Banner Banner
Gıda Teknolojisi Facebook Gıda Teknolojisi Twitter Gıda Teknolojisi RSS
Gıda sanayicileri laboratuvarları yatırım kalemi olarak görüyor

Gıda laboratuvarlarının patojen analizleriyle çok ciddi gıda güvenliği tehlikelerini üreticilere haber vererek üretim sırasında yaşanabilecek kayıpların önüne geçmelerine yardım etiğini belirten Kalibrasyon ve Deney Laboratuvarları Derneği (TURKLAB) Yönetim Kurulu Başkanı Halit Karaboğa, “Bizler aslında analiz bedeli olarak ödenen bütçenin çok üzerinde katma değer yaratan kuruluşlarız.Bundan dolayı birçok sanayici laboratuvarları gider değil bir yatırım kalemi olarak değerlendiriyor” diyor. 




Gıda laboratuvarı foto
Halit Bey, öncelikle gıda analiz laboratuvarlarının günümüzde tüketiciler ve gıda güvenliği açısından önemini açıklayarak, özel gıda laboratuvarlarının bu konuda üstlendiği misyondan bahseder misiniz?
Özel gıda kontrol laboratuvarları, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından izin alarak kurulabilen, tamamen bakanlığın özel gıda kontrol yönetmeliği çerçevesinde hareket eden organizasyonlardır. Bizler, gıda sanayi ithalat, ihracat ve rutin üretim operasyonlarını yürütürken, onlara gıda güvenliği ve kalite kontrol faaliyetleri işlerini yaparken yardımcı oluyoruz. Akredite gıda kontrol laboratuvarları olarak, özellikle sanayinin dış laboratuvar hizmeti alması gereken her noktada sanayiye destek veriyoruz.
 
“Türkiye’de 96 özel gıda laboratuvarı faaliyet gösteriyor”
Ülkemizde faaliyet gösteren özel gıda laboratuvarı sayısı nedir, bunların kaçı akreditedir? Akredite olmayı bekleyen kaç laboratuvar var? 
Ülkemizde 96 özel, 41 T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait gıda kontrol laboratuvarı bulunmaktadır. Bu laboratuvarların tamamı ISO 17025 akreditasyonuna sahip, bugün dünyada bulunan güncel teknolojiye sahip laboratuvarlardır. Henüz kurulma aşamasında olup izin bekleyen laboratuvar olmadığını biliyoruz ama bunlar tabii bakanlığın ve TÜRKAK’ın uhdesindeki konulardır. Bizim dernek olarak o süreçte bir rolümüz bulunmamaktadır. Mevcut laboratuvarların her biri farklı kapsamlarda farklı analizlerde akrediteler.
 
“Laboratuvar sayısının artması halk sağlığı açısından çok önemli”
Çeşitli yerlerde yaptığınız açıklamalarda mevcut kamu ve özel gıda laboratuvarlarının niteliğinin yeterli olduğunu ama sayısının artırılması gerektiğini söylüyorsunuz. Bunu biraz açmanızı istesem?
Biz bunu yurt dışı, özellikle Avrupa ülkeleriyle kendimizi kıyaslayarak söylüyoruz. Örneğin Almanya’da bizim neredeyse dört katımız sayısında akredite laboratuvar var. Burada özel istek ve ithalat, piyasa gözetim ve denetim numunelerinin sayısının artması halinde, mevcut laboratuvarlar yetersiz hale gelecektir. Bakanlığımızın laboratuvarları şu anda özellikle ithalat, ihracat ve PGD numunelerine ağırlıkla çalışıyor yani devletin kontrol mekanizmaları yoğunlukla çalışıyor. Özel laboratuvarlar da daha çok özel istek dediğimiz, sanayicinin ve perakendecinin ihtiyaçlarını karşılıyor. Numune sayısının artması ve laboratuvarların sayısının da bu doğrultuda çoğalması, gıda güvenliği ve halk sağlığının garanti edilmesinde bir adım daha atılması demek olur.
 
Halit Karaboğu - TURKLAB“Çift denetim ve onay süreci öncelikli sorunumuz”
Gıda laboratuvarlarının akreditasyon sürecinde yaşanan sorunlardan bahsedebilir misiniz? Özellikle yetkilendirme sürecinin uzun sürmesi hususunda bazı sıkıntılar yaşandığı konuşuluyor. Bu sorunlardan bahsedebilir misiniz?
Maalesef Avrupa örneklerinin aksine bizde iki aşamalı bir onay süreci var. Biz öncelikle T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan “kuruluş izni” almak zorundayız. Sonrasında analiz yapmaya başlayabilmek için bir çalışma izni almamız gerekiyor. Bakanlıkla ilgili bölüm böylece tamamlandıktan sonra TÜRKAK’a başvurup akredite olmamız gerekmekte. Tüm bu işlemler analiz bazında yapılıyor, her bir analiz için bu iki aşamalı işlemi tamamlamak zorundayız. Yurt dışı örneklerinde bu işlemler sadece akreditasyon kuruluşundan akradite olarak tamamlanıyor. Bir analizin akredite olarak verilebilmesi için işlemlerin tamamlanması 6-9 ay sürebilmektedir. Bu süreçte özellikle hizmet ihracatı yaptığımız durumlarda yani yurt dışına analiz hizmeti verdiğimiz zamanlarda hızlıca akredite analiz yapabilmemizin önüne geçmektedir. Yine özellikle yurt dışı müşterilerimizde bazı durumlarda farklı bir standartla analiz yapılması gerektiğinde, akredite olarak hizmet verebilmemiz çok uzun sürelere dayandığından fırsatları kaçırmamız söz konusu olabilmektedir.
 
Türkiye’de özel gıda laboratuvarları hangi sorunları yaşıyor? Çözüm önerilerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Bizim için en önemli sorun çift denetim ve onay süreciyle akredite hizmet vermek zorunluluğunda olmamızdır. Bu konuya bir önceki sorunuzda değinmiştim. Bunun dışında Özel Gıda Laboratuvarları Yönetmeliği’nin revizyon ihtiyacı var. Biz bakanlığımızla çeşitli çalışmalar yaptık. Bu çalışmaların sonuçlandırılması, laboratuvarların yönetmelik revizyon ihtiyacının giderilmesi bizim için çok önem arz etmekte.
 
“Ürünlerin geri gönderilmesi iyi tarım uygulamalarıyla ilgili”
Son yıllarda Rusya’ya ihracatı yapılan narenciye ve çeşitli sebzeler Akdeniz sineği ve pestisit kalıntıları gibi bazı sebeplerle ülkemizde geri gönderiliyor ve ciddi gelir kayıpları oluşuyor. Burada yaşanan temel sıkıntıyı açıklayabilir misiniz? Yaşanan bu sorunun önüne sizce nasıl geçilebilir? 
Buradaki sorun tarlada doğru zamanda doğru tarım ilaçlarının kullanılması ve zamanından önce hasat edilmemesi, bunun da bakanlığımızca kontrol altına alınmasıyla ancak çözülebilir. Bizler tarım uygulamaları konusunda uzman değiliz, bizler ancak kullanılan tarım ilaçlarının kalıntılarını analiz edebiliriz. Doğru örneklemeler ve doğru yöntemlerle analiz edildiğinde, ölçüm limitleri içinde bir kalıntı varsa bizler bunu buluruz. Diğer kısmı dediğim gibi iyi tarım uygulamaları ile ilgili.
 
Gıda laboratuvarlarının alt yapılarının geliştirilmesi noktasında TURKLAB olarak hangi çalışmaları yapıyorsunuz?  
TURKLAB Akademi ile laboratuvar personellerinin eğitimlerine katkıda bulunuyoruz. Ayrıca ISO 17025:2017 versiyon geçişinin hazırlıklarını yaparken, yayınladığımız kılavuz ile üyelerimize ve üye olmayan laboratuvarların tamamına bu kılavuzları göndererek destek verdik. Yine TÜRKAK ile birlikte yürüttüğümüz Denetçi Harmonizasyonu Projesi bizlerin sektörümüze önemli bir katkısıdır. Bu sayede akreditasyon denetimlerinin daha yüksek kalitede ve bir harmonizasyon içerisinde gerçekleşmesini sağlıyoruz. Bu projemiz, üyesi olduğumuz Eurolab için de bir örnek teşkil edecek. Bunun dışında alt komisyonlarda gıda, çevre, kalibrasyon, tüketici ürünleri gibi spesifik alanlarda çalışmalar yapıp, her bir sektörün sorunlarına ayrı ayrı eğilme imkanı yaratıyoruz.
 
Kasım 2020 itibariyle TÜRKAK’tan akredite tüm deney ve kalibrasyon laboratuvarlarının ISO/IEC17025:2017 geçişlerinin sağlanması hedefleniyor. Bu standart nedir ve gıda laboratuvarlarına hangi katkıları sağlayacak? 
Bu mevcut uymakla yükümlü olduğumuz standardın yeni versiyonudur. Biraz daha hedeflerle yönetmek, risk ve fırsatların değerlendirilmek zorunda kalındığı, izlenebilirlikle ilgili daha keskin şartların getirildiği bir versiyon bu. Tüm sektör yeni versiyona geçişi tamamladı neredeyse. Herkes kendi içinde gerekli dokümantasyon ve uygulamalara başladı. Yeni versiyonun kalite yönetimini daha etkin yapmak açısından bizlere faydalı olduğuna inanıyorum.
 
“Gıda laboratuvarlarına bakış olumlu yönde değişiyor”
Türkiye’de gıda sanayicilerinin laboratuvarlara bakışını değerlendiri misiniz?
Genelde sanayici fabrikasında bir proses laboratuvarına sahip oluyor. Fakat bu laboratuvarların yetkinlikleri bir akredite laboratuvar kadar elbette olmuyor, olsa dahi ölçek ekonomisinden ötürü maliyetleri ister istemez bir özel laboratuvara göre fazla oluyor. Bizler aslında gıda sanayinin maliyetlerini düşürmelerinde yardımcı oluyoruz. Eğer fabrikalarda etkin çalışan bir gıda güvenliği yönetim sistemi varsa, o zaman kendileri yapabilseler bile akredite olmadıkları için analiz planlarını akredite bir dış laboratuvarda doğrulatmak zorundalar. Tabii bu ikinci bir masraf gibi gözüküyor. Oysa laboratuvarlar patojen analizleriyle çok ciddi gıda güvenliği tehlikelerini üreticilere haber veriyor. Üretim sırasında yaşanabilecek kayıpların önüne geçmelerine yardım ediyor. Bizler aslında analiz bedeli olarak ödenen bütçenin çok üzerinde katma değer yaratan kuruluşlarız. Bundan dolayı birçok sanayici laboratuvarları gider değil bir yatırım kalemi olarak değerlendiriyor.