleyebiliriz. Gerek müşteri sayımızdaki gerek analiz çeşitliliğindeki artış bize özellikle yeni gelişmelerin bir yansıması olduğu izlenimi veriyor. Biz yeni yatırımlarımızı, yeni gelişmeler çerçevesinde şekillendirmekteyiz. Örneğin 2013 yılında pestisit ve mikotoksin analizleri için hem İstanbul’daki merkez laboratuvarımıza hem de Edirne şubemize yaptığımız yatırımı veya etiket bilgisi kapsamında gerçekleşen analizler için yapılan cihaz yatırımını bunun en belirgin örneği olarak gösterebiliriz. Tabii yapılan yatırımları sadece cihazla sınırlandırmamak gerekir. Yeni personel istihdamı ve tüm personelin farkındalığını artırmak amacıyla yıllık olarak kurumca aldırılan eğitimler de yine geleceğe yönelik yatırımlar olarak düşünülmelidir.
 
ANALİZ KAPSAMINDA %20 ARTIŞ HEDEFLİYORUZ
2013 firmanız açısından nasıl bir yıl oldu? Önümüzdeki döneme yönelik beklenti ve hedeflerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?      
En başından itibaren Nanolab Gıda, Yem, Su, Analiz ve Kontrol Laboratuvarı olarak kurulma amacımızı özel sektör müşterilerine hizmet vermek olarak belirlemiştik. Yine bu doğrultuda yaptığımız çalışmalar neticesinde öncelikle 2013 yılının bizim için oldukça verimli geçtiğini söyleyebiliriz. Müşteri sayımızı bir önceki yıla göre önemli ölçüde artırdık ve yaptığımız kapsam genişletme çalışmalarıyla analiz çeşitliliğimizi de yine aynı oranda genişlettik. Hâlihazırda en son yaptığımız Bakanlık ve TÜRKAK başvuruları ile kapsamımızı yine her yıl %20 oranında genişletme arzusundayız. Önümüzdeki yıl hem Bakanlığa hem de TÜRKAK’a iki başvuru daha yapmayı planlıyoruz. Hedefimizi, yetkili olduğumuz analiz kapsamını özellikle diğer laboratuvarlarca yapılmayan analizleri de ekleyerek genişletmek ve bu analizlerin en az yarısında da akredite olacak şekilde belirledik. Bunun için gündemimizde yeni cihaz ve personel yatırımları bulunmakta. Ayrıca özel sektör müşterilerimizin sayısını en az %50 oranında artırmak için pazarlama birimimizi genişletme çalışmalarımız da devam etmektedir. Amacımız, müşteriye sunulan hizmet kalitesini en üst seviyeye çıkarmak, hızlı ve doğru analiz sonuçlarıyla onların güvenine layık olmaktır.
 
ARTIK PROSES SUYU DA MERCEK ALTINDA
Su analizlerinde özellikle hangi çözüm ve hizmetleri sunuyorsunuz?
Bilindiği gibi su, gıda üretiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Gerek ürüne katılan gerekse de temizlik proseslerinde kullanılan suyun kalitesi doğrudan ürün kalitesini etkilemektedir. Diğer bir deyişle, kaliteli su ile kaliteli ürün arasında doğrudan bir korelasyon söz konusudur. 2010 yılında yürürlüğe giren 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile gıda kapsamında değerlendirilmeye başlanan proses suyu, özel gıda kontrol laboratuvarları için yeni bir pencerenin açılmasına olanak sağlamıştır. Bu bağlamda laboratuvarımız Bakanlık’tan aldığı analiz yetkisiyle müşterilere su analizleri konusunda da hizmet vermeye başlamıştır. Başta gösterge parametreleri olmak üzere kullanım sularında İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik’te belirtilen parametrelerin birçoğunu laboratuvar bünyemizde büyük bir titizlikle yapıyoruz. Halihazırda sularda istenen mikrobiyolojik parametrelerin tamamından TÜRKAK tarafından akredite edilen laboratuvarımız birkaç ay içinde gösterge parametrelerinin tamamından da akredite olarak faaliyetlerine devam edecektir.